Olayların perde arkasına bakış..
Rahşan Hanım neden öyle gergin gergin konuştu? DSP gurubu niye kıpırdanıyor? Normal olarak iki dış gezi yapması gereken Baba neden Ankara'yı terketmiyor? Amerikan vatandaşı olan Merve aslen kızılderili mi? Özel sektörün telefon dinlemesi suç mu?
Eyvah! Yine mi kriz başlıyor?
Evet başlıyor! Sizi niye alâkadar ediyor onu anlamıyorum.. Oyunuzu verdiniz, vatandaşlık göreviniz bitti.. En az dört yıl fikriniz sorulmayacak.. Hal böyleyken konuya maydanoz olmanın mânâsı ne? Ayrıca ben niye sinirleniyorum?
"Elimi siyasete bulamayayım.." dedim, bırakmadılar..
Ahalinin gözü önünde bir tiyatro oynanıyor ki kaç perdelik belli değil.. 18 Nisan'da seçim olmuş, gerçi halkımızın sağduyusu Meclis aritmetiğini altüst etmiş ama sağlık olsun..
Önemli olan iradenin bir şekilde Meclis'e yansıması.. Böyle diye diye gelmişiz 17 Mayıs'a.. Ortada hâlâ hükümet yok.. Sebep? Gezici dürüstlük abidesi Ecevitimiz düşünüyor da ondan..
***
Şimdi parti içi ve dışı muhalifleri "Kardeşim bu kadar düşünecek ne var? Sayısal Loto mu oynuyor?" diye itiraz edecekler ama kazın ayağı öyle değil.. Hükümet dediğin Ege zeybeği oynar gibi düşünü düşüne kurulur.. Aceleye gelmez..
Hem Ecevitimiz dinlenmek için gittiği Kıbrıs'ta çok yoruldu, o yüzden düşünme hızında yavaşlama oldu..
Hele Rahşan Hanım'la yaptığı çeyrek set ping pong maçı vücudunu hallice hırpaladı..
O MAÇ DENGELERİ BOZDU..
Televizyonlar o tarihi ping pong maçını banttan verdi de o sayede seyretik.. Rahşan Hanım bir cinbit, bir dinamik, o kadar olur.. İki gözümüz Ecevit topu zor bela fileden aşırıyor, Rahşah Hanım'ın hoplamasıyla topa yetişip "çat!" diye vurması bir oluyor..
Top gidiyor taaa masanın en ters köşesine.. Bülent Bey'in zıplayıp o topa yetişmesinden vazgeçtik, yürüyerek gitse köşeyi bulması yarım dakikasını alır..
Gazeteci milleti de yalakanın önde gideni! Dikilmişler ping pong masasının başına.. "Bravo Rahşan Hanım! Amanın o ne güzel vuruş Rahşan Hanım!" diye diye hanımefendiye gaz veriyorlar..
O da topu o köşeden alıp, bu köşeye atıyor.. Aklına "Benim adamım zaten 75 yaşında.. Telekleri gümüşlü kuş olsa, attığım toplara yetişmesi mümkün değil.. Topu şöyle ortaya ortaya atayım da yiğidim, aslanım zorlanmasın.." demek gelmiyor..
Gelmediği gibi sayı aldıkça coşup, topu daha beter yerlere vuruyor.. Televizyondan seyrederken gördüm. Her hoplayışta yerden yarım metre havalanıyor, yere inerken altına hava dolduğundan klasik ekose etekliği, taze açılmış paraşüt gibi kabarıyordu..
Ne yapsın Bülent Ecevitimiz? O gün o kadar yoruldu ki "Naçar olanın her işi naçar, kocalık gelince yiğitlik kaçar.." dedi ve o saat "En iyisi Ankara'ya dönüp onbeş gün dinlenmek.." kararını verdi.. Bundan dolayı hükümet işi gecikti..
***
Döndüler Ankara'ya..
Ecevitler'in diplerini koklaya koklaya seçtiği, imbiklerden süzdüğü, üç kez şartlanmış tülbentten geçirdikten sonra parti testisine kattığı 130 milletvekili Ankara'da boynu bükük bekliyor..
İçlerinde bakanlık yapmışı var, Rahşan Hanım'ın gözüne girmek için amuda kalkmışı var, bizim tarafsız gazeteci Süleyman gibi "35 cilt tutarında" mersiye yazmışı var..
Beklemekten canları sıkılıyor..
Parti "demokratik" olduğundan konuşmak da yasak! Ecevitler bunların kulislerde gezinip diğer milletvekilleri ile ahbaplık etmesini de yasaklamış..
(Yasak lafı antipatik ama alınan bu karar; sonuçta taze milletvekillerinin iyiliği için.. Maksat yabancılarla konuşup siyasi ahlakları bozulmasın..)
Özetle bekleyip durmak bunları bunalttı..
Gerçi MHP de disiplinli partidir ama onlara getirilen kısıtlamalar daha hafif.. Beyaz çorap giymeyip, tesbihi ceketin yan cebinde sakladın mı çağı yakalıyorsun!
SONUNDA SİNİRLER BOZULDU..
Ayrıca "Biz memleketi severiz, bu vatan bölünmez.." gibi şeyler söylemelerine izin var.. DSP de o da yok.. En fazla gurup başkan vekilinden "memişhaneye gitmek için" izin isterken "Def-i hacetim geldi.." diyebiliyorsun..
MHP'liler bunları bildiklerinden DSP'li milletvekillerine baskı yapmaya başladılar..
Şahsi Ankara Temsilcim Yavuz Onursal'ın Reve Restorandan yaptığı canlı telefon bağlantısından öğrendim.. MHP milletvekilleri DSP kulisine gelip gelip, bunlara el kol hareketi çekiyormuş.. Uzaktan kurt işareti yapıyorlarmış..
***
Dinimizden, diyanetimizden sorumlu Hüsamettin Özkan siyasette Ecevitlerimiz'in sağ koludur.. Daha doğrusu her daim Ecevitler'in arasına dikildiğinden Bülent Bey'in sağ kolu, Rahşan Hanım'ın da sol koludur.. Parmakları ise kendine aittir..
Parti içinde bir tek onun konuşma yetkisi vardır.. Ama yukarıda Allah var.. Bir günden diğer güne bu konuşma özgürlüğünü istismar etmemiştir.. En fazla;
- "Beyefendi acıktınızsa size ekmek arası döner getirteyim.." gibi faydalı şeyler söyler..
Bir de Meclis oturumunda tuvalete gitme bahanesiyle sık sık kulise kaçanların veya vakit geçirmek için "Amiral battı" oynayanların adını kağıda yazıp, Bülent Bey'e verirken "Bugün yaramazlık edenlerin listesi.." der..
Bir nevi sınıf mümessili sayılır..
Parti içinde uzlaştırıcı tavrı ile yükselmiştir.. Bazen kabahatleri hoş görür..
Mesela geçen dönem bütçe görüşmeleri yapılırken bir milletvekili "Efendim, arkamda oturan Sayın İzmir milletvekili kalemiyle sırtımdan dürtüyor.." diye kendisine pusula yollamış ama Hüsamettin Bey bu arkadaşın adını Bülent Bey'e vermemiştir..
Çünkü Bülent Bey, DSP'li parlamenterlerin birbirlerini dürtmesine çok kızar.. Onun siyasi hayatını bitirir..
İşte bu son gelişmelerden sonra milletvekillerinin MHP'den kaynaklanan rahatsızlığını Ecevitler'e rapor etmek haliyle Hüsamettin Bey'e düştü.. Ama Bülent Bey, Kıbrıs'taki ping pong maçından beri kulunçları ağrıdığından onu dinleyemedi.. Şikâyetleri değerlendirme işini Rahşan Hanım'a devretti..
Dananın kuyruğu da o zaman koptu..
YARIN: Koalisyon krizinin en hakiki, öz perde arkası.. Çorum leblebisi esnafının tepkileri.. Baba'nın mânâlı çıkışı.. (Açıklamalı olarak..)