Dün Dışişleri Bakanlığı koridorlarında gezindik.. Ne oluyor, ne bitiyor diye etrafı dinledik..
Bizim Dışişleri, dün, "İran'ın Ankara büyükelçisini çağırdı".. Konu, Merve bahanesiyle Tahran'da yapılan Türkiye aleyhtarı gösterilerdi..
Görüşme sakin ve dostane bir hava içinde geçti..
Bizimkiler, Türkiye'nin duyduğu ciddi rahatsızlığı dile getirip duyarlı olunmasını istediler..
İran büyükelçisi, "Hükümetinin bu işin içinde olmadığını" ısrarla vurguladı..
Bizimkiler, bunu bildiklerini, gösterici grubun radikal unsurlar tarafından organize edildiğine inandıklarını söylediler.
Bizimkiler ayrıca Hatemi'nin reformcu yönlerini beğendiklerini, Türk-İran ilişkilerindeki soğukluğu ortadan kaldırmak için uzun süredir çok çalıştıklarını, bunun bozulmaması gerektiğini de kaydettiler..
Sonra da, "Türkiye'nin İran gibi olmasının mümkün olmadığını" da eklediler..
Bu çerçevede bir görüşme oldu..
Dışişleri Bakanlığı'nın koridorlarına kulak kabartırken, son derece önemli, öylesine önemli ki, geleceğimizi doğrudan ilgilendirecek konuşmalar duyduk..
Bunlardan birincisi "Türk-ABD ilişkileri" idi..
Bu sütunda bir süre önce okuduğunuz, "ABD'nin bölgeye ilgisinin kaybolması olasılığı" hakkında toplantılar yapılıyor.. Sanıyorum, bu konuda yakında daha da geniş kapsamlı ve ikili önemli bazı toplantılar olacak..
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Marc Parris'in, Washington'dan dönmesi bekleniyor bizim Dışişleri'nde.. Kendisi ile konuşulması isteği ağırlık kazanmış durumda..
İkinci konu "Abdullah Öcalan'ın yargılanması"..
Bizim Dışişleri Bakanlığı, bazı Avrupalı ülke yöneticilerinin ve uluslararası kurumların, işe önyargılı yaklaşmasından rahatsız oluyor..
Aynı zamanda, Öcalan'ın avukatlarına yapılan saldırıların, aleyhimizde olanların eline koz verdiğini düşünüyorlar.. Bundan rahatsızlık duyuyorlar.. Bizim şehit anneleri ve yakınlarının durumunu anladığımızı, ama "Hukuk" açısından bunu yabancılara izah etmekte zorluk çektiklerini söylüyorlar..
Üçüncü konu, "NATO ile ilişkilerin geleceği"..
Batı Avrupa Birliği ile bu konuda şimdilik buzdolabına konmuş olan ilişkilerin ilerde sorun yaratmasından ve Türkiye ile NATO arasında gerilimleri yol açmasından endişe ediyorlar..
Bu konu, son derece kritik bir konu.. Bizim Dışişleri bu konuda da girişimlerini sürdürüyor..
Dördüncü olarak "Kuzey Irak ele alınıyor" şu sıralar..
Bizimkiler, bölgenin ekonomisini kontrol ediyorlar.. Ama bu işin benzin ile çözülemeyeceğini, uzun vadede başka şeyler gerektiği görüşündeler..
Nitekim KDP'ye, "Siz bir envanter çıkarın. Türkiye'ye satacak toprak üstü veya toprak altı zenginlikleriniz olabilir.. Sadece benzin ile ekonominiz düzelemez" dediler..
Bizimkiler, ekonominin düzelmemesinin bölgede karışıklıklar yaratmasından endişe ediyorlar..
Endişe ettikleri bir başka nokta da, Kuzey Irak'taki olası "Silahlanma.." Bu silahlanmanın uzun vadede nereye gideceği belli değil.. Dışişleri bundan da çok rahatsız..
Daha yazmamız gereken çok şey var.. Bir başka gün bunlara da değineceğiz.. Yeni hükümeti bekleyen çok önemli dış politika sorunları var.. Herkesin haberi olsun..