Cevap: Kurşun hesap sorar...
Soru: Kurşun, kurşun zalim, gaddar kurşun. Ne demek kurşun hesap sorar? Ankara'da binalar dolusu yüzsüz, arsız, soyucu varken sen hesap sormak için bula bula bizim çalışkan, dürüst bakanımızı mı buldun?
Cevap: Sen bana bakma, tetiği çekene bak. Tetiği kim çekerse kurşunu o yönlendirir. Beni bakan ateşledi, ben bakanın çenesinden girdim, dilini parçaladım, burnunu yok ettim, alnını çizip geçtim.
Soru: Kurşun kurşun, taş kalpli kurşun olayın tek tanığı sensin, en iyi sen bilirsin. Niçin vurdu bakan kendini?
Cevap: Hassas adam, duygusal adam, kırılgan adam, ar damarı çatlamamış, yüzü köseleşmemiş, kendini ideal için yetiştirmiş bir insandı, dayanamadı.
Soru: Ey kurşun, sayın kurşun, açık konuş: Neye dayanamadı?
Cevap: Çamura, çirkefe...
Soru: Ey kurşun, delici kurşun Hikmet Bakanımız, Ankara'da siyasetçiliğe başlamaya karar verdiği zaman 'politikacıların çoğunun yalancı, israfçı, bel aşağı vuruşçu, kumpasçı olduğunu' bilmiyor muydu? Bile bile girdi... Sonra da sen bana kalkmış, çamur, çirkef edebiyatı yapıyorsun.
Cevap: Ben edebiyat yapmıyorum. Delip geçtiğim gibi dümdüz, eğilmeden bükülmeden konuşuyorum. Hikmet bakanımız IMF ile görüştü, çok umutlandı. Para gelecek diye düşündü. IMF puşt çıktı.
Soru: Ey kurşun, dürüst kurşun fakat akılsız kurşun. IMF'yi niçin suçlarsın? Senin ekonomin ardına kadar açılmış, IMF'nin ne suçu var?
Cevap: Kıvılcım IMF ile başladı. "Dolarlar gelecek..." diye Hikmet Bakanım umutlanıp da dolarlar gelmeyince gerçek tabak gibi ortaya çıktı. Ve belaşağı vuruş başladı.
Soru: Kim kime vurdu, anlamadım.
Cevap: Hükümetin ANAP kanadı, Hikmet Bakan ekonomiyi iyi götüremiyor fakat Güneş Bakan geçen sene çok iyi götürüyordu diye laflar yaymaya başladılar. Meclis'teki milletvekileri de seçim bölgelerinden "fabrikalar batıyor, bize oy verenler işsiz kalıyor, bu Hikmet Bakan ekonomiyi çıkmaza götürüyor..." türü yerli yersiz konuşma, homurdanma, savunmaya başladılar. Bu haksız eleştirilere Ecevit de inanır gibi oldu ve kendisinin rica edip politikaya taşıdığı Bakan'a soğuk davranmaya başladı. Bunun üstüne dedikoduya dayalı borsa manipülasyonu da patladı ve Mesut Yılmaz'ın "IMF belgesini Hikmet Uluğbay'dan aldım..." demesi eklendi. Geceyarısı Hikmet Bakan, toplu Smith Wesson tabancasını çenesinin altına koyup ateşledi, ben de gittim vurdum.
Soru: Ey kurşun, kendi var aklı yok kurşun. Senin gidip vurduğunu biliyoruz fakat ekonominin bu duruma gelmesinden Hikmet Bakanımız'ın hiç bir suçu olmadığını da biliyoruz. Bu adam niçin bu kadar alıngan, kırılgan..
Cevap: Yakıştıramadı...
Soru: Neyi yakıştıramadı?
Cevap: Kendine yakıştırmadı... Krizin bütün ağırlığıyla kendi döneminde gelip düğümlenmesinin yükünü taşıyamadı. Oysa krizi aslında Demirel ile birikmeye başlamış, Güneş Taner, Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit ile en tepe noktasına çıkmıştı.
Soru: Kurşun, kurşun Cumhurbaşkanımız Demirel'i ne karıştırıyorsun, onun ne ilgisi var? Hedef mi dağıtmaya çalışıyorsun.
Cevap: Hayır hayır bu krizin bir de öncesi var. Ekonomik bunalım damlaya damlaya, yanlış yapa yapa, sorunları biriktire biriktire oldu. İşte sana tablo:
Yıl 1992 Demirel başbakandı ve "kara delikleri kapatacağım" diye iktidara gelmişti, tersini yaptı, delikler büyümeye başladı. Bunun sonucu olarak da devlet daha çok borçlanarak yılları kurtarır oldu. 1992 yılında Hazine'nin yüksek vergi, yüksek zamlarla topladığı her 100 liranın 23 lirası devletin borç faizine gitmeye başladı.
Yıl 1993, Çiller geldi.
Bu oran yüzde 33 oldu.
Yıl 1994, yine Çiller.
Oran yüzde 39,5 oldu.
Yıl 1995 Çiller-Yılmaz...
Oran yüzde 41'e çıktı.
Yıl 1996 Erbakan-Çiller.
Oran yüzde 54.6'ya fırladı.
Yıl 1997 Yılmaz-Ecevit
Oran yüzde 39.6'ya indi.
Yıl 1998 Yılmaz-Ecevit
Oran yüzde 52.74'e çıktı.
Gördüğün gibi Ankara'da Demirel'den başlayıp, Ecevit, Yılmaz, Güneş Taner, Çiller, Erbakan'a kadar uzanan çizgide yönetime gelenler, yapısal reformları yapıp, devletin gider-gelir dengesini kuramadılar. Denk bütçe yapamadılar. Devletin topladığı her 100 liralık gelirin 52 lirası faize gitmeye başladı. 1997 Temmuzu'nda Güneş Bakan, ekonomiden sorumluydu. Bu tarihte Asya Krizi çıktığında Güneş Bakan hiç bir önlem almadı, "Asya Krizi bize yarar, oradan kaçan para bize gelir" diye ülkeyi miskinliğe, tedbirsizliğe sürükleyen demeçler verdi. Krizi 10 yıldan beri başta olanlar hazırladı, fakat faturası Hikmet Bakanım'a çıkartıldı. O da bunu kendine yakıştıramadı, çekti kendini vurdu.