kapat

17.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Eşeği patronun istediği yere bağlamak!

ULAŞ BIÇAKCI


Arabistan'da bir Arap şirketinde çalışan Amerikalı yöneticinin süresi dolmuş ve yerine bir başka Amerikalı tayin edilmiş. Yenisi sormuş: "Ben ilk defa burada çalışacağım.

Tavsiyelerini söyle de sıkıntı çekmeyeyim." Öteki epey bir düşünmüş ve şöyle demiş: "Bak, pek fazla söyleyeceğim bir şey yok. Bir şeye dikkat et yeter. Burada eşeği patronun istediği yere bağlayacaksın." Hikayedeki benzetmeler şunlar: Eşek, iş; patron, sizden iş isteyen ya da kararı veren herhangi bir amir, üst, yönetici, patron veya bir kurul ya da komite; eşeği bağlamak, işi yapmak ve nihayet, eşeği patronun istediği yere bağlamak, işi patronun istediği şekilde ya da verilen karar uygun olarak yapmak.

İnsanlarda kendilerinden çıkmayan veya kendi istedikleri gibi çıkmayan kararlardan hoşlaşmama, desteklememe yönünde bir eğilim var. Nedenleri şöyle sıralanabilir:

* Başkasından gelen fikri beğenemiyoruz, kabullenemiyoruz.

* Dirayetli olma (kendi istediğini yaptırma) eğilimindeyiz.

* Kendimizin küçümsendiğini sanıyoruz ("Biz burada bostan korkuluğu muyuz?" ya da "asfalt kukası mıyız?" veya "emir kulu muyuz? sendromlarındaki gibi),

* Benim düşündüğüm en doğrusudur sanıyoruz.

* İşin genel gidişatını karar verici açısından göremiyoruz, fonksiyonel (at gözlüklü, sadece kendi işimizle ilgili) kalıyoruz.

* Bu nedenle, yani kuş olarak sadece karga'yı bildiğimizden (kendi işimizden başkasını anlayamadığımızdan) ve dolayısıyla resmin tamamını göremediğimizden şirketin işinin genel gidişatı içerisinde bizle ilgili mevcut bir işlemin sandığımız kadar sakıncalı hatta sakıncasız olabileceğini kavrayamıyoruz.

* Karşımızdakini küçümsüyoruz.

* Negatif yaklaşım daha kolayımıza geliyor,

Eğer kararın oluşturulması sırasında etkimiz olabiliyorsa, yanlışları ya da hikayedeki benzetmelerle eşeğin oraya bağlanması halinde çalınabileceğini, açlıktan, susuzluktan ölebileceğini, güneşin kendisini kavurabileceğini, bağını koparıp kaçabileceğini vs dile getirir, uyarılarında bulunur ve doğruları savunuruz.

Kararı etkileyemezsek eşeği gösterilen yere bağlamalıyız ve sonra da sırf kendi istediğimiz karar alınmadı diye komplekse kapılıp işi desteklememek, gizli gizli sabote etmek, pasif direniş göstermek gibi davranışlara girmemeliyiz. (Karar verenlerin kompleksli kararlar vermeleri ya da iş istemeleri de aynı derecede yanlıştır. "Lan oğlum/kızım eşşek benim eşşek. Bağla diyorum sana şunu şuraya" gibi.)

Tabbi ki, bazı durumlarda çok yanlış ve hatta iş ahlakına uymayan kararlar da alınabilir. O zaman gerekli tepkiyi vermek hele durum müzminleşmiş ise ve biz de bir şey yapamıyorsak şapkamızı alıp gitmek zamanı gelmiş demektir. Ama bu gibi durumların dışında yukarıda verdiğim listeyi kullanmanızı dilerim. Belki o zaman, verilen kararları daha objektif olarak değerleyebiliriz.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır