Bankacılık Yasası'nın omurgası olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nda gözler.
Hangi parti, kimleri getirecek?
Kurul şöyle oluşuyor:
Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Sermaye Piyasası Kurulu, Merkez Bankası, Bankalar Birliği 2 aday gösterecek, 1'i kurula girecek. Hazine Müsteşarlığı ise 4 aday gösterecek, 2'si kurulda yer alacak.
Partilere göre dağılımına gelelim. Maliye Bakanlığı ANAP'ta, DPT MHP'de, Bankalar Birliği bağımsız bir kurum, Hazine, SPK ve Merkez Bankası ise DSP'de...
Bu partiler kendi adaylarını, sorumlu oldukları kurumlar adına atayacaklar.
Seçimin iki buçuk ay içinde yapılması, 6 ayda da Kurul'un faaliyet geçmesi gerekiyor.
DYP Milletvekili Ufuk Söylemez bu noktada bir uyarı getiriyor:
"Seçim kaybetmiş siyasilere koltuk olarak Kurul üyelikleri paylaştırılırsa muhalefet ederiz. Böyle bir kurumun siyasileşmemesi gerekir."
Finans çevreleri Kurul Başkanlığı'na en yakın adayın ANAP eski Samsun Milletvekili ve eski Maliye müsteşarlarından Biltekin Özdemir olduğunu söylüyorlar. ANAP'ın başkan adayı listesinde daha önceden Erzurum milletvekili adayı ve eski gözde bürokratlardan Nevzat Saygılıoğlu'nun adı da geçiyordu. Saygılıoğlu Turizm Müsteşarlığı'na atanınca, ortada Özdemir'in adı kaldı.
6 yıllık Kurul Başkanlığı görevinin ANAP'ta olacağına kesin gözüyle bakan çevreler, Özdemir adını sıkça anarak, 'hedef şaşırtılıyor' izlenimi de vermiyor değiller...
DSP'nin Kurul'a İstanbul Belediye başkan adayı ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'i önermesi bekleniyor. Adaylardan bir ikinci ismin de SPK eski Başkanı Ali İhsan Karacan'ın olacağı yolunda yorumlar yapılıyor.
Bankalar Birliği adayları olarak Yapı Kredi Genel Müdürlüğü'nden istifa ederek, anılarını yazmaya koyulan Burhan Karaçam'ın ismi öne sürülüyorsa da, buna sıcak bakmadığı belirtiliyor.
BankEkspres'e atanan eski Esbank Genel Müdürü Özer Güney'in bu görevinden ayrılıp, yeniden Esbank'a danışman olarak gitmesi, O'nun da adını Kurul listesine sokuyor. Güney'in Bankalar Yeminli Murakıplığı'ndan gelmesi söylentileri güçlendiriyor.
Daha önemlisini bulmak
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı yaşamına son verme kararlılığını, üçüncü kez tetiğe basmaya yeltenerek ispatlıyor, hükümet aydınlatılması çok güç olan bu olayın 'iç yüzünü' ispatlamakta güçlük çekiyor.
IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin, borsa işlemleri yapılırken açıklamalarda bulunmasının fiyat hareketlerine yansıyacağını çok iyi bilenler seyirci kalıyor.
İddia üzerine iddia gelişiyor.
İntihar girişimi, Hazine Müsteşar Vekili Cüneyt Sel'in istifasına yol açan 'IMF Belgesi' üzerine yapılan spekülasyonların karanlığında gerçekleşiyor. Olayın aktörü de bu gelişme olarak saptanıyor.
Sonra farklı çevreler işlerine gelen senaryonun peşine takılıyor.
Geri dönülüyor, "İddialar gerçeği yansıtmıyor" diye günah çıkartılıyor.
Dün gelinen noktada iş çevreleri olayı daha çok 'kişisel bir davranış' olarak yorumlama eğilimine gittiler. Belli ki olayı unutmak istiyorlar.
Bir kesim de 'daha önemli' nedenler arama peşine düşüyor.
Bu daha önemli meselesini en iyi bilenlerden birinin Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay olduğunu düşünüyorum.
Uluğbay tetiği çekerken, başka eller de Emlak Bankası'nda boş bulunan 4 genel müdür yardımcılığına yeni atamaları imzalıyordu.
Oysa Uluğbay, 57'inci hükümetin kurulmasından kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı'na Emlak Bankası Genel Müdürü Erdin Arı'nın görevden alınıp, yerine SPK eski Başkanı Ali İhsan Karacan'ın atanma kararnamesini yollamıştı.
Ben de kararname köşke çıktığı gün bunu yazdım. Ardından Arı'nın kararnamesinin geri gönderildiğini de.
Üst üste yazılan bu yazılar Uluğbay'ı tedirgin etmiş olacak ki o günlerde, aradı. "Bankalarla ilgili fazla yazı yazılması doğru değil" dedi.
Ben de "Sayın Bakanım sizin kararnamenizi yazdım. Bu gelişmeyi önemli bulmuyor musunuz?" dedim.
Uluğbay "Önemli değil. Bir genel müdür değişimi..." yanıtını verdi.
Şaşırdım. Emlak Bankası'na müdahale ediliyor ve önemli olmuyor!
Şimdi anlıyorum Uluğbay'ın neden "Önemli değil" dediğini...
Türkiye'de daha önemli şeyler oluyor.
Öyle önemli ki, hayatına son vermek bile isteyebiliyorsun.
Bunları öğreneceğimiz güne kadar, herşey önemsiz olacak.