kapat

12.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
"Devlette türban olmaz"
Sabah'a konuşan Demirel son noktayı koydu: "Diyelim ki 100 tane kız çocuğu var. 5'i türban takıyor, 95'i takmıyor. Bir süre sonra bu iş, bölünmeye gider."

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel türban krizine son noktayı koydu: "Devlette, devletin üniversitesinde türban olmaz." Demirel, koalisyon kurmaları beklenen DSP ve MHP'nin türban konusunda farklı görüşler taşımaları konusunda da "Anlaşmaya varacaklardır. Türban meselesi, hükümet meselesinden ötedir" dedi.

SABAH Gazetesi Genel Yayın Müdürü Zafer Mutlu, yazarı Yavuz Donat ve Ankara Temsilcisi Tayfun Devecioğlu'nu Çankaya Köşkü'nde öğle yemeğinde kabul eden Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, FP'li Merve Kavakçı'nın Meclis Genel Kurulu'na türbanıyla gelmesiyle tırmanan krizle ilgili değerlendirme yaptı.

Demirel, "Meseleye dışarıdan bakanlar 'Ne var yani, takarsa taksın' diyebilirler. Mesele o değil ki. Mesele Cumhuriyet düzeninin hassasiyetidir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Demirel, türban krizi ve DSP-MHP görüşmelerinde türban konusunun ele alınışı konusundaki sorularımızı şöyle yanıtladı:

"Anlaşacaklar"

- Efendim, DSP ile MHP arasında, üniversitelerde türban konusunun görüş ayrılığı yarattığı konuşuluyor. Bu konuda partilere bir tavsiyeniz, öneriniz olur mu?

- "Anlaşmaya varacaklardır. Türban meselesi Türkiye'de bir hükümet meselesinden ötededir. Yani şu manada söylüyorum. Türbanla başörtüsü ayrı ayrı şeylerdir. Başını örtene hiç kimsenin birşey dediği yok. Türkiye, bundan 20 sene evvel Müslüman değil miydi? Müslümandı, peygamberimiz Hz. Muhammed, İslam dinini getireli 1450 sene oldu. 20 sene evvel üniversitede okuyan kızların türban takıp-takmama gibi bir sorunları yoktu. Yani "Efendim ben inancımdan dolayı türban takıyorum" denebilir. Bir kere söyledim. İşte onlara onu telkin edenler aslında önemli olan."

"Mesele Hassasiyet"

- Yani tahrik var...

"Türkiye'ye dışarıdan bakanlar "Allah Allah böyle bir mesele olur mu?" diyorlar. Bizim toplumumuzu bilmiyorlar dışarıdan bakanlar. "Ne var yani takarsa taksın." Mesele o değil ki, mesele Cumhuriyet düzeninin hassasiyetidir. Eğer türban Cumhuriyet düşmanlığının ya da başka birşeyin bir simgesiyse, o toplumda rahatsızlık yaratır. Beni ilgilendiren en önemli şey, toplumun barış içinde yaşamasıdır. Alevisi-sünnisi, Türk asıllısı, Çerkes asıllısı, Kürt asıllısı bu potanın içinde erimiştir. Birbirini kabul etmiş, birbirine saygı duyan birbirine hoş gören insanlar olmuştur. Başka bir türlü bir arada yaşayamayız. Zaten bütün olay bu beraberliği bozmaya yöneliktir. Devleti rahatsız etmektir.

"Bugünleri Ararsınız"

- Siz gereken zamanlarda uyarılarınızı yapıyorsunuz...

"Bugünleri ararsınız" dediğim zaman onu kasdediyorum. Bu beraberliği bozmayın. Çünkü bu nesiller huzurun sükunun olmadığı zamanları bilmiyorlar. Türkiye anlaşılmaz bir takım sıkıntıların içine sürüklenmemelidir. Uzun senelerdir Türkiye Müslümandır, ama böyle şeyler yoktur. Sonra, diyelim ki 100 tane kız çocuğu var. Bunlardan 5 tanesi türban takıyor, 95'i takmıyor. Bir süre sonra iş şeye biner. "Ben İslamın şartını yerine getiriyorum, sen getirmiyorsun"a biner iş. Buradan işte bölünmeye gideriz. Devlette de öyle, devletin dairesinde de öyle.

"Uyarmak Devletin Hakkıdır"
Okulda da öyle. Onun için devlet bana göre orta yolu bulmuştur. Bu orta yol da şudur: Başını bağlayana kimsenin birşey dediği yok. Başını ideolojik maksatlarla bağlayan veya işte başına koyduğu bağlama şekliyle bir ideolojiyi sembolize edenlere karşı denecek söz var. Bunu sokakta yapıyorsa, sokakta yapana da birşey dediği yok Türkiye'nin. Ona rağmen dediği yok. Ama bunu gelip, devletin dairesinde yapıyorsa, devletin okulunda yapıyorsa, bunu yapmayın demek, devletin hakkıdır."

"İslam'ın en iyi yaşandığı ülkeyiz"
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme grubu öğrencilerini kabulde yaptığı konuşmada, halkı müslüman olan 55 ülke olduğunu belirterek, "Müslümanlığın en iyi yaşandığı ülke Türkiye'dir" dedi. "Türkiye çağdaş olmaktan vazgeçemez" diye konuşan Cumhurbaşkanı Demirel, "Bazı cereyanlar bazı baskılar vardır. Ama Türkiye'deki çağdaşlığa ters düşen akımların bütün millet tarafından ne kadar hassasiyetle karşı çıkıldığını hep beraber görüyoruz" diye konuştu.

"5 vakit ezan okunur"
Türkiye'nin Müslümünlığın en iyi yaşandığı ülke olduğunu vurgulayan Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: "5 vakit ezan okunur namaz kılınır, kılmayana da kimsenin birşey demeye hakkı yoktur. Allah'la kul arasındaki bir meseledir. Bu işte toplumun huzurunu meydana getirir. "Taassup" dediğimiz bir olay vardır yani "dar kafalılık". Türk halkında bu yoktur. Halkın içine bir takım şeyler sokulmazsa halk birbirini hoşgörür, birbirine karşılıklı hürmet eder. o iç barışın diğerini fevkalade iyi bilir. Kargaşa ve fetretin ne kadar zor olduğunu da bilir"

"Çağdaşlığın şartı kadındır"
Cumhurbaşkmanı Demirel, toplumu çağdaş yapan en önemli unsurun kadınlar olduğunu da vurgulayarak "Eğer kadınla erkek eşit haklara ve eşit hayat şartlarına sahipse o toplum çağdaştır. Bu çağdaşlığın birinci şartıdır. Türkiye çağdaş olmaktan vazgeçemez. Bazı cereyanlar bazı baskılar vardır. Bunlardan memnun olmasak da yadırganacak şeyler değildir. Ama görülüyorki Türkiye'deki çağdaşlığa ters düşen akımların hareketlerin bütün millet tarafından ne kadar hassasiyetle karşı çıkıldığını hep beraber görüyoruz" diyerek Merve Kavakçı olayına da atıf yaptı.

Siyasi tablo
"Türkiye'de toplumun güvenini belli ölçüde yitirmiş bir siyaset var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki bir soruyu cevaplayan Demirel, "Türkiye bir seçimden yeni çıktı. Ve yüzde 87 iştirak oldu. Türk halkı siyasetten ümidini kesmiş olsa sandık başına gitmez. Türk milleti siyasetten kopmuş değil. Geleceğe olan güveninde hiçbir zedelenme yoktur. Türkiye 1999 senesinde hür, serbest, adil, kimsenin itiraz etmediği bir seçimi yaptı" diye konuştu.

Meclis'te ilk sınav
Meclis Başkanlığı için partiler arasında bir anlaşma sağlanamadı. Bugün yapılacak ilk iki turda başkan seçilemezse, seçime salı ve perşembe günleri devam edilecek.

Meclis Başkanlığı için DSP'den Uluç Gürkan, MHP'den Sadi Somuncuoğlu, FP'den Nevzat Yalçıntaş ve ANAP'tan da Yıldırım Akbulut aday oldu.

DSP ile MHP arasında tartışmaya neden olan Meclis Başkanlığı adaylığı konusu, MHP'nin aday çıkarması ile yeni bir noktaya ulaştı. DSP "Meclis başkanı en büyük partiden" olur derken MHP, "Bu gelenek daha önce bozulmuştur" yorumunu yaparak, Genel Başkan Yardımcısı ve Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu'nu aday çıkardı. DSP'nin Uluç Gürkan'ı aday yapması sonucu Somuncuoğlu'nun kendi partisinin yanı sıra DYP ve FP'den alacağı oylarla TBMM Başkanlığını kazanması mümkün görünüyor. Ancak DSP, MHP ile koalisyondan vazgeçip, DYP-ANAP ile ortaklık kurduğu ve Meclis Başkanlığı için kendi adayını desteklemesi şartını koyduğu takdirde Gürkan'ın da şansı bulunuyor.

Nasıl seçilecek?
Meclis Geçici Başkanı Ali Rıza Septioğlu başkanlığında toplanan Danışma Kurulu, Meclis Başkanlığı için ilk tur seçimin bugün saat 15.00'de yapılmasını, bu tur sonunda yeterli oy alamayarak başkan seçilemediği takdirde ikinci tura devam edilmesini kararlaştırdı.

İkinci turda da Anayasa'da öngörülen 367 oyu adaylardan hiçbiri alamazsa üçüncü tur 18 Mayıs Salı günü yapılacak. Bu turda 276 oy gerekiyor. Bu turda da adaylar yeterli oyu alıp başkan seçilemezlerse en çok oyu alan iki aday 20 Mayıs Perşembe günü yapılacak dördüncü turda yarışacak ve bu tur sonunda kim çok oy alırsa Başkanlık koltuğuna oturacak.

4 aday çekişecek
Meclis Başkanlığı için dün ilk başvuru FP İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş için yapıldı. FP'li milletvekilleri Salih Kapusuz, Abdullah Gül, İrfan Gündüz, Şeref Malkoç ve Ali Coşkun, Meclis Başkanlığına başvurarak Yalçıntaş'ı aday gösterdiklerini bildirdiler.

Başkanlık için DSP Ankara Milletvekili Uluç Gürkan da aday oldu. Gürkan adaylık başvurusunu sekreteri aracılığıyla TBMM Başkanlığına bildirdi. Gürkan'dan sonra üçüncü başvuru da MHP'den geldi. MHP grubunda yapılan görüşmelerin ardından Aksaray milletvekili Sadi Somuncuoğlu'nun Meclis Başkanlığı'na aday gösterilmesi benimsendi.

Somuncuoğlu'nun başvurusunun ardından da ANAP Ankara milletvekili Yıldırım Akbulut, Meclis Başkanlığı'na koruması aracılığıyla gönderdiği dilekçeyle aday olduğunu açıkladı.

DYP'den ise son anda Ahmet İyimaya adaylık için başvuruda bulundu. İyimaya, partisinin aday göstermemesi nedeniyle, kendi isteğiyle aday olduğunu söyledi.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır