Sermayenİn sınırlarının ortadan kalkması, ticarette tahkimin öneni artırdı. Türkiye'de de uzun süredir tartışmaya neden olan uluslararası ticarette tahkim, Yap-İşlet-Devret mevzuatının bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine yeniden popülarite kazandı. Ancak uluslararası tahkim konusunda, hâlâ bilgi eksikliği var. Bu noktadan hareket eden Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), bilinmesi gerekenleri "Uluslararası Ticarette Tahkim Prosedürü" başlıklı bir raporda topladı.
Uluslararası Ticari Tahkim'in tanımının verildiği raporda tahkimin tanımı konusunda "Tarafların mevcut veya potansiyel bir ihtilafı, aralarındaki bir anlaşmaya göre hakem denilen özel şahısların kararına götürdükleri, devlet yargısı dışında özel bir prosedür" deniliyor.
Bağlayıcı nitelik
Rapora göre, özel bir hakem heyetinin aldığı ve taraflarca belirlenecek kurallara göre sorunların çözümünü sağlayan tahkim kararları, bağlayıcı nitelik taşıyor. Tahkim ulusal nitelik taşıyabileceği gibi, uluslararası ticaret anlaşmazlıklarında da başvuru mercii olabiliyor. Aynı ülkenin iki vatandaşı da, sorunun çözümü için Uluslararası Tahkim'e gidebiliyor.
Türkiye'de, 1982'den bu yana yürürlükte olan mevzuat, uluslararası tahkim yerine yabancı hakem kararının tanınmasını ve gereğinin yerine getirilmesini düzenliyor. Mevzuatta, yabancı hakem kararlarının tanınması için açık bir hüküm bulunmuyor. Kanunda yabancı hakem konusunda sadece hakem kararının yerine getirilmesinden söz ediliyor. Mevzuata göre yabancı bir hakem kararının tanınma ve yerine getirilme talebi, şu durumlarda reddedilebiliyor:
* Taraflardan birinin ehliyetsiz olması,
* Taraflardan birinin hakem tayinininden gerektiği gibi haberdar edilmemesi ya da yeterince temsil edilmemesi,
* Hakem kararının sözleşmenin sınırlarını aşan hükümler içermesi
* Hakem heyeti ya da tahkim prosedürünün uygulanabilir maddi hukuk ya da ülke hukununa uygun bulunmaması
* Hakem kararının verildiği yerin yetkili mercilerince iptal edilmesi.
Türkiye'de de uluslararası hakem heyetinin oluşturulması konusunda dabir düzenleme yok. Taraflar hakemin atanmasını kendi aralarında anlaşarak gerçekleştirebiliyor.
Türkiye'deki durum
Kamu veya özel sektör kuruluşları için tahkim sözleşmesine taraf olabilmeyi veya yükümlülüklerini yerine getirememe durumunda tahkim davasına devam edebilme mümkün kılan hukuk, genellikle kuruluşun kurulduğu yerin hukuku oluyor. Raporda, tahkim ve mahkemeler arasındaki ilişkilere de değiniliyor ve şöyle deniliyor: Milli mahkemelerin tahkimi destekleyici tarzda davranması istenmekte ve mahkemelerden bazen, hakemleri ataması ve değiştirmesi, ihtilafa konu malları koruma altına alması, şahitlerin temini ve üçüncü kişilerin bilgi sağlamasını güvence altına alması, hakem kararlarının uygulanmasına yardımcı olması istenebiliyor. Ayrıca davayı kaybeden taraf, hakem kararının alındığı ya da kararın yerine getirilmesi gerektiği belirtilen devletin mahkemelerine hakem kararının geçersizliği için dava açabiliyor.
Mahkemeler karşısında tahkimin avantajları
Şu durumlarda mahkemeler yerine tahkime gitmek daha uygun olabilir:
* Tarafların ihtilafı çözecek mahkemenin hangi devletin mahkemesi olacağı konusunda uzlaşamayabilir. Taraflar, eşitliğin sağlanamadığını düşünebilir.
* Mahkemeler genelde iddiaların ve kanıtların dillerine tercüme edilmesini ister. İki tarafın dilinin farklı olduğu bir ortamda üçüncü bir dil gerekebilir. Tahkim böyle bir avantaj sağlar.
* Süre konusunda tahkim, devlet mahkemelerine göre daha avantajlıdır. Karar alma süreci kısadır.