Ekonomi ve mali piyasalar açısından önümüzdeki yaz çok hareketli geçeceğe benziyor. Bu dönemin olumlu veya olumsuz olmasını ise çok büyük ölçüde kurulacak hükümetin niyeti belirleyecek.
Eğer hükümet siyasi beklentilerle ekonominin gerektirdiği reformaları yapma yerine icraatsızlığı seçerse ekonomide iyileşme gerçekleşemeyecek. Reform yolunu seçerse icraatlar ve beklentiler zircirleme etki yaratabilecek.
Herşeyden önce ekonomide reform ve istikrar mı, yoksa hemen canlanma ve popüliz mi kararını yeni koalisyon hükümeti verecek. Bunu verirken de, ekonomik duruma, sanayici ve işadamlarının baskısına kulak verecek. Siyasi beklentilerle reformları yapmadan aceleyle ekonomi canlandırmaya kalkışılırsa bunun enflasyonu yükseltici, dengeleri bozucu etkisi ortaya çıkacak. Kısa sürede ekonomi belki canlanacak ancak yapısal sorunlar sürecek. Ya da hükümet kendisine biraz uzun vadeli ömür biçecek ve ekonomide baskılara rağmen istikrarlı büyüme yolu için reformlardan yola çıkacak. Bu durumda IMF'nin desteğini alacak, dışarıdan kredi akışını hızlandırarak canlanmaya kaynak yaratabilecek.
Bunlar hükümetin iradesine bağlı olacak.
3 Öcalan davası- Ancak hükümetin tasarrufu dışında gelişecek olaylar da, bu yaz mevsinin çok hareketli geçmesine yol açabilecek.
Bunların başında Öcalan davasının süreci ve sonucu, gündemi işgal edecek. Turizm sektörünü ve Türkiye'nin bir kısım dış ilişkilerini etkileyebilecek.
3 Pembe gözlük - Piyasaların ve reel ekonominin hükümetin reform ve icraatını olumlu yönde görme isteği yüksek. Gerçi yeni hükümet ve sonrası beklentileri satın alanlar, "Hükümetin kurulmasıyla birileri gelse de kar realizasyonu yapsak" diye bekliyor. Ancak hükümet icraat yolunu seçtiğinde bu kar realizasyonunun ardından borsa yeni bir alıcı dalgasıyla karşılaşabilir, faizler de düşmeye devam edebilir. Çünkü icraatlar ve dolayısıyla beklentiler hemen biçak gibi kesilmiyor, arka arkaya devam ediyor ve zamana yayılıyor.
Sonuç - " Eser eser yağarsa sat buğdayı ver öküze, eser eser yağmazsa sat öküzü ver buğdaya"