kapat

09.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Dr.TUĞRUL TUNA(ttuna@sabah.com.tr )


Hoş geldin Ruzi Hızır günleri..

Şaban kapıyı açar açmaz içeriye dalan sert ve soğuk bir rüzgâr, kahvenin duvarlarını adeta sıvadı.. Talat tüpgaz ocağının yanan alevinin sağa sola yalpaladıktan sonra sönüverdiğini gördü..

Sökeratar Faik Bey iliklerine kadar üşüdü.. Masaların üzerindeki gazete kağıtları havalandı.. Birden başlayan hareket Şaban'ın dışarı çıkıp kapıyı kapatması ile bıçak gibi kesildi..

Talat onun arkasından "Dondurdun milleti.." diye bağırdı.. Lafın gerisini birkaç suçlayıcı lafla getirecekti ama bunun mantığı olmadığını anladığından vazgeçti.. Sokağa çıkma yasağı koyacak hali yoktu ya! Kahve kapısıydı bu, açılacaktı da kapanacaktı da..

Sönen ocağı yakmak için çakmak arandı..

Sökeratar Faik Bey "Yahu Mayıs ayında bu ne havadır böyle?" diye söylendi.. Mehmet Bey oralı olmadı.. "İstanbul'un havası" diye düşündü.. "Kadın gibidir, güven olur mu? Sabah güneş çıkar, akşama kar yağar.."

Aklından geçen bunlardı ama söylemeye üşendi.. Gece televizyondaki kanallardan birinde ilk defa kafasına göre bir filme rastlamış, takılıp uykusuz kalmıştı.. Onun cevabı yerine Başketçi Nedim Abi'nin hınzırca itirazı geldi..

- "Ne olmuş Faik Ağabey.." dedi.. "Tatlı bir serinlik var işte.."

- "Tatlı bir serinlik ha!"

- "Valla benim bir şikâyetim yok.."

- "Ah ulan Şaban.. İçeri girerken şu kapıyı biraz açık tut da Nedim efendinin keyfini seyredeyim biraz.."

Ben takvime bakarım..
Mesut taaa dart aletinin karşısından yetişti lafa.. "Faik Abi, sen bu havalara da soğuk diyorsan.."

- "Hangi havalara diyeceğiz peki?"

- "Orasını bilmem artık.. Hem ben havaya bakmam takvime bakarım.. Takvime göre bahar gelmişse hava iyidir.."

- "Ya bu soğuk rüzgârlar ne?"

- "O da işin şaşırtmacası.. Tabiat senin sinirlerini imtihan ediyor.."

Sökeratar Faik Bey başını iki yana sallayıp acılı bir "Tövbe estağfirullah.." çekti.. Bunlar adamı katil ederdi.. Gözleri Baba Tunç'a takıldı.. Hiç oralı değildi, haklı olarak "yan toplara" çıkmak istemiyordu..

Çaresiz olarak yan masadaki Gazeteci Teoman Bey'e döndü..

- "Allah aşkına iki laf et bre Teoman Bey.. Beni bu gamsızların önünde hep yalnız bırakıyorsun.."

- "Hayırdır Faik Bey! Yine sizinle mi uğraşıyorlar!"

Sökeratar Faik Bey masanın üzerine abanmış vücudunu geri çekip, sandalyenin sırtlığına kadar dayadıktan sonra "Hadlerine mi düşmüş.." dedi.. "Lakin iki laf edelim diyoruz, işi hep gırgıra şamataya vuruyorlar.."

Ressam Orhan kendi mazeretini açıklamakta gecikmedi.. Gazeteci Teoman Bey'e göz kırptıktan sonra;

- "Ne yapalım Teoman Abi! Faik Bey akademik tartışmaları seviyor, bizim de kültürümüz yetmiyor doğrusu.." dedi..

***

Teoman Bey ona uymadı.. Sökeratar Faik Bey'e dönüp "Buyrun.. Neyi merak etmiştiniz?" diye sordu..

- "Şu havaları diyorum, Mayıs ortasına gelirken bu soğuk normal mi?"

Gazeteci Teoman Bey "Bugün ayın kaçı?" diye sordu.. Mesut'tan "Mayıs'ın sekizi.." cevabını alınca gözlerini tavana dikip bir hesap yaptı.. Bir yandan da yüksek sesle mırıldanıyordu:

- "Bugün Mayıs'ın sekizi ise Hızır'ın üçüncü günündeyiz demektir... Veziden-i Bad-ı Şarki günleridir bunlar.."

Sökeratar Faik Bey duyduklarından bir mânâ çıkaramayıp "Onlar da nedir?" diye sordu.. Teoman Bey açıkladı:

- "Eskilere göre Kasım'ın son günleri Doğu rüzgârları esmeye başlar.. Sert ve soğuk rüzgârlardır.. Hızır günlerinin beşine kadar sürer.. Yani yeni takvime göre 27 Nisan ile 10 Mayıs arası ortaya çıkar.. Veziden-i Bad-ı Şarki dedikleri Osmanlıcası.. Türkçesi Doğu rüzgârları oluyor.."

- "Allah Allah! Peki bu Hızır dediğin bizim bildiğimiz Hızır mı? Ayrıca Kasım kim?"

- "Faik Bey.. Eskilerin hesabıyla bir yıl ikiye ayrılırdı.. Ruzi Kasım ve Ruzi Hızır, diye.."

- "İki ay mı yani?"

- "Ay demeyelim de dönem diyelim.. Bakın anlatayım.. Kasım günleri 181 tanedir. 7 Kasım'da başlar.. Taaa Mayıs'ın beşine kadar sürer.. 6 Mayıs'ta ise Hızır günleri başlar ki bunlar da 184 tanedir, bazen 185 olur ki dört yılda bir görülen artık gündür bu.. Tamamı 365 gün eder.."

Hoş geldin Ruzi Hızır
Konu iyice renklenmişti.. Mesut ile Orhan dart oynamayı bıraktı, TRT'ci Nevzat Bey okuduğu gazeteyi katladı, uyuklamak için bahane arayan Mehmet Bey dahil herkes dikkat kesildi..

Talat bile ocağın arkasından kafasını çıkarmış dinlemeye çalışıyordu.. Gazeteci Teoman Bey konuşmasını sürdürdü:

- "Bu halkımızın kültüründen kaynaklanan bir takvim.. Ruzi Kasım, yani Kasım günleri Kasım ayının 7'sinde başlar, demiştim.. Bu 180 günün 89'u karakıştır.. Bunun başlangıcını da Zemherir diye anarlar.. "

- "Türküsü de var.." dedi Mesut.. "Zemheri ayında balam gül ister benden.."

- "Evet, Zemherir bizim halk dilinde olmuş Zemheri.. Ne diyordum? Haa! Erbain 22 Aralık'ta başlar.. Erbain Arapça kırk demek.. 30 Ocak'a kadar sürer.. Ardından Hamsin gelir ki bu da Arapça da elli demektir.. 31 Ocak'tan 20 Mart'a kadar 50 gün sürer.. Eskiler (hamsin, erbsainden kemsin) demişler.. Yani kışın ikinci faslının daha zorlu geçtiğini belirtmek istemişler.."

Sökeratar Faik Bey "Valla doğru.." diye onayladı.. "Zaten ne varsa eskilerde var.." Gazeteci Teoman Bey lafının bölünmesine fırsat vermemek için devam etti:

- "İşte bu Hamsin'in sonuna doğru, 20 Şubat'tan itibaren tabiatın ısınmaya başladığını belli eden cemreler düşer.. Cemre ateş demektir ve üç cemre vardır.. Birincisi 20 Şubat'ta havaya, ikinci cemre 27 Şubat'ta suya, üçüncü ve son cemre de 6 Mart'ta da toprağa düşer.. Karakış'ın son fırtınası da 10-11 Mart'ta görülür ki eskiler buna Berd-el Acžz adını takmışlar.."

- "Onun manasını da söyle bari.." dedi Sökeratar Faik Bey..

- "Berd-el Acžz dedikleri kuyruksokumundaki son kemik.. İşin sonuna geldik manasına.. Halk daha sonra bunu Kocakarı Soğukları diye kullanmış. Yani gençler üşümez, kocakarılar üşür, demeye getirmiş.."

***

Baba Tunç "Yahu Teoman Bey, ne güzel anlatıyorsun, ağzından bal akıyor.." diye iltifat etti.. Sökeratar Faik Bey "Bırak da anlatsın.." diye terslendi.. Teoman Bey devam etti:

- "Daha sonra Nevržz geliyor.. Bunun tarihi de 21 Mart'tır ve o gün ilkbahar fiilen başlar.. Nevržz Farsça'dan geçme.. Yenigün demek.. Mayıs'ın beşinde de Ruzi Kasım günleri tamamlanır, 6 Mayıs'ta Ruzi Hızır başlamış olur.. Tabii arada pek çok fırtına, rüzgâr akımları var.. Eskiler bunları birer birer tespit edip tarih düşer gibi kaydetmiş.. Valla pek yanıldıkları da olmamış hani.."

- "Bak bunları meteoroloji haberlerinde hiç anlatmazlar.. Halbuki anlatsalar ne güzel olur yeni kuşaklar için.. Hem geleneği bileceksin hem de eskilerin lafından çıkan kerametleri hatırlayacaksın.." diye konuştu Mehmet Bey..

Basketçi Nedim Abi gülerek "Televizyonlardaki hava durumu programlarına kattığımız tek şey 'Havanız nasıl olursa olsun, yeter ki sizin havanız iyi olsun' lafı.." dedi..

Ressam Orhan da "Haksızlık etme Nedim abi, bir de 'Havan batsın' lafı var ya!" diyerek tamamladı..

Sökeratar Faik Bey "Peki bu Hıdırellez ne oluyor?" diye sorunca söz yeniden Gazeteci Teoman Bey'e geçti:

- "Ruzi Hızır günlerinin başladığı 6 Mayıs gününün halk arasındaki adı işte.. Onun kutlandığı şenliklerin adına da Hızıreller demişler.."

Sökeratar Faik Bey'in aklı hâlâ dışarda esen sert rüzgârda ve onun taşıdığı soğuktaydı.. "Peki Teoman Kardeşim.." dedi.. "Sen bana bu soğuğun ne zaman biteceğini söyle.."

- "En geç 10 Mayıs'ta bu Doğu Rüzgârları denilen sert esintiler biter.."

- "Oh! Çok şükür.."

- "Ama hemen sevinme Faik Bey.. 15 Mayıs'a kadar havalar oyun yapabilir.. Hatta biraz da geçebilir.. Çünkü eskilerin 'Ahır-ı eyyam-ı Matar' dedikleri yağmurlu günler daha etkisini sürdürecek.."

- "Eee! Bu bahar sıcağı ile ne zaman tanışacağız?"

- "Ancak 15 Mayıs'tan sonra.. Eskiler bunun başlangıcına da 'Ağaz-ı Germa' demişler.. Yağmur o zaman bitecek, güneşin etkisi artacak.."

Sökeratar Faik Bey "Eh ona da şükür.." dedi.. "Çok çok bir hafta daha çekeceğiz demek.."

Basketçi Nedim Abi "Sen asıl bu takvimi Ecevit'in maliyecileri duymasın, diye dua et.." diye sataştı..

- "Duysunlar, hem duysa ne olur ki?"

- "Valla bakarlar ki koca yıl iki aya bölünmüş, hemen bu takvime geçerler.. Sen de Bağkur'dan 12 ay yerine, iki maaş alırsın.."

- "Haydaaaa!"

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır