Cree Kızılderilileri'nin kehaneti ise şöyle:
Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra... Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız.
Bunlar Marlo Morgan'ın yazdığı, Eren Cendey'in muhteşem akıcı bir Türkçeyle dilimize çevirdiği "Bir Çift Yürek" adlı kitabın önsözü öncesi serpiştirmeler.
Uluslararası "bestseller", yani en çok satan.
Bu "bestseller"ın tercümesi var da ben çok "pageturner"ı seviyorum yani "sayfa çevirten"...
Eline alınca bitirmeden bırakamadığın!
Bu hafta sonu bu kitabı okuyun, Pazartesi hayata yeni -ve daha iyi- bir insan olarak başlayın!
Kitabın en sonunu aktarıyor (sırlar bölümünü değil ama!), gerisini size bırakıyorum...
İnsanlar, bu deneyimin benim yaşamımı ne yönde değiştirdiğini öğrenmek istiyorlardı. Benim yanıtım "derinlemesine" oluyordu. Birleşik Devletlere döndükten sonra babam öldü. Bu son yolculuğuna çıkarken onun yanındaydım, elini tutuyor, ona sevgimle destek olmaya çalışıyordum. Cenazenin ertesi günü, üvey annemden, babamın anısını saklamak için bir kravatını, eski bir şapkasını, bir koldüğmesini istedim. Beni reddetti. "Sana göre bir şey yok" dedi. Eskiden olsa ona duyduğum öfkeyi belli ederdim. Oysa o gün, zihinsel olarak beni terketmiş olan o sevgili ruha rahmet diledim ve ana babamın evinden son kez çıktım. Yeni varoluşumla gurur duyuyordum, gözlerimi kaldırıp mavi gökyüzüne baktım ve babama göz kırptım.
Şimdi inanıyorum ki, üvey annem bana sevgi dolu bir sesle: "Elbette. Bu ev senin anne ve babana ait eşyalarla dolu. Babanı anımsatacak bir şeyler alabilirsin" deseydi, bundan çıkaracağım hiç bir ders olmazdı. Benim beklediğim zaten böyle sözlerdi. Gerçekte benim olan şeylerin bana verilmemesi beni olgunlaştırdı ve o zaman bu ikilemi öğrendim. Gerçek insanlar bana bir sınavı geçmek için önce o sınava girmem gerektiğini söylemişlerdi. Şimdi yaşamımın öyle bir noktasındayım ki, durum son derece olumsuz bile görünse, ruhsal bir sınavdan geçme fırsatı yakaladığımı görebiliyorum.
Neler olup bitmekte olduğunu gözlemek ve onu yargılamak arasındaki ayırımı öğrendim. Herşeyin ruhsal zenginleşme için bir fırsat olduğunu öğrendim.
Geçenlerde benim konferansımı dinleyen bir kişi bana Hollywood'dan birini tanıştırmak istedi. Missouri'de Ocak ayının, soğuk karlı bir gecesiydi. Akşam yemeğimi yemiş, Roger ve öteki konuklar yemeklerini yiyip, kahvelerini içerken ben konuşmuştum. Ertesi sabah bu kişi, anlattıklarımı sinemaya aktarma konusunu görüşmek istedi benimle.
"Dün gece nereye gittin" diye sordu bana. "Bizler hesabı ödedik, paltolarımızı alıp vedalaşmaktayken, birisi senin ortadan yok olduğunu farketti. Dışarıya baktık, ansızın gözden yitmiştin, karda ayak izin bile kalmamıştı."
"Evet" diye yanıtladım onu. Yanıtım, sanki yeni dökülmüş bir betona kazınmışcasına zihnimde belirivermişti. "Yaşamımın geri kalanını Gerçek İnsanlardan öğrendiklerimi uygulamakla geçirmek istiyorum. Her şeyi! Hatta gözden yitme sanatını bile!!!"
Bir Çift Yürek, Marlo Morgan, Dharma Yayınları (0532 377 11 45)
Türkiye -şaka maka- boykot ediliyor.
Avrupa'ya terörizm ve insan hakları arasındaki farkı anlatamadık.
"İnsan haklarına saygılı değil" diye bilinçli olarak Türkiye'ye gelmiyorlar.
Neredeyse Apo sığındığında bizde İtalya'ya karşı esen hava hakim!
Allah Turizm Bakanı Ahmet Tan ve sektörün büyüklerinin yardımcısı olsun.
Yardımcısı olsun ki, küçüklerin işi çözülsün.
En çok zarar gören en küçükler...
Büyük otel sahibi olan otelini bu yıl açmayıverecek olsa üzülür, zarar eder, canı çok sıkılır ama batmaz.
Bono tahvil getirisi idare eder...
Esas kim güme gidiyor?
Otelin önünde müşteri bulamayan taksici.
Kahvaltıya taze yumurta veren tavukçu.
Yazın istihdam edilen ek personel.
Çamaşırcı, ütücü.
Turistik çarşıdaki dondurmacı.
Tur otobüslerinin akücüsü...
Say say bitmez!
Sistem bir kere tökezledi mi...
Domino teorisi!
Teker teker yıkılıyor ve tekrar toparlaması çok güç oluyor.
İç turizmi canlandırmalı, aynı anda da başta Almanya, Avrupa'ya durum anlatılmalı...
Yukarıdaki yazıda var...
Bir sınavın üstesinden gelebilmenin tek yolu, onunla yüz yüze gelebilmektir.