Maçın tansiyonu düşük. Sıcaktan değil, F.Bahçe'nin bir gün önce aldığı beraberliğin yüzünden... Bu beraberlik Trabzonspor'u üzmüş gibi. İsteksiz ve hareketsiz oynadılar. Ünal dışındaki futbolcuların topu almaya pek niyetleri yok. Boşa çıkmıyorlar, deplase olmuyorlar. Top ayağındaki futbolcu pas verecek arkadaşını ararken, topu kaybediyor. Nitekim bunların birinde Trabzon defansından topu söken Beşiktaş forveti golü buluyor. Ortada fol yok, pozisyon yok, gol var.
Serdar'ın niye bu kadar kötü oynadığını anlamak için oturup derdini dinlemek, problemin köküne inmek gerekli. Çocukken başından kötü bir şey mi geçti? Ya da bu kötü şeyler sağından, solundan mı geçti? Bir alışkanlık sözkonusu. Fatih, hem sağından, hem solundan geçiyor.
İki takım da sanki atakçılar ve savunmacılar diye ikiye ayrılmış. Beşiktaş'ta Ohen, Nihat ve Ayhan atak yapıyor. Alpay, Ali Eren ve Rahim defansta. Orta sahadakiler ne defansa yardım ediyor, ne de forvete asist yapıyor. Asistan yok, doktor çok. Hemşire tabii ki yok. Çünkü futbol oynamıyorlar.
Ohen, satışa çıktıktan sonra gollere başladı. Gitmeyi kolaylaştırmak mı, yoksa Beşiktaş'ta kalmak mı istiyor?
Beşiktaş oyunun genelinde Trabzonspor'dan daha etkili. Topu daha çabuk oynadılar, daha çok pozisyon buldular.
Trabzonlu futbolcular hareketli olmadıkları için, bereketli de değiller. Pozisyon arayışları tamamen kişisel yeteneklere endeksli. Pas hataları çok. Defanstan top çıkarırken de zorlanıyorlar.
Beşiktaş'ta Ayhan çalışkanlığı ve canlılığıyla dikkat çekti. Ohen, topla iki kere buluştu: 2 gol. Defansta bariz hata yapmadılar. Orta sahada da birşey yapmadılar.
Trabzonspor'un mevcut kadrosunun şampiyonluğa oynaması söz konusu değil. Satabildiklerini satsınlar. Para kazanıp istikbal vaad eden gençlere yatırım yapmalarında fayda var. Özlerine de dönebilirler. Bu anlayış ve bu kadro devam ederse, şampiyonluk Trabzonspor için sadece verilmiş ama yapılmamış bir söz olarak kalır. Ligin dibi karışık, üstü belli. Ortası da kelli-felli. Düşmemeyi garantiliyorlar, sonra da yan gelip yatıyorlar.