Sizi bilmem ama benim için özlem bitti. İlk kez, hastalık nedeniyle bu kadar uzun süre ayrı kaldım işimden, köşemden. Umarım ilk ve de son olur.
72 saat süren baş ağrımın nedeni, enfeksiyonmuş. Hem de omirilikte var olan bir enfeksiyon. Doktorlarım Zekiye Kural ve Yeşim Özel sayesinde de kısa sürede işimin başındayım. (Bana da kadın doktorlar yakışırdı, değil mi?)
Bir haftadır gündeme Fethullah Hoca oturdu. Moda olduğu zaman da hoşlanmazdım kendisinden, şimdi de. Dolayısıyla ne hayal kırıklığım söz konusu onunla ilgili ne de başka bir şey.
Birkaç kez davet aldım yakınındaki meslektaşlarımızdan; vakfına, okullarına gidip, bilgilenmem konusunda. İlgilenmedim. Nedeni çok basit; eşitlikten, hoşgörüden bahsedenlerin kadınları dışlamaları, onlardan korkmaları, ürkmeleri veya küçümsemeleri hoşuma gitmiyor.
O kişi veya kişilerle ilgili içimdeki ilk ses "hoş" şeyler söylemiyor. (İç sesime her zaman önem veririm, beni yanıltmadı şimdiye kadar.)
Değil mi ki, Fethullah Hoca kadınların elini sıkmıyordu; kadınlar yanına başını örtmeden giremiyor, düşünceleri kaale alınmıyordu, öyleyse benim için bir anlam taşımıyordu onun fikirleri, yorumları, yaptıkları ve de yapacakları.
Dolayısıyla samimiyetine hiç inanmadım, hep takiye yaptığını düşündüm.
Toplum içinde kadını ve erkeği ayıran zihniyete karşıyım aslında. Kızların ve erkeklerin ayrı okullarda okutulmasına, ayrı ayrı eğlenmelerine, kadınlar matinesine, erkekler kahvesine vs...
Birlikte eğlenmekten, bir şeyler üretmekten, çalışmaktan, hayatı paylaşmaktan korkan ve çekinenlerden kime ne hayır gelir ki? Bu, sadece onların kompleksli, hasta, sağlıksız bir kafaya sahip olduklarını göstermeye yarar.