|
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr
)
|
Ruslar da kaçmaya başladı
Türkiye'de turizmi şu anda bir parça Ruslar ayakta tutuyor. O dünyanın en güzel, Dostoyevski romanlarının en etkili kahramanlarının ismi olan Nataşa'yı "fahişelikle" eşanlamlı tutmamıza, erkeklerini itip kakmamıza, hepsini soyulacak kaz gibi görmemize rağmen Ruslar Türkiye'nin denizinden, güneşinden, olanaklarından, tarihinden, kültüründen yararlanmayı sürdürüyorlar.
Ancak son haftalarda Rus turistler de Türkiye'den kaçmaya başlamışlar. Üstelik Avrupalı turistler gibi önceden rezervasyon iptal ederek değil, geldikten sonra "korkup" dönüyorlarmış. Geçenlerde, taa İstanbul Erkek Lisesi'ndeki sınıf ve yatakhane arkadaşlarımdan İsmail Yuvacan'a rastladım. Onun aracılığı ile 6 yıl önce SABAH'ta çalışmaya başlayan ve çok parlak başarı örneği gösteren yeğeni, yine aynı adı taşıyan İsmail Yuvacan'ın nikahı vardı. Yıllar sonra iki İsmail Yuvacan'ı da bir arada görmenin keyfiyle sohbet ettik.
Büyük Yuvacan Alanya'da bir otelin Genel Müdürlüğü'nü yapıyor. Beni görünce ilk sözü "Turizmi baltalayanların başında siz geliyorsunuz" oldu. Yuvacan, özellikle televizyonlardaki şiddet görüntülerinin tüm dünyada yayınlandığını söyleyerek "Kim hergün insanların öldürüldüğü, dövüldüğü, yangınların çıktığı bir ülkede tatil yapmayı göze alır" diye sordu. Ardından da anlattı: "Şu andaki tek kaynağımız olan Ruslar'ı da kaybediyoruz. Üstelik adamlar geliyorlar, yerleşiyorlar, keyifle eğlenirken Rusya'dan gelen bir telefon sonucu tatilin ortasında çekip gidiyorlar."
Ben de "Nasıl oluyor bu?" diye sordum. Meğer Rusya'da Türkiye ile ilgili haberleri izleyenler, hemen Türkiye'de tatil yapan yakınlarını arıyor ve "Siz deli misiniz, orada insanlar ölüyor, sokaklarda tanklar geziyor, çabuk çıkın oradan" diyorlarmış.
Bizim otelciler ayrılmak isteyen Rus turistlere "Siz böyle bir şey olmadığını görmüyor musunuz, niçin dönüyorsunuz?" diye sorduklarında Ruslar "Öyle ama, yakınlarımız endişe içinde kalıyor, onları üzmemek için mecburen gidiyoruz" diyorlarmış. Hey Allahım ne kötü günler bunlar böyle.
Ağrı Dağı turizme açılmalı
Ağrı Dağı, PKK terörünün en yoğun yaşandığı bölgelerden biriydi. Bundan birkaç yıl öncesine kadar Ağrı Dağı'nın yamaçlarında yuvalanan PKK teröristleri buradan hareketle çevrede dehşet estiriyordu.
Ancak alınan önlemler sayesinde Ağrı ili de Ağrı Dağı da terörden büyük ölçüde temizlendi.
Güvenlik güçleri Ağrı Dağı'ndamki PKK'lı teröristleri temizlemek için Dağ'ı ve çevresini "birinci derece güvenlik bölgesi" ilan etmişti. Bu şu demek: "Ağrı Dağı askeri açıdan tamamen yasak bölge." Yani bu Dağ'a da eteklerine de çıkmak kesinlikle yasak.
Geçen hafta Ağrı'ya gittiğimizde Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel'le de birlikteydik. Ağrı Sanayici ve İşadamları Derneği'nin düzenlediği "Ağrı'yı kalkındırma projelerini" içeren panelde konuşan Yücel, Ağrı Dağı'nın "birinci derecede güvenlik bölgesi olmaktan çıkarılması" çağrısı yaptı. Yücel "Bölgeyi ikinci derece güvenlik bölgesi yapmamız halinde bile heryıl en az 500 bin turist Ağrı Dağı'na gelecektir. Bu da bölgeye 5 milyon dolarlık gelir demektir" dedi.
Ağrı Dağı'na, "efsanevi" özellikleri nedeniyle dünyanın her ülkesinden meraklıların geleceğini söyleyen Yücel, böyle bir girişimin "Türkiye'de terör ve dehşet var" propagandası yapan bazı çevrelerin ağzını da kapatacağını söyledi.
"Güvenli ülke" ne demek?
Bir yandan "Türkiye'nin tanıtımını yapamıyoruz" diyoruz, öte yandan yaptığımız tanıtımı da yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz.
Turizmcilerle konuşurken öğrendim, yurtdışında tanıtım için afiş ve broşürler bastırılmış. Bu afiş ve broşürlerde "Türkiye güvenli bir ülkedir" ibaresi bulunuyormuş.
Böyle şey olur mu? Hangi ülke kendini tanıtırken "Biz güvenliyiz" der. Hiç siz Alman, Amerikan, Fransız, Bahama, Karayipler, Çin, Japonya gibi ülkelerin tanıtımında "Burası güvenlidir" diye bir uyarıya rastladınız? Afişlerde "güvenli" sözünü gören herkes ister istemez kuşkuya düşer, "acaba neden güvenli diye üzerine basıyorlar?" sorusunu sorar. Konuyu Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya sordum. Meğer o da aynı nedenle sıkıntılıymış; "Bizim bakanlığın değil Dışişleri Bakanlığı'nın organizasyonu" dedi.
Her şeyimiz kopuk kopuk yapılıyor.
|
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|