Bu başa artık tarak dayanmaz!
Rahmetli Gazi Paşamız eğer son Beşiktaş-Galatasaray maçını seyretseydi, Suat'ın saha içindeki çevikliğini takdir eder, zekice hamleleri beğenir ve ünlü lafını şöyle düzeltirdi:
"Ben sporcunun zeki, çevik ve saç ektirmişini severim.."
Tabii Suat'ı bir bakışta tanımak şartıyla! O da bir mesele çünkü biz tanımadık.. Federasyon, kulüplere beşinci yabancı oynatma hakkını tanıdı ya! Faruk Süren yönetiminin yeni bir futbolcu transfer ettiğini sandık..
***
Sahanın içinde kısa boylu ama cinbit bir futbolcu oradan oraya seyirtiyordu.. Saçları aslan yelesi gibi kabarmış, kendisinden bir karış geriden geliyordu..
Ne zaman ki yakın çekim görüntüleri ekrana geldi, iki reklam kuşağı arasında kalan aralıktan sevgili Suat'ı teşhis edebildik..
Bu işin içinde birşey var..
Dün gece de başka bir haber programında Suat'ı getirdiler ekrana.. Gerçekten de eski Suat gitmiş, bambaşka biri gelmiş.. Eskiden kafası imara açılmış hazine arazisi gibi duruyordu..
Şimdi çevreciler zaptetmişler de "botanik parkı" yapmışlar gibi.. Bir iki santimlik boş yer bırakmamışlar..
Programın sunucusu "Maşallah saçlarınız çok güzel olmuş.. İki yandan örmeyi veya kurdela takmayı düşünüyor musunuz?" gibisinden bir şeyler soruyor.. Suat da ciddi ciddi anlatıyordu.. Aralarında geçen muhavereden Suat'ın "saç ektirdiğini" anladık..
Lakin ben huylandım bu işten..
Bir kere saç ektirme işi o kadar kolay bir operasyon değil.. Terzi Fikri süratiyle bir gecede pantolon diker gibi tamamlanacak bir hizmet hiç değil.. Nereden mi biliyorum?
Bizim de kendimize göre saç ektirme plânlarımız vardı.. O yüzden kafayı iki yıldır nadasa bıraktık, lazım olmadıkça kullanmıyoruz..
Ayrıca spor yazarı arkadaşımız Hüsametin Acar ektirmeyi denedi.. Yaşadığı operasyonu santim santim takip ettik..
Spor yazarlarını izleyenler Hüsamettin Acar'ı bilir.. Futbol anekdotlarının toplandığı "Bombalar" adlı kitabı Sabah Yayınları tarafından basıldı, aslan gibi de iki baskı yaptı..
***
Hem Hüsamettin'in saç sorunu taaa çocukluğunda başladığından bu işe düşünce olarak da hazırdı.. Hatta memlekete gittiğinde ninesi "Başını ineğe yalatalım, çok faydalıdır.." dediğinden, lafından çıkmayıp bunu bile denemiş..
Ancak inek milletinin dili çizgi filmlerdeki gibi yumuşacık lop et değildir.. Üst kısmı tırtıklıdır.. Tırtıkları da timsah derisi gibi serttir..
Hüsamettin'in kafasını ineğin önüne tutmuşlar.. Hayvan bakmış ki cillop gibi bir kafa.. Güneşin şavkı vurduğunda pırıl pırıl parlıyor.. Artık inekler için yapılmış hazır dondurma külahı mı sandı, mahsül sonu Tokat elmasına mı benzetti bilinmez..
Bir dil atmış ki o kadar olur.. Az daha Hüsamettin'in kafa derisi kızılderili düşmanı Kinova'nın kafası gibi yüzülecekmiş.. Hüsamettin'in canını yakmış ama çok da kötü olmamış.. Hatta iyi bile sayılır..
Çünkü hayvanın dil attığı yer tırtıklı kaldığından Hüsamettin'in saçsız başı "şarapçılık amacıyla asma dikilen" teraslanmış arazi gibi kertikli duruyordu..
Bunları niye anlatıyorum?
Üzeri tırtık tırtık duran bir başın saç ekimine ne kadar uygun olduğunu ispatlamak için.. Nitekim saç ektirirken faydasını da gördü.. Enseden toplanan iki bin adet saç teli, bu teraslanmış kafa arazisine özenle ekildi..
Her bünye dayanamaz..
Ameliyattan bir gün sonraydı.. Biz daha doğrusu benim gibi kafasından derdi olanlar Hüsamettin'in gelmesini bekliyoruz ki şu dillere destan saç ekiminin sonucunu görelim.. Ne var ki Hüsamettin ortada yok..
Bir gün, iki gün, bir hafta onbeş gün.. Millet başladı söylenti yaymaya.. Yok efendim, "Hükümete asi olup dağa çıkmış.." Yok efendim, "Sayısal Loto'yu tutturduğundan" akrabalarından kaçıyormuş..
Lafın yedi torbası kırk para.. Taaa bir ay sonra ortaya çıktı Hüsamettin.. Neden saklandığını da öyle öğrendik..
Aslında iki bin saç telini bir seferde ekmiyorlar.. Peyder pey ekiyorlar ki bünye hırpalanmasın..
Hüsamettin arkadaşımız saçlarını bahar rüzgârı ile tanıştırmakta acele edince bütün işlemi bir seansa sığdırmışlar.. Eeee! Bu işin lokal anastezisi var, ilacı var, bilmem neyi var..
Normal olarak Hüsamettin de etkilenmiş.. Kafa olmuş balon.. Öyle bir şişmiş ki uzaktan gören biri "gazetesi artık buna yazı yazdırmıyor, yazıya dökemediği için boşaltamadığı fikirler o sayede kafasında birikiyor.." zanneder..
***
Kafaya balon olmuş, dedik ama öyle yuvarlak birşey bellemeyin.. Eskiden otomobillerin şambrel dediğimiz iç lastikleri vardı, hani? Eskidikçe balon yapardı..
Bunun kafa da operasyondan sonra üç ayrı yerden balon yapmış.. Olmuş size, yer elması gibi birşey.. Eline üç çocuk kasketi al, kafanın her balonlayan yerine bir tane tak.. Üçünü birden gezdirsin..
Fakat Allahı var! Zevk sahibi, estetiğe düşkün bir arkadaşımızdır.. Hani Ajda için derler ya "Tüfeğim var çift tetik, kızın derdi estetik.." diye.. Aslında tam Hüsamettin Acar'a uyan bir laf..
Çocukcağız fiyakalı görünmek uğruna öyle acılara katlandı ki ben diyeyim bir ay, siz deyin iki ay, olmadık zulüm çekti.. Ancak ameliyattan sonraki üçüncü ayın içinde kellesi normale döndü..
Şimdi saçlı saçlı geziyor.. Fakat yine de Suat'ın kafasındaki gürlük, bereket yok.. Zaten ben de o yüzden şüphedeyim..
Bana göre Suat ameliyat filan olmadı.. Bu konudaki şüphelerimi yarın ki risalemde dile getirecek, bütün tarama özürlü okurlarımın merakını gidereceğim..
YARIN: Suat gerçekten saç ektirdi mi? Neden saç ektirdi de maydanoz veya patates ektirmedi? Hangi kafalar sulu tarıma müsait? Hepsini birer birer anlatacağım..