20 yıl önce enflasyon yüzde 65'e çıktığında, bir yıl vadeli mevduatın faiz oranı brüt yüzde 29'da tutuluyor ve kimse de yüzde 27.3'lük negatif reel faizden pek rahatsız olmuyordu. Günümüzde ise, faiz oranları, yalnız faiz kazancına değil, iç ve dış her tür riske karşı olağanüstü duyarlı. Siyaset ve ekonomi dünyası ile dış ülkelerde kıpırdayan her yaprak, faiz oranlarında değişikliğe neden oluyor. Bu değişikliğin tabiatını anlamak için, son 5 yılda Hazine bonosu ve Devlet tahvili gibi iç borçlanma senetlerine tepkisini değerlendirdik. Rating kuruluşlarının, risk belirleme kriterlerini de dikkate alarak, yüksek risk puanının bileşenlerini bulmaya çalıştık.
Halen beklenen yıllık enflasyon yüzde 50 dolayında. Nisan ayındaki kıpırdanmaya rağmen, yaz ayları imdada yetiştiği için, Eylül ayına kadar enflasyonun bu düzeylerde kalacağı söylenebilir. Türkiye koşullarında yüzde 8'lik bir reel faizi normal kabul ettiğimizde, bileşik faiz oranının yüzde 62 dolayında bulunması gerekiyor.
Ancak son günlerde yüzde 100'e tırmanan bono bileşik faizi nedeniyle, reel faiz yüzde 33'ü buldu. Bu oranın yüzde 8'i normal reel faizden, yüzde 25'i ise risklerden kaynaklanıyor. Yaptığımız araştırmaya göre, para piyasası siyasi risklere karşı çok çabuk ve yüksek oranda tepki veriyor.
1994 Krizi'nde ise ekonomik riskler çok ağır basmış ve bileşik faiz yüzde 46'ya kadar tırmanmıştı. Geçen yılın Ağustos ayında siyasi risk algılanmasının minimum düzeye inmesi nedeniyle, bileşik faiz oranı yüzde 70'lere kadar gerilemişti.
İnsan hayatında olduğu gibi, ekonomide de risk bir bunalım korkusundan kaynaklanıyor. Yerli ve yabancı yatırımcılar, örneğin bir borç, bankacılık veya döviz krizi ihtimali arttığında risk puanlarını yükseltme eğilimine giriyor.
Parasal yatırımların reel getirisini sıfıra düşüren veya negatif düzeylerine indiren yüksek enflasyon endişesi, faiz oranlarını otomatik olarak yükseltiyor. Daralma ve durgunluk beklentileri de borçların geri ödemesini zorlaştıracağı ve sosyal risk yaratacağı için faiz oranlarını tırmandırıyor.
"Gecikme riski" ise reformların ertelenmesi ile ortaya çıkıyor. Temel göstergelerin bugünkü durumundan endişelenmeyen yatırımcılar, reformların gecikmesinin, orta vadede krize yol açacağını hesaplayarak risk puanını artırıyor.
Son bir yıl içinde faiz oranlarını tırmandıran en önemli etken siyaset oldu. Geçen yılın sonlarında en yüksek enflasyon beklentisinin yüzde 65 düzeyindeyken, bileşik faiz oranı yüzde 146'ya kadar çıkmıştı. Siyaset, halen faiz dünyasını karıştırmaya devam ediyor.
*Enflasyonu yüzde 45'in altına düşürme imkanı ortaya çıkacak.
*Yerli ve yabancı sermaye yatırımları hızlanacak. İşsizlik azalacak.
*Piyasalar canlanacak ve büyüme hızlanacak.
*Borsa, 10.000 sınırını aşacak.
*Gelir dağılımını düzeltmek için ek kaynak yaratılmış olacak.
*Siyasi ve sosyal yapıdaki gerilimler azalacak.
Bu hayalin gerçekleşmesi için liderlerin kendi partilerini değil, Türkiye'yi düşünmeleri yeterli.
Faruk TÜRKOĞLU