|
Lütfen bir psikoterapiste git!
Bayan Sabah okurlarının, gerçek ismini bilmeseler de, yakından tanıdıkları "yalnız bir kadın"a mektuplar gelmeye devam ediyor.
Ben beğenildim, peşimden de koşuldu. Buna rağmen, çevremde yaşıtlarımın çocukları ilkokulu bitirirken -29 yaşında- ben hâlâ bâkireydim. Kendimi aileme, topluma, en önemlisi kendime karşı mahçup durumda hissediyordum. O senelerde Goncagül'ün mektubunun altına, ben de imza atabilirdim.
Aynı psikolojiye düştüğüm anda kendimi çok ehil bir psikoterapistin ellerine bıraktım. Bu benim için büyük bir uyanış ve bilinçlenme süresi oldu.
Resmen alnımda 'Buraya yaklaşma' işareti taşıdığımı gördüm. Farkında olmadan, bu durumun devamına bizzat katkıda bulunduğumu dehşetle farkettim.
Hayatta en çok istediğim şey konusunda, kendi kendimi nasıl sabote ettiğimi öğrendim.
Komplekslerimden kurtuldum
Seda Hanım, gerçi şu anda eşim olan kişiyle evlenmem altı yılımı aldı. Fakat, 29 yaşından 35 yaşına kadar geçen altı yıllık sürede gençliğimi yakaladım ve aşkı da, cinselliği de kana kana yaşadım. Komplekslerimden kurtuldum. Mutlu, hoşgörülü bir insan oldum. Gençliğimden alacağım kalmadı, Allaha şükür!
Şunu itiraf etmem gerekir ki, hayatta en zorlandığım konu evlenecek birini bulabilmek oldu. Ne eğitim, ne iş hayatı, ne de başka bir konu beni bu kadar zorlamadı. Buna rağmen, bu idealimin yakasını asla bırakmadım. Neden mi? Çünkü akşam karanlığında evinize döndüğünüzde sizi kariyeriniz kucaklamıyor, kariyerinizle yatağa girip ona sarılamıyorsunuz da. Aslolan, karşı cinsten bir sevdiğinizle hayatı paylaşabilmektir. Bunun eksikliğini herhangi bir başka başarı veya mutlulukla tatmin etmek mümkün değil. Bu böyle biline!
Bekâr olmadığım için Tanrı'ya şükür!
Uzun zamandır unutmuş olduğum bu konuyu Goncagül'ün mektubu canlandırdı ve sancılı bekârlık yıllarım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Bir kere daha, sevgili eşim için Tanrı'ya şükrettim. Bundan sonra ona kızdığım zamanlar üç kere tahtaya vuracağım.
Bekârlık yıllarımda bu konudaki dertlerime ortak ettiğim, o zamanlar evli fakat şimdi boşanmış olan bir arkadaşım bana yıllar sonra aynen şöyle dedi: 'İnan ki o senelerde senin için, bu kız ya çok kısmetsiz ya da çok beceriksiz diye düşünürdüm. Şimdi, kendim yalnız bir kadın olarak etrafı tanıdıkça, kendimin ve benim gibi bekâr veya boşanmış kadınların, senden yıllar boyu dinlediğim dertleri her gün yaşadıklarına şahit oldum. Sen haklıymışsın!'
Daha girişken davranmalıyız
Bu yazıyı iki sebepten yazma ihtiyacını duydum.
Birincisi, her olumsuzlukta biraz da kendimizde neden aramalı ve bunu düzeltme yolları konusunda daha girişken davranmalıyız. Eğer psikoterapi görecek cesareti göstermeseydim, bugün Goncagül'den farklı bir psikolojide olamazdım. Bundan emin olmak için falcı olmaya gerek yok.
İkincisi, hikayemin sonu iyi bittiği için, biraz da moral olsun istedim. Aynı yolu hararetle tavsiye ederim.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|