Baba mesajı: Uzlaşın!

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Batılı bir devlet adamı ile sohbet ediyormuş... Batılı sormuş:

- Siz Türkler... Çok iyi insanlarsınız... Ama söyler misiniz, neden uzlaşmayı beceremiyorsunuz?

Uzlaşma, "siyasetin alfabesi."

Sahi...

Neden beceremiyoruz?

Söz uzlaşmadan açılınca, Baba'ya bir soru da biz soruyoruz:

- Hükümet?

- 1990'dan bu yana on hükümet kuruldu... On birincisi de kurulacak.

- Efendim, "türban işi" hükümetin kurulmasına engel olur mu?

Öyle ya...

Türban konusunda DSP ile MHP arasında "görüş ayrılıkları" var.

Baba'nın yanıtına... Yaklaşımına gelince:

- Türban işi hükümet ötesi bir konu.

- Efendim... Hükümet...

- Herhalde uzlaşmaya varacaklardır.

* * *

Baba "şu kursun... Şununla kursun" diye bir şey söylemiyor...

Ancak "bunca yılın deneyimi ile" bir şeyler söylüyor.

Örneğin...

- Tek parti iktidarıysan... "Benim dediğim olacak" dersin... Ama koalisyonda... Kimse, kendi görüşünü, başkasına dikte edemez ki...

Demirel konuyu biraz daha açıyor:

- Aslında... Tek başına gelsen bile... "İlle de benim dediğim" diye dayatamazsın... Unutma ki... Sana oy vermeyenlerin de hakkını koruyacaksın.

* * *

Cumhurbaşkanı, türban için "hükümet ötesi" derken...

Neyi kastediyor?

İşte yanıt:

- Devlet orta yolu buldu... Başını bağlayana kimsenin bir şey dediği yok... Ama devlet dairelerinde... Okulda... Hayır... Bunu söylemek de devletin hakkı.

Baba'nın mesajı "uzlaşma."

Hükümet konusunda...

Yine uzlaşma.

Öyle sanıyoruz ki, MHP "tabanına, türban konusunda mesajlar verecek."

Ama sonunda "tek başıma iktidar değilim ki" diyecek.

Uzlaşacak...

* * *

Uzlaşma konuşulurken, Demirel'in söylediği bir söze dikkat çekmek isteriz:

- Ayrıca, beraberlik olamaması atla deve değil ki... Uzlaşacaklar bir araya gelirler.

Evet...

Öyle veya böyle...

Uzlaşılacak.

* * *

Öğle yemeğinin bir başka konusu ise "Malatya..."

Baba'nın yaklaşımı:

- Türkiye böyle olayları aşar.

"İlkelerine" gelince:

Bir:

- Kimsenin, devleti küçük düşürmeye hakkı yok.

İki:

- Ancak... Devlet otoritesini koruyorum diye... Aşırı sertliğe... Kızları, saçlarından tutup, sürüklemeye de gerek yok.

Üç:

- Ceza verebilen devlet... Ceza veremezsen, devleti işletemezsin... Hukuk devletinde, hiçbir suç yapanın yanına bırakılamaz.

* * *

Yine "deneyim" konuşuyor:

- Sabırlı ol... Tabii, sabır çok çabuk eleştiri alır... Ama yine de sabırlı ol...

Sabırlıya "korkak" denilebilir.

Baba:

- Diyeceklerdir.

"Yapmadın, etmedin" denilebilir.

Baba:

- Diyeceklerdir... Radikal tedbirler isteyeceklerdir... Sabredeceksin.

Neden mi?

Baba:

- Türkiye güçlüdür... Aşacaktır.

* * *

"Uzlaşma... Uzlaşma" diye diye Baba'nın dilinde tüy bitti...

Ama sonunda uzlaşmayı da başaracağız, demokrasiyi de.

Zira Atatürk'ün Türkiyesi "böyle olayları" aşacak güçte...