Hükümet istikrar için şans
Garanti Bankası Genel Müdürü Akın Öngör, "Koalisyonun 3-4 yıl süreceğini, bunun da Türkiye'ye uzun süredir özlediği siyasi stabiliteyi ve ekonomik konularda kararlılığı getireceğini" tahmin ediyor.
Öngör, "Bankacılık sisteminde aktiflerin büyük bir kısmı devlet bankaları ve sağlıklı bankaların elinde. Dolayısıyla bankacılıktan endişe edilmesi için bir neden yok. Bir bankacılık krizi beklemiyorum" dedi
Garanti Bankası Genel Müdürü Akın Öngör, DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümetinin politik istikrarın sağlanması ve yapısal önlemlerin alınması için bir şans olduğunu söyledi. Akın Öngör, "Bu hükümetin uzun süreli olacağını ve bunun Türkiye için büyük bir şans olduğunu düşünüyoruz. Bu koalisyon kısa sürede bozulursa bu bizim için kötü bir sürpriz olur. Çünkü büyük bir çoğunluğa hakim bir koalisyon. İkinci olarak, parti liderleri ve üst kademeleri büyük bir esneklik göstererek protokolü imzaladılar" dedi.
Hükümetin Türkiye'nin itiyaçlarının farkında olduğunu belirten Öngör, bunun nedenini ise şöyle açıkladı. "İki ortak daha önce görevdeydiler ve sorunlara çare aramaya çalıştılar. Üçüncü parti ise buna ayak uyduracağını söylüyor. Bizim tahminimiz, şahıslar değişse de koalisyonun 3-4 yıl süreceği. Bu Türkiye'ye uzun süredir özlediği siyasi stabiliteyi getirecek. Ekonomik ve siyasal konularda kararlılık getirecek."
Beklenen adımlar
Öngör ekonomik beklentilerini ise şöyle açıkladı:
"Gerek DSP, gerek ANAP şunu biliyor ki, yapısal değişikliklere ihtiyaç var. Bunlar yapılmazsa sorunların ağırlaşması kaçınılmaz. Bunlar için Hazine ve Merkez Bankası'nın Hikmet Uluğbay başkanlığında yaptığı çalışmalar var. Bu çalışmalar IMF tarafından kabul görmüş çalışmalardır. Ümidimiz MHP'nin de bu konuda uyum göstererek sosyal güvenlikte suratle, acilen, derhal önlem alınmasıdır.
İkinci olarak, bankalar yasasının bizim düşündüğümüz bir takım değişiklikler yapılarak geçirilmesi lazım.
Mutlaka tarım subvansiyonlarının en hayati yerlere ve en minimum şekilde verilmesi gerek. Yani yakılacak tütünün üretilmemesi lazım. Bu çok önemli. Özelleştirme konusunda mutlaka adımlar atılmalı. Buradan çok büyük nakit girdi beklenmiyor ama dünyaya "Bu hükümet özelleştirmeyi destekliyor mesajı verilmeli."
Reform yapma şansı
Akın Öngör, bu alanlarda atılacak adımların IMF tarafından destek göreceğini belirterek "IMF'in yakacağı yeşil ışık pek çok kesime mesaj veriyor. Yabancı sermaye girişi bu önemlerin alınmaya başlanmasıyla harekete geçecek. Dışardan gelecek yabancı sermaye aslan ağzında. Bu ancak yapısal değişikliklerin yapılmasıyla olur" dedi.
"Bu hükümetin bunları yapma şansı nedir diye sorarsanız: Bence kuvvetlidir" diyen Öngör, bunun gerekçelerini ise şöyle açıkladı:
"Çünkü önünde üç-dört yıllık bir uygulama dönemi görüyor. Hemen bir seçime gitme yani popülist olma ihtiyacı yok. İkincisi, yapısal değişiklikler için en uygun zaman başlangıçtır. Şimdi yapılabilir. Üçüncü olarak, hükümetin iki partneri zaten bunlar üzerinde çalışmış ve mutabık kalmışlardır. Şimdi siyasi kararlılık gösterilecek."
Sermaye girişi hızlanır
Akın Öngör, önlemlerin alınması yolundaki işaretlerin enflasyonun yanısıra reel faizlerin de düşüşüne yol açacağını belirtti.
Öngör, alınacak önlemlere rağmen Türk bankalarının dışardan borçlanma maliyetlerinde çok büyük düşüş olmasını beklemediğini belirterek "Çünkü bu dünya ile bağlantılı ama Türkiye'ye önemli bir sermaye girişi olabilir. Bu da devletin borçlanma maliyetlerini aşağı itici yönde etki yapar" dedi.
Bankacılık tehdit altında değil
AkIn Öngör, "Bankalar Yasası çıkmak zorunda" diyerek daha önce hazırlanan taslakta bazı değişiklikler yapılması gerektiğini söyledi. Öngör "yeni yasa, denetimi bir başka kurula taşıyor. Bu kurulun oluşumu tartışılabilir. Hazine, Merkez Bankası gibi sektörle içiçe olan kurumların temsilcileri anlamakla beraber DPT veya Adalet Bakanlığı'nın temsilcilerinin orada bulunmasını çok iyi anlayamıyoruz" dedi.
Öngör, tasarı ile zora düşen bankanın faaliyetinin durdurulması halinde sağlıklı başka bankalara devredilmesinin öngörüldüğünü belirterek bu konuya ilişkin yeni hazırlanacak taslakda değişiklik yapılmasını istedi.
Akın Öngör, "Bizim gibi dünyanın her tarafından ortakları olan bankalar bir sabah kucağında sıkıntıya düşmüş bir bankayla uyanmak istemezler. Bunun mutlaka değişmesi gerekir. Bize rağmen bu olmamalı. Zorunlu birleşmeler değil gönüllü birleşmeler olmalı" dedi.
Sigortaya sınır
"Mevduat sigortasının mutlaka sınırlandırılmasını ve yüzde 100 sigortanın bir an önce kaldırılmasını istiyoruz" diyen Öngör, bankacılık sistemine ilişkin olarak geçmiş hükümetlerin şok tedbirlere gerek bırakmayacak önlemleri almadıklarını söyledi.
Bankacılık sisteminde aktiflerin büyük bir kısmının "devlet bankaları ve sağlıklı bankaların" elinde olduğuna işaret eden Öngör "Dolayısıyla bankacılık bir tehdit altında değil. Kamuoyunun bankacılıktan endişe etmesi için bir neden yok. Bir bankacılık krizi beklemiyorum ama mutlaka rehabilitasyona yönelik önlemlerin alınması gerek" dedi.
Off-Shore munzam yanlış
Öngör, yurtdışında açılan mevduatların kanuni karşılık kapsamına alınmasının yanlış bir uygulama olduğnuu belirterek şunları söyledi:
"Bankacılık kuralları belli. Bu mevzuata göre bankalar yurtdışında şube açabilir. Her vatandaş da dünyanın her tarafından yatırım yapabilir ve her taraftan yatırım getirebilir. Bu mevzuata göre oluşmuş bir piyasa var. Yeni karara karşıyım. Edindiğim izlenim biraz ferahlatıcı çünkü kararın uygulanmasında altı aylık bir erteleme söz konusu."
Kararın Türk bankalarına haksız rekabet ortamı yarattığını söyleyen Öngör, yurtdışı mevduatı kanuni karşılık kapsamına almanın ötesinde yurtiçi mevduatlardaki disponibilite ve munzam karşılığın düşürülmesi gerektiğini söyledi.Öngör, "Munzam hiçbir getirisi olmayan bir şeydir. Türkiye'de devlet kendi bütçesini iyi idare edemediği için munzam yüksektir. Dünyada munzam yüzde 1-1.5'tir. Bizde de düşmesi gerekir" dedi.
Öngör, yüksek karşılıkların getirdiği maliyeti sonuçta kredi müşterilerinin ödediğini belirterek, "Bankacılık sektörü ara sektördür. Aldığını yansıtır. Ara sektöre bu şekilde yüklenirseniz bu reel sektöre muazzam bir yük olarak döner. Bu nedenle munzam ve disponibilitenin değil yurtdışı şubelere uygulanması, düşürülmesi gerekir" dedi.
Garanti Bankası'nda şubesiz bankacılığın payı % 0'e çıkacak
Internet, Alo Garanti ve ATM'ler ile halen toplam bankacılık işlemlerinin yüzde 47'sini gerçekleştiren Garanti Bankası, bu oranı yüzde 70 düzeyine çıkarmayı hedefliyor.
Garanti Bankası Genel Müdürü Akın Öngör, bu tür yöntemlerle bankacılık işlemlerinin maliyetini önemli ölçüde aşağı çektiklerini belirtti.
Öngör, "Bizim hedefimiz alternatif dağıtım kanallarında yüzde 60-70 seviyelerine gelmek. Şubesiz bankacılıkta çok önemli bir gelişme yaptık" dedi.
ATM, Alo Garanti ve internet üzerinden işlemlerin maliyetinin gişede yapılan işlemlerin 20'de biri olduğunu belirten Öngör "İşletme giderlerimiz düştüğü için işlemi müşteriye bedava yapıyoruz. Teknolojide çok önemli bir yere geldik. Şimdi bunu daha da geliştirmek istiyoruz" diye konuştu.
Bilgisayar sistemlerini Türkiye'ye göre daha uzun bir süredir kullanan Batı'da 2000 yılına uyum sorunu yaşanacağını ancak bu teknolojiyi daha yeni uygulamaya başlayan Türkiye'de sorun yaşanmasını beklemediklerini belirten Akın Öngör, "Türk bankacılık sistemini tehdit edecek bir ortam yok" dedi. Öngör şunları söyledi: "2000 yılında Türkiye'nin sorunu daha az. Çünkü teknolojiye daha sonra girdik ve yeni teknoloji kullanıyoruz. Hardware, makine, techizat olarak 2000 yılına uyumlu, program, yani software tarafı kalıyor. Bunların derlenip düzenlenmesi lazım."
Öngör, yılın son çeyreğinde yurtdışındaki bankaların 2000'e uyum sorunu nedeniyle faaliyetlerini sınırlandırabileceklerini belirterek, "Bu nedenle Türkiye'ye girecek sermaye bundan da olumsuz etkilenebilir. Çünkü bu bankalar kendi dertlerine düşmüş olacaklar" dedi.
REUTERS
|