kapat

12.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZEYNEP GÖĞÜŞ(zgogus@sabah.com.tr )


Pusuya düşmemek

Biz burada kendi kısır döngümüz içinde türban turları atarken Avrupa'da açılan yeni kartlar yanıbaşımızda uçuşup duruyor.

Kosova'daki savaşla birlikte Avrupa Birliği'nin Balkanlar'a bakışı da değişti. Almanya'nın dönem başkanlığını yürüttüğü Avrupa, bu bölgeye tam üyelik perspektifini açtı.

Türkiye'nin, Avrupa'nın Balkanlar'a açılımını iyi okuması gerekiyor.

Avrupa Birliği'ne katılmış Balkanlar, Türkiye açısından ise bir kopuşun hayata geçirilmesi anlamına gelecektir. Avrupa bütünleşmesinin dışından kalan Türkiye bir tarafta, sınırları Balkanlar'ı da kapsayacak şekilde genişletilmiş AB diğer tarafta...

Türkiye'nin Avrupa'ya dönük hedeflerini tartışanlar, bundan böyle şu soruyu da sormak zorundalar: Dilimizin yüzlerce yıldır konuşulduğu, soydaşlarımızın yaşadığı Balkanlar'dan kopmayı göze alacak mıyız?

Bu soruya verdiğiniz cevap "hayır" ise Balkanlar'a verilen tam üyelik perspektifini Türkiye için de istemekte ısrarcı olunmalıdır.

Sözüm özellikle Adriya Denizi'nden Çin Seddi'ne uzanan Türk Dünyası'nın içi boş bir slogandan ibaret kalmasını istemeyenlere: Bugün AB ile kartları yakmak, yarın Türkiye'nin Balkanlar'dan kopuşuna çanak tutmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Türkler'in binlerce yıldır Batı'ya dönük yüzünü geriye çevirmek isteyenler pusudalar. Pusudakilerin temcit pilavı gibi tekrarladıkları gerekçeler hep aynı. Onlara sorarsanız Avrupa ile Gümrük Birliği ekonomik açıdan bir felaket yaşatmıştır Türkiye'ye.

Her şeyden önce bilinmesi gereken şudur: Türkiye Gümrük Birlği'ne 1995 yılının sonunda "girmedi". Gümrük Birliği, daha 1973 yılında Ankara Anlaşması'na ek Karma Protokol'le başlayan bir süreçti. Türkiye Gümrük Birliği sürecini 95 sonunda başarıyla tamamladı.

O noktadan itibaren de ekonomiyi tehdit eden bir gelişmeye rastlanmadı. Türk ekonomisi, tüm mikroplarına rağmen Gümrük Birliği ile başedebildi. Hastalık nedeninin makro ekonomik dengesizlikler olduğunu herkes biliyor. 80'lerde liberal ekomik düzene geçilmesinden itibaren trendler hep aynı. Bunların sebebi ise herhalde Gümrük Birliği değil. Hastalığın sebebini sonuç gibi gösterip Gümrük Birliği'ne çatanların iyi niyetinden kuşkuya düşün.

AB'ye sırt çevirmek yerine öncelik Türkiye'nin bir yandan kendi ekonomisindeki dengesizlikleri düzeltmesi, diğer yandan da demokratik değerlerini AB'ye yaklaştırması olmalıdır.

Zaman küsme zamanı değil. Türkiye AB'deki haklarını sonuna kadar aramaktan vazgeçmesin. Gerektiğinde üç kuruş için çıngar koparsın. Genişleyen Avrupa'da "Ben de varım" desin.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır