kapat

08.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Onuru için
Çetin geçen IMF görüşmelerinin ardından ortaya atılan iddialar Hikmet Uluğbay'ı bunalttı. Silahını çenesine dayayıp ateşleyen Uluğbay mucize eseri ölümden döndü.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay'ın ntihara kalkışması, ülkede şok etkisi yarattı. Olay yerine ilk gelen polis ekipleri, Bakan'ın zemin katta bulunan mütevazı evinde silahlı bir saldırıya uğradığını sanıp, kapı ve pencereleri araştırdı. Daha sonra hastanedeki ailesinden bilgi alan polis, intihar girişimi olduğunu öğrenince, evi mühürledi. Olaydan hemen sonra ihbarın polise yapılması nedeniyle eve ilk olarak polis ekibinin gelmesine rağmen, bölgenin jandarmanın görev alanında olması nedeniyle soruşturma jandarmaya devredildi.

Mühür, sabaha karşı saat 04.00 sıralarında nöbetçi Savcı Tayfun Sağıroğlu'nun keşif yapmak üzere eve gitmesiyle söküldü.

Eşi ve oğlu ifade verdi
İntiharın nedenlerine ilişkin iddialar konuşulurken, olay sonrasında ifade veren Uluğbay'ın oğlu Burak ve eşi Nedret Uluğbay, dehşet anlarını Savcı Tayfun Sağıroğlu'na anlattılar. Olayla ilgili ilk ifadeler Başkent Hastanesi'nde alındı. Bakan Uluğbay'ın eşi Nedret Uluğbay ile oğlu Burak Uluğbay'ın olayın intihar girişimi olduğunu anlattıkları ve ifadelerinin birbirini tuttuğu bildirildi.

Ancak Uluğbay'ın eşi ve oğlu tarafından yaralanmış olabileceği ihtimalinin de gözönünde bulundurulduğu öğrenildi. Olayın akabinde Hikmet Uluğbay'ın oğlu ve eşinden barut izi saptaması için el sıvabı alan Jandarma ve polis ekipleri, ameliyattan çıktıktan sonra Bakan Uluğbay'ın el svabını da aldı. Uluğbay Ailesi'nden alınan ev svapları, ellerinde barut izi bulunup bulunmadığını ortaya koyacak. Yetkililer, "Barut izi, silahı kimin ateşlediği konusunda en önemli delillerden biridir" dediler. Jandarma yetkilileri, el sıvapları sonuçlarının en az üç gün sonra alınabileceğini kaydettiler.

Uluğbay Ailesi'nin parmak izlerini de inceleyecek olan jandarma, evdeki silaha balistik inceleme için el koydu. 38 kalibrelik Swith Wesson marka toplu tabancada, 6 merminin bulunduğu belirlendi. Keşif için sabaha karşı savcıyla birlikte jandarma ekipleri de Uluğbaylar'ın evine gitti. Evde bulunan olayla ilgili tüm materyalleri alan jandarma kriminal uzmanları, yatak odasında tavana saplanan mermileri de topladı.

Keşif sırasında, olayın çalışma odasında gerçekleştiği yolundaki bilgiler doğru çıkmadı, silahın yatak odasında ateşlendiği saptandı. Yatak odasında hem yatağın üzerinde hem de yerde kan izleri belirlendi. Olay sırasında Uluğbay'ın üzerinde pijama değil, mavi gömlek ve siyah pantalon bulunduğu öğrenildi.

Oğlu anlatıyor
Bu tesbitlerin ardından savcı Sağıroğlu'nun isteği üzerine jandarma ekibiyle birlikte eve giden Burak Uluğbay'a tatbikat yaptırıldı.

Olayın gerçekleştiği yerleri göstererek ifade veren Burak Uluğbay, olay anında kendisinin çalışma odasında, annesinin de mutfakta olduğunu belirtti. Babasının saat 00.30 sıralarında dinlenmek için yatak odasına girdiğini söyleyen Burak Uluğbay, saat 00.45'te yatak odasından gelen bir el silah sesiyle irkildiklerini anlattı. Burak Uluğbay, odaya annesiyle beraber girdiklerini, babasının, yatağın gardroba yakın tarafında kanlar içinde bulduklarını söyledi.

"Beni de öldür"
Babasının şuurunun açık olduğunu söyleyen Burak, babasının, ikinci hamleyle yeniden silahı kendisine doğrulttuğunu farketmesiyle beraber, silahı elinden almak için müdahale ettiğini söyledi. Babasına "Bunu neden yaptın? Ölmek istiyorsan, beni de öldür" dediğini, bu arada silahın bir el daha patladığını söyledi. Kendisinin müdahalesi nedeniyle merminin bu kez isabet almadığını kaydeden Burak Uluğbay, babasını, annesiyle birlikte yatağın üzerinden yere indirdiklerini, daha sonra pencereyi açıp "ambulans çağırın" diye bağırarak komşulardan yardım istediğini anlattı. Burak Uluğbay, savcıya bu ifadeyi verirken, olay yerine ilk gelen polis ekibinin Hikmet Uluğbay'ın vurulduğu odanın kapısını kapalı bulduğu öğrenildi. Bu arada, olayın ardından şoka giren Burak Uluğbay'ın eve gelen polis ve jandarma ekiplerine tepki göstererek "Herkesi ayağa kaldırdınız. Şimdi gazeteciler de gelecek. Kaza ile oldu" gibi sözler sarfettiği öğrenildi.

Hayatını oğlu kurtardı
Uluğbay'ın hayatını, silahını ikinci kez ateşlemesi sırasında müdahale eden oğlu kurtardı. Burak Uluğbay, merminin babasının başını ıskalayarak tavana saplanmasını sağladı. Böylece beyninin de parçalanmasını ve belki de olay anında ölmesini önleyerek babasının hayatta kalmasını sağladı. 23 yaşındaki Burak, Hacettepe İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Burak Uluğbay, üniversitede okurken Kocatepe Kurukahvecisi eski Genel Müdürü Faruk Çulkadaroğlu'nun yanında çalıştı. Çulkadaroğlu ile kurduğu dostane ilişkisi sayesinde bu iş yerinde çevirmenlik yapan Burak, okulu bitirdikten sonra da Kocatepe Kurukahvecisi ile ilişkisini sürdürdü. Kocatepe Kurukahvecisi Genel Müdürü Haluk Tuncay, Burak'ın dosthane ilişkilerinin şirketle halen devam ettiğini, ancak çevrimenlik yapmadığını söyledi. Bilgisayara meraklı olan Burak'ın bazı iş yerlerinde de kısa dönemli çalıştığı, okulu bitirdikten bir süre sonra da askerlik görevini yaptığı ve askerliğini kısa süre önce tamamladığı öğrenildi.

8 yılın mimarı
1938 yılında Isparta'da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nden mezun olduktan sonra ABD'de University of Southern California'dan ekonomi dalında master yapan Uluğbay, Tokyo Büyükelçiliği'nde, NATO ve OECD nezdindeki daimi temsilciliklerde, Washington Büyükelçiliği'de ekonomi ve ticaret müşavirliği görevlerinde bulundu. Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde de öğretim görevlisi olarak çalışan Uluğbay, DSP'den Ankara milletvekili olarak katıldığı aktif siyasette, Milli Eğitim Bakanlığı döneminde çıkarılan 8 yıllık kesintisiz ilk öğretim yasasıyla kamuoyunun dikkatini çekti. 55. Hükümet'te Milli Eğitim Bakanı olarak görev yapan Hikmet Uluğbay, İngilizce biliyor. Hikmet Uluğbay, 56. Hükümet'te de Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak bulundu. Uluğbay, DSP-MHP-ANAP koalisyonu şeklinde kurulan 57. Hükümet'te ekonomiden sorumlu Devlet bakanı olarak yer aldı.

Harakiri'yi örnek gösterirdi
İntİhar girişiminde bulunan Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'ın 1971'de evlendiği Nedret Uluğbay ile mutlu bir evliliği olduğu, son günlerde çok yoğun bir tempoda çalışan Uluğbay'ın içine kapandığı öğrenildi.

Mülkiyeliler Birliği ve Ulusal Politika Araştırma Vakfı'nın üyesi olan Uluğbay, özel uğraşları arasında okumak, klasik müzik dinlemek ve briç oynamak bulunuyor. Uluğbay hayvanlara olan sevgisinden dolayı et yemiyor.

Çeşitli gazete ve dergilerde çok sayıda inceleme ve yorum yazısı yayınlanan Uluğbay, 1994 yılından bu yana Turkish Deli News Gazetesi'nde haftada iki gün köşe yazısı yazıyor. Basılı eserleri arasında, Bütçe Harcamalarının Eleştirel Analizi, İmparatorluktan Cumhuriyete isimli kitapları bulunuyor.

Titiz, disiplinli ve ödünsüz çalışmalarıyla tanınırken, yetkili olduğu her birimde yapılan hatalardan kendisini sorumlu tuttuğu ve Japonya'daki yöneticileri örnek olarak gösterdiği anlatılıyor.

Çevresi, çalışma arkadaşları ve onu yakından tanıyan gazeteciler Uluğbay'ı şöyle tarif ediyor:

Ders çalışmadan konuşmaz
"Bilmediği konularda konuşmaz. Bilgi edindikten sonra açıklama yapar. Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı ilk dönemlerde gazetecilerin sorularına 'Dersimi çalışmadan, konuyu iyi bilmeden açıklama yapmak prensibim değil' yanıtını verir. Ayrıca, bir konuyla ilgili çalışma tamamlanmadan asla bilgi vermez. Tamamlandıktan sonra da basın toplantısıyla duyurması tercih eder. Her konuda basına bilgi verilmesinden yana değildir.

Her zaman, herkese karşı olabildiğince nazik davranır. Konuşmalarında hep sevginin öneminden bahseder. Bakanlık çalışanlarının gözlemlerine göre, dürüst, insancıl olarak bilinir. Konuları abartmayı, basına şu ya da bu şekilde çıkmayı, yaptıklarıyla övünmeyi sevmez. Hassas, duyarlı ve gururlu bir kişiliği var. Çevresindekilerin gözlemlerine göre, son derece onurlu.

Sohbetleri sırasında her zaman görev ve sorumluluk duygusunun önemine dikkat çekerken yapılan hataların asıl sorumlusunun ilgili birimin başındaki kişi olduğu görüşünü dile getirir. Bir dönem görev yaptığı Japonya'yı örnek veren Uluğbay, övgü ile söz ettiği Japon anlayışını ifade ederken, başarısız ve hatalı uygulamalardan sonra, üst düzey yöneticilerin "harakiri" yaptıklarını da vurgular.

Mutluydular...
Birbirlerini severek evlenen Uluğbay çifti, mesleklerinde birbirlerine oldukça destek oldular.

Hikmet Uluğbay'ın Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde, eşi Nedret Uluğbay, köy köy dolaşarak, yoksul ve özürlü çocuklarla ilgilendi. Okulların ihtiyaçlarının giderilmesine yardımcı oldu. Gönüllü kuruluşları faaliyete geçirdi.

Nevin BİLGİN

Kritik 48 saat
Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi altına alınan Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'ın dilindeki parçalanma nedeniyle uzun süre konuşamayacağı, bu nedenle Emniyet'e vereceği ilk ifadesini yazılı yapacağı bildirildi.

Uluğbay'ın önce Dr. Muhittin Ülker Acil Yardım ve Travmatoloji Hastanesi'ne (Trafik Hastanesi) kaldırıldığı, ancak burada solunum cihazı olmaması nedeniyle Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildiği bildirildi. Burada ilk müdahaleyi, gece hastanede bulunan Dr. Dilek Karaaslan yaptı. Karaaslan, Uluğbay'ın dildeki parçalanma ve kurşunun damakta yarattığı kanama nedeniyle boğazında kan pıhtılaşması olduğunu farketti. Uluğbay'ın boğazına acilen solunum tüpü takan Karaaslan, boğazda oluşacak pıhtılaşma sonucu boğulma ve ölüm olayını engelledi.

4 saat süren ameliyatın ardından Prof. Altınörs, şunları söyledi: "Beyninde birşey yok. Çenesinde, damağında ve dilinde yumuşak doku yaralanması meydana gelmiş. Sadece burnunda kırık var. KBB'ciler zarar gören dokuları dil de dahil olmak üzere dikerek birleştirdiler. Şu anda dinlenmesi ve acıları hissetmemesi için uyutuluyor."

Altınörs, Uluğbay'ın damağında, dilinde ve gözünde ciddi tahribat olduğunu, konuşup konuşmayacağının ya da diğer ihtimallerin 48 saat sonra belli olacağını söyledi.

Psikolojik tedavi
Uluğbay'ın tedavisinin iki boyutlu olarak sürdürüleceği öğrenildi. Uluğbay'ın şuurunun yerine geldikten sonra psikiyatrist ve psikologlar tarafından psikolojik destek tedavisine alınacağı kaydedildi.

İntihar için dört ihtimal
Kulİslerde Hikmet Uluğbay'ın intihar girişimiyle ilgili olarak dört ihtimal üzerinde duruluyor. İhtimaller şöyle:

HAZİNE'DEKİ ATAMA PROBLEMİ: Bu ihtimale göre, Cüneyt Sel'in Hazine Müsteşar vekilliğinden istifasının ardından Müsteşarlığa yapılacak atama Uluğbay'ı strese soktu. Mesut Yılmaz'ın, Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı arayarak bu atamanın gerçekleştirilmemesine tepki göstererek çabuklaştırılmasını istemesi de Uluğbay'ı rahatsız etti. Hazine yöneticilerini korumamakla eleştirilirken bir de kendi adının karıştırılması nedeniyle Uluğbay'ın stresi daha da arttı ve zayıf bir anında intihara teşebbüs etti.

SKANDAL BELGE: IMF belgesinin Hazineden sızdırıldığı ve bazı kişilerin haksız kazanç elde ettiği iddiaları Uluğbay'ı son derece rahatsız etti. Bu rahatsızlığın Mesut Yılmaz'ın "Ben belgeyi bürokrattan değil, Uluğbay'dan aldım" sözleri ile doruğa çıktığı belirtilirken Ecevit'in kendisini sahiplenen bir açıklama yapmaması da Uluğbay'ı strese sokmuş olabilir.

IMF YORGUNLUĞU: IMF ile görüşmeleri baştan sona yürüten Hikmet Uluğbay, yapılacak anlaşma konusunda günlerce gece yarılarına kadar devam eden toplantılara bizzat katıldı. Aşırı çalışma temposu nedeniyle yorgun düşen Uluğbay'ın, IMF görüşmelerinin ardından başlayan tartışmalar nedeniyle strese girdiği, bu bunalımın zaten içine kapalı bir yapısı olan Uluğbay'ı intihara kadar sürüklemiş olabileceği belirtiliyor.

ECEVİT KIZDI: Uluğbay'ın intihar girişimini Başbakan Ecevit ile Uluğbay arasında geçtiği öne sürülen bir tartışmaya bağlayanlar da var. Bu konudaki iddia şöyle ifade ediliyor: "Uluğbay 56. hükümette ekonominin patronu oldu. 57. hükümette de Hazine'den sorumlu bakan olarak görevini sürdürüyor. Fakat ekonominin bu kadar kötü bir noktaya gelmesi Uluğbay'ın döneminde oldu. Enflasyon tırmanma eğilimine girdi. Faizler çok yükseldi. IMF ile yapılan görüşmelerden de nakit kredi imkanı sağlanamadı. Biz programa uydukça peyderpey kredi sağlanacak, o da yılbaşından sonra. Ecevit'in bundan rahatsız olduğunu, Uluğbay'a hesap sorduğunu, fırça attığını duyduk. Uluğbay bundan rahatsız olmuş olabilir.

AİLEVİ PROBLEM: Uluğbay'ın ailevi problemleri ile bağlantılı olması da ihtimallerden biri olarak gösteriliyor. Eşiyle gerginlik yaşadığı ve sert bir kavganın ardından, hayatındaki stresli yaşama ailevi problemlerin eklenmesi nedeniyle Uluğbay'ın intihara kalkışmış olabileceği konuşuluyor.

Ünsal ERGEL


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır