kapat

10.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MEHMET ALTAN(maltan@sabah.com.tr )


Pahalılığın vurulduğu an...

Ekonomik büyüme Amerika için olağan ve sürekli bir hale geldi gibi... İçinde bulunduğumuz yılın ilk üç ayında Türkiye ekonomisi yüzde 8.4 oranında küçülürken, Amerikan ekonomisi yüzde 4.3 oranında büyüdü.

Tabii Türkiye ile Amerikan ekonomisini karşılaştırmak, bisiklet ile TIR kamyonunu mukayese etmek gibi birşey... Üstelik bisiklet iyice minnacıklaşırken, kamyon daha da irileşmekte...

* * *

Amerika'da, ekonomi gibi, "devletin cebi" sayılan federal bütçe de, Türkiye'nin pek alışık olmadığı bir şekilde "fazla" vermeye devam ediyor. 30 Eylül'de tamamlanacak olan bu yılki bütçenin fazlalığının 79 milyar olması beklenmekteydi. Geçen gün bunun 99 milyar dolara ulaşacağı açıklandı.

Geçtiğimiz ayın sonunda Beyaz Saray, sürekli ekonomik büyüme nedeniyle, Amerikan Federal Bütçesi'nin gelecek on beş yıl içinde vereceği fazlanın 5 470 milyar dolara ulaşacağını vurguladı.

Şimdi Amerika bu fazlayı ne yapacağını tartışmakta...

* * *

Başkanlık süreci 2001 yılının Ocak ayında bitecek olan Bill Clinton, bu bütçe fazlasının "sosyal reformlar" için kullanmasını istiyor.

Clinton, gelecek on beş yıl içinde 5 470 milyar doları, kamu borçlarının tümünü ödemek, emeklilik haklarını iyileştirmek ve sosyal sigorta kapsamını genişletmek için kullanmayı öneriyor.

Cumhuriyetçi Parti ise sosyal reformlara para ayırmak yerine, vergilerin azaltılmasından yana.

* * *

Ekonomik büyümenin sürekliliği de önemli tartışmalara yol açmaya devam ediyor.

Bu tartışmaların en önemli etkisi, ayın hemen başındaki Amerikan Merkez Bankası toplantısında alınan kararlarda hissedildi. Merkez Bankası, ekonominin fazla ısındığını düşünüp, enflasyonist beklentilerin önünü kesmek amacıyla reeskont faizlerini 4.75'den 5'e çekti. Daha hızlı bir yükseliş beklenmekteydi. Daha minimal bir artış, ekonomiye güveni pekiştirdi. Borsa yeniden yükseldi. Doping yemiş gibi oldu.

* * *

Amerikan ekonomisi, anlaşıldığı kadarıyla yeni bir döneme geçti. Teknolojik gelişme pahalılığı her gördüğü yerde yok ediyor. Zaten dünyadaki sanayileşmiş tüm ülkelerde de, genel eğilim, fiyat hareketlerinin aşağıya doğru seyretmesi yönünde...

Türkiye bu yıl yüzde 55 oranında enflasyon beklentisi ile "sanayi dönemi" ve "ulus devlet" anlayışı içinde çalkalanırken, globalleşme ve enformasyon çağı "pahalılığı" insan hayatından çekip çıkartıyor..

* * *

Ancak globalleşme, "sermayenin ve emeğin göreli sözleşme gücünü dramatik bir biçimde değiştirdiği" için, teknolojik gelişmenin toplumda hissedilen olumlu etkileri yanında, getirdiği sosyal farklılıklar da önemli bir sorun olarak beliriyor.

Genel eğilim, globalleşmenin alıp başını giden dinamik yanından ziyade, toplumda ortaya çıkarttığı sosyal farklılıklar üzerinde yoğunlaşmak..

Örneğin, yeni dönem emeğe eskisi kadar ihtiyaç duymadığı için "part-time çalışan düşük ücretli" koca bir kitle ortaya çıkarmış. Halbuki insanlar "yüksek maaşlı full-time" işler peşinde. Ancak bu durum, bir yandan Amerika'daki işsizlik sorununu çözmüş, öte yandan da maliyetleri biraz daha düşürerek, pahalılığa bir darbe daha indirmiş.

Globalleşmenin pahalılığı nasıl yok edip, dünyayı nasıl değiştirdiğini anlatıp, yaşanan günün bu yönüne vurguyu daha fazla yapanlar arasında MIT Profesörü Lester C. Thurow daha bir farklılaşmakta...

Geçenlerde USA Today gazetesinde, Amerika'da enflasyonun neden artamayacağını çarpıcı örnekler ile sergilemekteydi.

Teknoloji sürekli "maliyetleri" düşürüyor. Fiyatlar da maliyetleri izlediği için sürekli düşüyor. Bilgisayar sektöründe fiyatların her yıl yüzde 15-20 oranında gerilemesi tesadüf değil..

Bunu, teknolojik gelişmenin daha fazla hissedildiği her sektörde görmekteyiz.

Örneğin petrolde...

OPEC, petro arzına sınır getirerek, petrol fiyatlarını artırmaya çalışsa da, bunun uzun vadede kalıcı olması mümkün değil. Çünkü derin su sondaj yöntemleri, üç ya da dört boyutlu akustik su derinliğini ölçme yöntemi, denizden petrol elde etme maliyetini çok düşürmüş bulunuyor. İran Körfezi dışında bir varil petrolün çıkarılma bedeli aşağıya doğru seyrediyor.

Petrol gibi bir enerji girdisinin ucuzlaması, herşeyi zaten ucuzlatmaya kendi başına yeterli...

* * *

Petroldeki bu teknolojik başarı, aynı şekilde tarım alanında da yaşanmakta.

Biyoteknolojik devrim, neredeyse tarımı tarihsel bir ucuzluk noktasına itti. Gübrelemeksizin ya da ilaçlamaksızın ürün yetiştirilecek bir çağ başlıyor. Toprak mahsülleri yıl boyunca her an yetiştirileceği gibi, toprağın sürümüne de gerek kalmamakta.. Üstelik biyoteknoloji toprakta olduğu kadar kendini hayvanlar üzerinde de hissettirmekte. İneklerin verdiği süt miktarının artırılması gibi, o alanda da verimlilik alıp başını gidiyor.

Bunlar, fiyatları sürekli düşürmekte.

* * *

Türkiye dünyadaki gelişmeleri izlemeyi temel hedef alsa, halkın çektiği çile çoktan azalacak.

Bu yapılmadığı için, enflasyonun dünyada öldüğü bir dönemde, Türkiye'de yığınlar pahalılıktan kırılıyor.

Ekonomik büyümenin sürekli hale gelmeye başladığı bir çağda, bizde ekonomi küçülüyor.

İktisatı artık eski "ulus-devlet" mantığı ile izlememek gerek. O dönemin mantığı sadece akıl karıştırıyor ve olup biteni anlamayı önlüyor.

* * *

Neyin nasıl olduğunu en iyi anlatan "laboratuvar ekonomi" durumundaki Amerika'da işsizliğin en düşük sınıra inmesi, maliyetlerin tepetaklak gitmesi, verimliliğin sürekli yükselmesi, devlet bütçesinin bu gelişmenin sonucunda fazlalarını artırması, halkın yaşam güvencelerinin daha pekişmiş hale getirilmesi, yeni çağın ve yeni ekonomik anlayışın sonuçları.

Globalleşmeye küfür etmek yerine gereğini yapmak, Türkiye için çok hayırlı olacak...

En azından tarihsel "halk düşmanı" pahalılık bir daha dirilmemek üzere yok edilecek.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır