Haberine sahip ol arkadaş!
Bizim Fotomaç bu aralar Star gazetesinin spor servisinden yana çok dertli.. Daha doğrusu o servisin başı Büşah'tan..
Geçen günkü sızlanma yazılarını görünce farkettim olayı.. Bizimkiler Galatasaray'ın dört asını; Hagi, Hakan, Okan ve Arif'i birer beygire bindirmişler.. Fotoğraflarını çekip gazeteye "Cimbom'un dört atlısı.." başlığını basmışlar..
Gerçekten güzel fotoğraf.. Fotoğrafı güzelleştiren bilmem kaçıncı defa yanyana gelip poz veren dört futbol yıldızı değil, altlarındaki beygirler..
***
Gazetecilikte eskilerin iyi bildiği bir satış cilvesidir bu.. Sağlık haberlerinden sonra en fazla ilgiyi hayvan haberleri çeker.. Eskiler buna "Hayvan sporu" derlerdi..
Kedi yavrusunu emziren bir köpek, yavruları ile oynayan bir dişi aslan, timsahın açık ağzına konup içini temizleyen bir kuş.. Herkese ilginç gelir.. Nedense insanlar hayvan fotoğrafına bakmaya doyamaz..
O yüzden bir hayvan haberi, ülkeyi yönetenlerin ağzından çıkan en ciddi demeçten daha fazla müşteri bulur.. Dünyanın en akıllı siyasetçisinin portresi bile esneyen bir ayı fotoğrafı kadar cazip değildir.
Biz yaptık onlar çaldı..
Bizimkilerin çektiği dört atlının fotoğrafı da bu yüzden ilginç olmuş.. Star gazetesinin spor servisi de Fotomaç'ın ilk baskısından bu resimleri görüp aynen taklit etmiş..
Anladığım kadarıyla.. Dört jokeyin at üzerinde resmini bulmuşlar, üzerine Galatasaraylı futbolcuların kellesini Kızılay rozeti gibi monte etmişler.. Olmuş size "Galatasaray'ın dört atlısı" haberi..
Vay! Bizim Fotomaç buna bir kızmış, bir alınmış.. "Türk basınında bir ilke daha imzamızı atmıştık.. İsteselerdi bir kare dia verirdik.." diye yazmışlar.. Yalan.. Büşah bunların kafadan salladığını bilmez mi? Verecek olsalar ne diye araklamak zorunda kalsın. Yok resimleri kazıtacaksın, yok uygun kelleler bulacaksın.. Yok bilgisayar başında göbek çatlatacaksın..
Benim takıldığım nokta da "Türk basınında bir ilke imza atma.." lafı..
***
Türk basınının eski hastalığıdır.. Futbolcuları kılıktan kılığa sokup resimlerini çekmek.. Hani biz onları hep forma ve şort giymiş halde görüyoruz ya!
Akılları sıra okura "Bakın bunlar da bizim gibi insan.. Bizim gibi fikirleri var, hatta çeşitli kıyafetleri giyebiliyorlar.." mesajı vermiş oluyorlar.. Okuyucunun da bu tür enayiliklere bayıldığını sanıyorlar..
Allah rahmet eylesin, gazeteci-yazar Emil Galip Sandalcı ağabeyimiz sıkı bir futbol meraklısıydı.. Özellikle de Fener'in maçların kaçırmazdı.. Ne zaman bir gazetede ünlü futbolculardan biri aleyhine haberler çıkmaya başlasa, Emil Galip ağabey;
- "Efe kıyafetiyle resmini çekmek istemişlerdir.. Futbolcu da razı olmamıştır.." der, işin içyüzünü teşhisini koyardı..
Çünkü spor medyamızın huylarını bilirdi.. Eskiden en makbul poz futbolcunun efe kıyafetiyle çekilen pozuydu.. Duruma göre de poz değişikliği yapılır, tercihler mesleklere göre kaydırıldı.
Şimdi daha aktüel takılıyorlar..
Mesela Naim Süleymanoğlu, Bursa'dan bağımsız aday olduğunda örneğini yaşadık.. Bizim medya leşkerleri oğlanı peşin peşin Meclis'e gönderme kararı aldılar.. Bunun nasıl olacağını göstermek için de Naim'i politikacı kılığına soktular.. Hangi sivriakıllının fikrine düştüyse, kiralık bir smokin bulmuş.. Oğlana giydirmiş.. Eline de bir silindir şapka vermiş.. Sözümona Naim, tören kıyafetindeki bir siyasetçi.. Meclis'e gidip gelme talimi yapıyor, o muhabir de durumu öğrenip hallerini görüntülüyor..
Naim'i de bunlar yaktı..
Fotoğrafı gördüğümde gülmekten yere düşecektim..
Ceket bol gelmiş, haydi o idare eder.. Pantalon büsbütün bol.. Pabucun üzerine dökülen paçanın üstüste gelen kıvrımları, odun sobası borularının dirsek yeri gibi duruyor..
Elinde de silindir şapka..
Fotoğraftaki kişinin Naim Süleymanoğlu olduğunu bilmeyen şapkasından tavşan çıkaran bir sihirbazın asistanı zanneder.. Veya 23 Nisan törenleri için giydirilmiş bir çocuk diye düşünür..
Zaten seçmen de böyle düşündü.. O fotoğraflar gazetelerde çıktıktan sonra Naim'in seçim şansı kalmadı. Olimpik itibarına rağmen, Balkan muhacirlerinin payitahtı olan Bursa'dan bin oyu zor topladı..
Dört beygirli fotoğrafı Star'a kaptıran bizim Fotomaç ekibini teselli için söylemiyorum.. Türk basınında yeniden bir ilke imza atma şansları var.. İnsanın aklına gelmeyecek o kadar çok bakir konu var ki..
Diyelim İstanbul Festivali başlıyor.. Fenerbahçe'nin lepiska saçlı futbolcusu Baliç'e bir balerin kıyafeti (balet değil) giydirip, Kuğu Gölü'nün koreografisinden bir figür çektirirsin..
Önce arkadan çekilmiş bir fotoğrafı sayfaya basar, resimaltında "Bu ünlü balerini tanıdınız mı?" diye sorarsın..
Öbür sayfaya da Baliç'in önden resmini korsun.. Okuyucu "Aaaa! Baliç'e bak.." diye afallar..
Diyelim ki Hakan Şükür İspanya'ya transfer oldu. Hemen bir matador kıyafeti tedariklendirip giydirirsiniz.. Süt Enstitüsü Kurumu'nun en mülayim ineklerinden birine de boğa rolü verirsiniz..
Hakan ineği boynuzlarından tutar.. Bu haldeki fotoğrafını çekip, altına "İspanyol boğaları panikte.." diye yazarsınız..
Vedat'a Kont Drakula mizanseni uyar. Bir başka sefer Okan'ın eline bir kaleşnikof verip "Rambo" dersiniz.. (Son Rambomuz Galatasaraylı Yusuf'tu.. Lakin ne biçim Rambo'ysa haftada iki kez sakatlanıyordu..) Sergen'i mecburen jokey yapacaksınız..
Anlayacağınız istendikten sonra "Türk basınında bir ilke imza" atma fırsatı çok.. Bir fotoğraf için kapışmanın alemi yok..