kapat

22.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CENGİZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


Hsing Hsing...

Haftasonu içimi büyük bir ferahlık kapladı. Herşey yolundaydı. İlk olumlu gelişme Hsing Hsing ile ilgiliydi...

İşin Hsing Hsing kısmını anlatayım: Merakım bir süre önce The Washington Post gazetesinde okuduğum bir haberle kabarmıştı... Hsing Hsing hastaydı... Ciddi bir böbrek sorunundan muzdarip bulunduğu ve bunun muhtemelen son hastalığı olduğu gazetede yazılıydı...

Hsing Hsing, Washington hayvanat bahçesindeki iki dev pandadan hayatta kalanı. Eşi Ling Ling, 1992 yılında öldü. Ben, her ikisini de, Ling Ling'in ölümünden bir süre önce görme bahtlılığına erişen nice faniden biriyim...

Pandaların zaten nesli tükeniyor. Hsing Hsing-Ling Ling çiftleşmesi de sonuç vermedi. Ling Ling birkaç kez doğum yaptıysa da, yavruları çok kısa süre yaşadılar. Hsing Hsing deyip geçmeyin, Ling Ling ile birlikte önemli bir "siyasi simge" sayılırlar. 1972 yılında Amerika-Çin yakınlaşması üzerine, dönemin Çin Başbakanı Chou en-Lai tarafından hediye edilmişlerdi ve kısa süre içinde Amerika'nın neredeyse "ulusal kimliği"nin bir parçası haline geldiler.

Hsing Hsing de göçerse, Amerika "ulusal kimliği"ni oluşturan ögelerden birini yitirecek. Gazetedeki haberde, Amerika'nın Çin'le iki yavru panda getirmek için görüşmeler yaptığı ve 2000 yılı yazına kadar iki yavru pandanın Washington'a gelebileceği bildiriliyordu. Ama, Hsing Hsing'in onları görmeye yetişemeyeceği de habere eklenmişti.

Cumartesi günü, Hsing Hsing'i görmeye gittim. Bir de ne göreyim; kapıda bir ilân: "Hsing Hsing bugün kendini iyi hissediyor!"

Sevindim. Hsing Hsing'i uzaktan şöyle bir gördüm. Kapalı bölmesine geçmiş, kapının eşiğinde uyuyordu. Yüzünü görmesem de, arkadan ensesini ve kara kulaklarını gördüm.

Sevinçli haberler art arda geliyordu. Türkiye'de devlete karşı bir tehlikenin daha açığa çıkarıldığını ve bir maskenin düştüğünü öğrenmiştim. Devlet kendini koruma refleksini bir kez daha göstermişti. Buna da çok sevindim.

Aldatılmış olanlar bu vesileyle sanırım artık uyanmışlar ve gerçeği görmüşlerdir. Maskeyi düşüren kasetin uzun zamandır devletin elinde bulunduğunu, bu konunun iki yıl öncesinden beri bilindiğini ve takibe alındığını öğrenince daha da rahatladım. İkide bir, "vizyonsuzluk" ve "strateji eksikliği" türünden eleştirilerimizin yanlış çıkmasından dolayı memnun oldum. Bu işin, yani devlete yönelik tehdidin önceden biliniyor olması ve bu konuda hazırlık yapıldığının anlaşılması, konunun bu sırada ortaya atılmasıyla birleştirildiğinde, pekalâ bir "strateji"yi ortaya koyuyor. "Zamanlama" bir ustalıktır.

Ben aslında Papa görüşmesinden beri bu faaliyetin yıkıcı bir amaç taşıdığının kuşkusundaydım. Çünkü, Papa, Polonya'daki rejimin yıkılmasında önemli rol oynamış bir kişi addediliyordu. Katolik dünyanın lideri olarak, görüşmek için Türkiye'de bunca yetkili ve önemli kişi varken, o kişiyle görüşmesinin bir sebebi olmalıydı. Müslüman bir ülkeye sempatisi olamayacağına göre, mutlaka işin içinde bir yıkıcı hesap bulunmalıydı. Bu kuşkumu kimseye açamamıştım. Artık bunu açıklayabilirim.

Bu arada, Oktar Babuna olayında da bir katakulli olabileceğinden şüphelenmiştim. Teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda otuzbin Türk kanının yurtdışında düşman çevrelerin eline geçebileceği ve kimbilir ne mikrobiyolojik tuzakların ulusumuza karşı kurulabileceği sıkıntısı da içimi hep kemirmişti.

Bu hesapların da boşa çıkarıldığı günlerdeyiz. Herşey çok iyi gidiyor.

Hsing Hsing olayına dönersek, aklımı kurcalayan tek konu şu: Niçin bizde doğru dürüst bir hayvanat bahçesi yok. Oysa tüm çağdaş ülkelerde var. İyi hayvanat bahçelerinde panda da oluyor.

Amerika, Çin'le bu kadar bozulmuş ilişkilerine rağmen iki yavru panda getirtebilecek görüşmeler yapabiliyorsa, biz, niçin yapmayalım? Niçin pandalı hayvanat bahçelerine biz de sahip olmayalım?

Üstelik, Cumhuriyet tarihinin "Çin'le iyi ilişkiler"i gündemine almış ilk hükümetine sahibiz. Çağdaşlaşma yolumuzda tüm engelleri birbiri ardına bertaraf edebildiğimize göre, Çin'le görüşüp panda getirtebiliriz...

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır