Moskova Barış Forumu'nun açılışında nefis bir konuşma yapan UNESCO Başkanı Prof. Federico Mayor bir ricada bulundu: "Artık herkesin, imzasını atacağı bir manifestoyla, 'Savaş İstemiyoruz; YETER' demesini rica ediyorum"
Moskova'daki "Barış kültürü ve diyalog forumunu" düzenleyen Belediye Başkanı Yuri Lujkov cinliğini, UNESCO'nun şimdiye kadar genel başkanları arasında işini yalnız en iyi yapanı değil, en yakışıklısını; Federico Mayor'u onur konuğu olmaya ikna ederek göstermiş.
Daha Moskova'ya iner inmez bizi karşılayan VİP müdiresi kulağıma eğildi: "Sizden beş dakika önce Federico Mayor geldi. Ömrümde bu kadar güzel bakan lâcivert gözler görmedim. Şanslısınız, onunla birkaç gün berabersiniz" dedi. Ancak yanında eşinin olduğunu da ilâve etmeyi unutmadı.
Moskova Belediye Binası da Brejnev zevksizliğinin tipik bir örneği. Birkaç yıl önce bombalanan ve GAMA şirketi tarafından 6 ayda tamir edilen Beyaz Parlamento binasının yanında yükselmiş. O ve onun gibi anlamsız çirkin binalara Moskovalılar "Diş Protez binaları" adını vermişler. Ancak içine girince tertemiz, bakımlı bir yerle karşılaştık.
Forumun yapılacağı salonun sadeliği, siyah deri koltukları, Rus kızlarının dış salonlarda sürekli bilgi ve su dağıtması, hele tuvaletlerin temizliği, kapılarında keten havlularla bekleyen pırıl pırıl giyimli kadın garsonlar... Tabii insanın aklına hemen bizim belediye binalarımız ve özellikle tuvaletleri geliyor.
Ankara Belediyesi'nden katılan başkan yardımcılarından Saffet Özdemir'in de gıpta ile izlediği bu intizam ve temizlik onu da etkiledi. Hele içerdeki toplantılarda dünyanın dört bir yanından gelen, içlerinde Nobel ödüllü Guatamalalı Rigoberta Menchu Tum, yazar Cengiz Aytmatov, dünyanın en ünlü kemancılarından UNESCO iyi niyet elçisi İvry Gitlis, Gandi'nin 22 yıl yanında binlerce kilometre yürüyen ve onun yaşamını birçok kitapta kaleme alan ünlü yazar, şiddet karşıtı, Pedagog Navayan Desai, Havana Belediye Başkanı Adalberto R. Hernandez, Portekiz'in 1986-1991 dönem Cumhurbaşkanı Mario Soares gibi birçok ünlü konuğun konuşmalarını dinledikçe Türkiye'deki kısır çekişmeleri unutmaya başladık. Ve barış kültürünü yayma yöntemleri ve savaşın korkunçluğunu dile getiren bu insanları dinlerken ülkeden hiçbir haber almamanın mutluluğunu yaşadık.
Nefis bir konuşmayla açılışı yapan Başkan Federico Mayor'u tebrik ederken akşam üzeri röportaj talebimi ilettim. Hemen kabul etmesine sevindim ama bir TV kamera ekibi bulmak için girdiğim sıkıntı sevincimi kursağımda bıraktı.
Ancak Federico Mayor'la kaldığı otelde buluşunca sıcaklığı ve yanıtlarındaki gerçekçiliği, neşemi ve hayranlığımı arttırdı.
Değişik sahalarda bunca önemli işleri olan Mayor'a UNESCO ile ilişkisini yıllardan beri nasıl yürütebildiğini sordum. Yanıtı şuydu:
"Yaşamımdaki üç kadın, annem, eşim ve kızım bana dünyayı kasıp kavuran çatışmaların ancak kadınların sağduyusu sayesinde durdurulabileceğini öğretti. O yüzden her gittiğim ülkede hep kadınlara seslenip, onları politikacılara karşı çıkması için uyarıyorum. Bugün dünya ülkelerinin meclislerine bakın; kadın sayısının yüzdesi çok düşük. Bu çok acı ve ayıp birşey."
Ömrünün yüzde yetmişbeşini çok fakir ülkelerde, özellikle Afrika'da geçirdiğini söyleyen Federico Mayor, zengin ve fakir arasındaki gelir dağılımı uçurumundan yakınıyor:
"Bu dünyada yaşayan insanların yüzde 18'i refah içinde yüzerken yüzde 82'si hayatta kalabilme savaşı veriyor. Afrika'da bir damla su bulamayan kadınların güneş doğmadan, başlarında taşıdıkları kovalarla kilometrelerce yürüyüp bir damla su için neler çektiğini görüyorum. Şimdi aynı acıları Kosova göçmenleri yaşıyor. Herşeyi olanlara, özellikle son savaş için 800 milyar dolar harcayanlara bu paraları savaş değil, barış için harcamalarını haykırmalıyız."
1956'da Nehru'nun "UNESCO, Birleşmiş Milletler'in vicdanı olmalı" sözlerini hatırlatan Prof. Mayor "Artık herkesin imzasını atacağı bir manifestoyla 'Savaş İstemiyoruz; YETER' demesini rica ediyorum" diyor.
Federico Mayor özgürlük uğruna hapse girenlere, savaşlarda ölenlere, minnet duymamızı ve bugün onlar sayesinde yaşadığımız için hergün teşekkür etmek zorunda olduğumuzu defalarca tekrarladı.
Yarın: Gandi'nin gölgesi