


Bir ay doldu
Uyum deseniz uyum var... Meclis desteği deseniz, 351'lik destek var... Kamuoyu rüzgarı deseniz püfür, püfür...
Sahi, hükümet, göze mi geldi?
- Devlet Bey, nazara inanır mısınız?
Bahçeli güldü:
- Evet... Önemli birşey... İnanırım.
- Nazar mı değdi?.. Hükümet tam tempoyu yükseltirken... Aksilikler... Uluğbay...
- İntihar girişimini yorumlamak durumunda değiliz... Öyle bir bilgiye sahip değiliz.
- Değişik iddialar seslendiriliyor.
- Evet... Ama bazı basın çevrelerinde ortaya konulan şeylerle ilgisinin olduğunu sanmıyoruz. Zaten o şekilde bir belge de yok.
- Hikmet Bey'i nasıl buluyordunuz?
- Verimli, üretken, görevinde titiz bir Bakan olarak dikkatimi çekti... Nasıl bir psikoloji içinde böyle birşeye gitti, bilemiyorum.
- Az önce "belge yok" dediniz... Nedir bu belge işi?
- IMF ile görüşmeler sırasında, Hikmet Bey, üç genel başkana da bilgi sunuyordu... Ama rapor falan değil... Görüşlerimizi alıyordu.
- Yazılı birşey?
- Hayır... Görmedim... Sadece bilgi alışverişi... Diyalog.
* * *
Dün, hükümetin bir ayı doldu.
- Sayın Bahçeli, bir ay nasıl geçti?
- Uyumlu bir çalışma ortamında.
- Ya icraat?
- Programda yer alan öncelikli konular Meclis'e aktarılıyor... Meclis, verimli çalışıyor.
Bu kez konu "Sosyal Güvenlik Reformu."
Devlet Bey:
- Uzatmaya gerek yok... Herkes, işin çıkmazda olduğunu biliyor... Bu bir Türkiye gerçeği... Artık, çözüm zamanı... Geciktirmek, ülke yararına değil... Uzlaşalım, reform yapalım.
* * *
- Devlet Bey, sizin "Hocalığınız" nasıldı. Yani not verirken falan...
- Sağ, sol çatışması yoğundu... Hiç, ideoloji ayrımına girmezdim... Ayrıca kağıtları biraz hoşgörülü okurdum. Bazı Hoca, 49'la öğrenci bırakır... Sosyal Bilimlerde, 49'la öğrenci bırakılmaz... Bırakmadım.
- Hükümetin bir ayı doldu... Not verecek olsanız...
- Bütün Bakanlar konularına sahip... Çözüm üretme gayreti var.
- Yani geçer not...
- Bakanlıkları konusunda bir değerlendirme yapmaları gerekince... Her arkadaşımız, konunun derinliğine inebiliyor.
* * *
İlk ay, rüzgar gibi geçiverdi.
Şimdi sırada "ilk yüz gün" var.
Kamuoyu ilk yüz günde, az da olsa, rahatlama bekler.
Özellikle de ekonomide.
- Ne dersiniz Sayın Başbakan Yardımcısı?
- Ekonomide, çok hafif de olsa bir canlanma görünüyor.
- Nerelerde?
Turizmde... Otomotivde... Tekstilde... Zaman içinde ekonomik darboğazdan çıkılacak.
- Ama bıçak kemiğe dayandı.
- Tabii birikmiş sorunlar var. Ayrıca.. Ekonomi yönetiminde başarı, alınan ve alınacak olan kararların arkasında durabilmeye bağlı.
* * *
Hükümet programının müzakeresi sırasında muhalefet sözcüleri "DSP'ye... MHP'ye... ANAP'a" yüklenmişlerdi.
DSP'liler, tepki göstermişlerdi.
ANAP'lılar da.
MHP'liler ise "susmuşlardı."
Bahçeli "o müzakereyi" hatırlattı:
- Grubumuz sabretti... Zira, birşeyin farkındayız... Çatışma ile biryere gidilemez. Ayrıca, bir konu da çok önemli.
- Hangi konu?
- Meclis'in bu verimli hali korunabilirse... Sorunlar çözülür... Bu verimliliğin korunması için sabırlı olacağız... Kavga etmeyeceğiz.
- Yani... Bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek..
- Aynen öyle.
Devlet Bahçeli "merkez sağın dağınıklığını" değerlendiriyor.
"Durumdan vazife çıkarıyor."
Ve partisinin direksiyonunu, "biraz daha merkeze doğru çeviriyor."