Arka pencere
Bu kadar sert ve katı politika, hiç kimseye yaramaz.
Olsa olsa, bizi 20-25 yıl önceki tartış-malara çeker.
O zaman da arşivler açılır, siciller tekrar ortaya dökülür ve mahçup olmayan kimse kalmaz.
Ne faydası var? Hiç.
Çirkin izler'e 12 Eylül'de sünger çekilmiştir.
Herhalde öyle ki, Ecevit, cezaevinde MHP'lilerle ping-pong oynamıştır.
Rahmetli Türkeş ise daha 4 yıl evvel kurultayda Nazım'ın şiirini okumuştur.
Fena mı olmuştur?
*
Demirel'in meşhur lâfı...
Çok bunaldığınız zaman, size hemen soruverir:
- Dönmek ister misiniz 79 Kasımı'na?
Ne var 79 Kasımı'nda.
Yokluk var. Kıtlık var. Kuyruk var.
Sadece o kadar mı?
Hayır... Bütün bunlardan gayrı, bir de gözyaşı ve kan var.
Şükür bugünlere geldik.
O devrin can düşmanları Demirel-Ecevit ikilisinden biri şimdi Başbakan, diğeri Cumhurbaşkanıdır.
Fena bir gelişme midir?
*
Rahşan Ecevit, belki zamansız konuştu. Ama iyi niyetle bakarsak, duyduğu kaygılar, belki çağdaş bir MHP özleminden kaynaklanıyor.
Bana sorarsanız MHP'nin gösterdiği büyük tepki de zaten çağdaş bir MHP müjdesini veriyor. Yani, eski defterlerin külliyen reddidir bu.
Telaffuzuna bile razı olunamıyor.
Fena mı ediliyor?
*
Yirmidört saatlik bir hükümet krizi yaşadık.
Ama bunu yaşamasaydık, belki aylarca bir kriz hükümeti'ne katlanacaktık.
Ne faydası var öylesine bir güvensizliğin.
Duyguların içe atılacağına dışa vurulması, her zaman iyidir.
Belki şimdi, daha da güzel anlaşırlar.
Özür meselesi'ne gelince... Elbet bir tevil yolu bulunur. Çünkü Ecevit'in kelime hazinesi zengindir.
*
Bu hükümet kurulmasa bile (ki alternatifi var) MHP'nin sergilediği kişilik, yarınların bir teminatı gibi geldi bana... Partinin yeni bir yörüngeye oturacağı izlenimini verdi.
Ecevit, haklı olarak, nasıl eski kusur ve kabahatlarından arındırılmış bir Demokratik Sol inşa ettiyse, MHP de elbette ki bir beyaz sayfa peşindedir. Hassasiyetinin sebebi galiba budur.
Ama biz, birbirlerine en ağır lafı söyleyen siyasetçilerin, sonra hiç bir şey olmamış gibi karşılıklı yılıştıklarını, hep görmeye alıştığımız için, burada birer çetin ceviz olan tarafların sergiledikleri titizliği kavrayamadık.
Ne yapalım?
Onurunu, gururunu, terketmiş bir siyaset, son yıllarda bize normal gelmeye başladı. Yüzsüzlere, pişkinlere alıştık.
Böylesini yadırgıyoruz.
*
Kaybettiğimiz reflekslere tekrar kavuşacağız.
Bu olay'ın ders verici yanı budur. Geniş bir kapsamı vardır. Herkesi hırsız, ahlâksız herkesi namussuz şerefsiz ilân eden söylemlere bağışıklık kesbedemeyiz... Barışmasını bilmiyorsak, zaten kavga da edemeyiz.
Bence hayırlı olmuştur.
Siyasete yeni bir ilkeler zinciri eklenmiştir. Kaybeden yok.
Kazanan haysiyet'tir.