Memur ve memur emeklilerine yapılan yüzde 20.3 ile 20.9 oranındaki maaş zamlarını yeterli bulmak mümkün değildir.
Şimdi 9/1 derecedeki memur 110 milyon, 1/4 derecedeki öğretmen 202 milyon lira aylık alacaktır.
Bu insanların bu paralarla kendilerine ve ailelerine insan onuruna yakışan bir yaşam düzeyi sağlamaları imkânsızdır.
Ama devletin daralan imkânları, artık geleceği tehlikeye sokan savurganlıklara izin vermiyor. Türkiye, zor kararları peş peşe almanın mecburiyet noktasına gelmiştir.
Hükümet, IMF anlaşmasının sağlayacağı olanakları elde edebilmek için sosyal güvenlik reformuna da son şeklini verdi.
İşçilerin emeklilik yaşı erkekler için 60'a, kadınlar için 58'e çıkarıldı. Prim ödeme süresi 8300 iş gününe yükseltilirken kazanılmış hakları korumak için 10 yıllık geçiş süresi belirlendi.
Yeni düzenleme ile birlikte işsizlik sigortası da işletilmeye başlanacak.
Hükümeti bekleyen zor bir karar da çiftçileri hedef alacak.. Oy deposu olarak görülen köylüye, piyasa değerinin üstünde fiyat ödeyen iktidarların devleti stok ambarı haline getiren uygulaması bitecek..
Bu tedbirler aslında IMF'nin değil aklın emirleridir. Türkiye bunları yapmadığı için otuz yıldır enflasyonun pahalılık, yoksulluk ve ahlâksızlık üreten girdabında yüzüyor.
Enflasyonla mücadeleye kararlı bir hükümeti, bilinçli bir halk, bağrına taş basarak da olsa desteklemeye mecburdur.
Hükümet de bu mücadeleyi kısa sürede kazanmak için her imkânı kullanmalıdır.
Vergi reformunun tasarrufları kaçıran, yatırımı, üretimi, ihracatı daraltıp işsizliği arttıran etkilerine karşı alınacak tedbirler, son günlerin karmaşasında gündemden düştü.
Hasta ekonomi, ağır ameliyatlar geçiriyor.
Piyasalara hayat verecek vergi tedbirleri ihmal edilmemeli!
Göreve dönmek..
Uluğbay sağlığını hızla kazanıyor.
Başbakan Ecevit dün sabahki ziyaretinden sonra onu "hem çok neşeli, hem çok sıhhatli" gördüğünü söyledi ve "Kısa zamanda inşallah görevine dönecek" dedi.
Bu haberin ilk bölümü sevindirici..
Ama görevine dönmesiyle ilgili bölümü, herhalde hastaya sadece moral destek..
Çünkü cevaplanmayan sorular var.
Uluğbay'ı yaralayan merminin çene altından mı, yoksa yukardan, yani burun üstünden mi girdiği sorusu boşlukta..
Dün bu soruya Başbakan da, Hastane Başhekimi de cevap vermek istemedi.
İntihar, yüksek faziletlere sahip insanların taşıyamayacağı bir utanca yenilmesidir.
Uluğbay'ın utanacağı bir kusuru yok.
Sonra.. Onun gibi duyarlı ve sorumlu bir insan için doğal olan, hayatına son verirken bir mektup bırakmasıdır.. Bu hem kendini, hem yakınlarını korumanın gereğidir.
Böyle bir mektup var mı, yok mu?
Uluğbay, trafik kazasını ucuz atlatmış bir siyasetçi gibi göreve dönemez.
Ecevit, tüm cevapları almak ve bunları milletle paylaşmak zorundadır..