|
Herkes mutsuz
Cannes'da herkes mutsuz. Büyük çoğunluk filmlere yer bulamamaktan, yer bulanlar filmlerden, yıldızlar ilgiden ya da ilgisizlikten, herkes fiyatların birdenbire iki-üç misli yükselmesinden şikayetçi
Cannes şenliğinin dünyanın en büyük organizasyonu olduğunu biliyor muydunuz? Ben yeni öğrendim. Çeşitli öğeler -süresi, bütçeyi, çalışan elemanı, katılanların sayısı vb- biraraya geldiğinde, Cannes dünyanın en büyük organizasyonu sayılıyor. Olimpiyatların hemen önünde...
Bu nedenle küçük Cannes şehri şu anda dünyada kilometre kareye en çok insan düşen yer olmalı. Festival sarayının önü ve içi, sokaklar, kafeler, lokantalar ve heryer ada almıyor. Kalabalıktan nefret edenler için Cannes gerçek bir cehennem...
Ve bir festival gazetesinin yazdığı gibi, Cannes'da herkes mutsuz. Büyük çoğunluk bilet bulup içeri girememekten, girenler gördükleri filmlerden şikayetçi... Yıldızlar fazla ilgiden ya da ilgisizlikten, prodüktörler filmlerinin satışından, yönetmenler basındaki yazılardan, boğazına düşkünler lokantaların doluluğundan... Ve herkes de otellerin festival için fiyatlarını iki, hatta üç misline yükseltmesinden...
Yine de Cannes'dan vazgeçilmiyor. Çünkü sinemanın kalbi şu anda burada atıyor. Dünyanın gözü Cannes'da: Önümüzdeki tüm bir yıl boyunca görülecek, yazılıp çizilecek, üzerinde konuşulacak, tüm festivalleri dolaşıp bu arada İstanbul'a da gelecek filmler, burada belirlenecek. Cannes'dan kurtuluş yok... Onun için biz de yıllık görevimizi yapıp filmlerin birinden çıkıp öbürüne girmeye, basın toplantılarını izlemeye ve resim çekmeye çabalıyoruz. Cannes bir maraton... İnşallah bu yıl da sonuna dek dayanır ve sağ-salim çıkarız...
İlk filmler parlak değil...
Doğrusu ilk filmlerim pek parlak olmadı. Sean Connery hatırına gittiğim "Entrapment-Kurda Tuzak" oyalayıcı, ama kof bir gerilimdi. Pek gözde İran sinemasından gelen ve üç ayrı öyküden oluşan "Kış Hikâyeleri" (Kış, Hazar denizi kıyısında küçük bir İran köyü), ancak Maksen Makhalbaf'ın yönettiği üçüncü hikâyeyle ilgi çekebilen ortahalli bir filmdi.
"Ana ile Oğlu" başyapıtı, İstanbul festivalinde izlediğimiz ve yeni Tarkovsky denen Rus yönetmeni Alexandre Sokurov'un son filmi "Moloch", Hitler ve metresi Eva Braun'un özel yaşamından bir bölümü perdeye getiren biraz muğlak bir fanteziydi. Yusuf Şahin'in 'Belirli Bir Bakış' bölümünü açan "Başkası" adlı filmi ise beğenenler çıktı ama ben kendi adıma tam bir hayal kırıklığı yaşadım.
Yarışmalı bölümde benim şimdiye dek sevdiğim tek film, genç İngiliz sinemacısı Michael Winterbottom'un son filmi "Wonderland-Harikalar Ülkesi" oldu. Küçük ve tipik İngiliz bir ailenin çeşitli bireylerinin ve etraflarındaki insanların öykülerini içiçe geçmiş biçimde anlatan Winterbottom, sanki bir Ken Leach gibi bu çevrelere dürüstlük ve sevgiyle yaklaşıyordu. Geniş bir oyuncu kadrosunu çok iyi yöneten sanatçının Ken Leach'dan farkı duygusallığa verdiği prim sayılabilirdi. "Harikalar Ülkesi" Cannes 99'dan şimdilik içimizi ısıtan ilk film oldu.
Cannes'de Türkler
Cannes'da bu yıl bol Türk'e rastlanıyor. Hemen tüm film alıcılarımız burada. İstanbul festivali, yöneticisi Hülya Uçansu ile temsil ediliyor. Uzun yıllardır ilk kez gösterişli bir Türk standı var. Yapımcı Kadri Yurdatap ve bir bakanlık temsilcisi, standın sahipleri pozisyonunda. Filmleri festivalde gösterilecek olan Ferzan Özpetek ve Serdar Akar, ayrıca yeni filmi Film Pazarı'nda gösterilen ve ilgiyle karşılanan Canan Gerede, birçok gazeteci ve tesadüfen Cannes'a tatile gelmiş Türkler tabloyu tamamlıyor. Ve onca kalabalığın içinde sık sık Türkçe duymak, kimseyi yadırgatmıyor. 16 Mayıs'da Türkiye'nin yabancılara kokteyli yer alacak. Festivalin sonuna doğru gösterilecek olan "Gemide" ve "Harem-Suare" içinse özel birer gece düzenlenecek.
ŞİMDİLİK SEVDİĞİM TEK FİLM
Yarışmalı bölümde şimdiye dek sevdiğim tek film, İngiliz Michael Winterbottom'un son filmi "Wonderland-Harikalar Ülkesi" oldu. Küçük ve tipik bir İngiliz ailenin bireylerinin ve etraflarındaki insanların öykülerini içiçe geçmiş biçimde anlatan Winterbottom'un filmi içimizi ısıttı. Fotoğrafta filmin kadın oyuncuları Gina McKee (ortada) Shirley Henderson (solda) ve Molly Parker birlikte basın toplantısında görülüyor.
ATİLLA DORSAY
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|