kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Beşir Ayvazoğlu, çağdaş İslam estetiğini Erol Akyavaş'la örnekledi.

Erol Akyavaş, İslam estetiğini oryantalizme düşmeden dönüştürdü

20.09.2008
- Hilmi Yavuz, geçen hafta bu sayfada Doğu ve Batı arasında bir 'uyumlu biraradalık' ihtiyacından dem vurmuştu. Sizin bu konuda bir metodunuz var mı?
-
Zor bir soru bu. Hilmi Bey'in "uyumlu biraradalık"tan tam olarak neyi kastettiğini bilmiyorum; doğru anladıysam, bu uyum ancak bir araya getirilecek olanların aynı derecede iyi bilinmesiyle, iyi kavranmasıyla mümkündür. İçinden geldiği tarihi ve kültürü küçümseyen, yok sayan batıcı/seçkincilerin başarabileceği bir şey değil bu. Önce bireysel çabalarla içinden geldiğiniz kültürü yeniden üreteceksiniz; sonra bu kültürü 'tüketen' -bu tüketmek lafını kültürden söz ederken kullanmak hoşuma gitmiyor ama, neyse- evet, bu kültürü 'tüketen' bir burjuvazi yetiştireceksiniz. Uzun iş! Bu coğrafyada bin yılda oluşmuş bir kültür var; tuhaftır, bu kültürün çeşitli tezahürleri insanları korkutuyor; ne bileyim, mesela bir zikir törenini medya, dünyanın en korkunç eylemiymiş gibi yansıtabiliyor. Bir defa, kendi kültürünüzden korkmayacaksınız; bu topraklara ayağınızı sağlam basacak, onu anlamaya, dilini sökmeye çalışacaksınız. Dilini sökmeye çalışmak derken, eski harfleri öğrenmeyi kastetmiyorum; çünkü o, yalnızca bazı kapıları açan basit bir anahtar. Bugün sadece mimari gibi somut tezahürlerini görebildiğiniz kültürün arka planına nüfuz etmeye çalışacaksınız.

- Bu konuda kaynak kitap bulmakta bile zorlandığımız oluyor...
-
Bugün, modern sanatı yok sayarak gelenekten yeni bir şey üretmek mümkün değil. Soyut sanat akımlarını, kavramsal sanatı, günümüzde sanat adı altında yapılıp edilenleri takip etmeden gelenekten bir şeyler çıkarıp alamazsınız. Bu manada başarılı isimler yok değil. Mesela eskilerden Yahya Kemal, yenilerden ressam Erol Akyavaş... Erol Bey, İslam sanatlarının estetiğini oryantalizme düşmeden dönüştürebilmiş bir ressamdı. Sadece bir örnek: İslam sanatıyla içli dışlılığı onu ister istemez bu sanatın temel meselelerinden biri olan tasvir yasağı meselesine götürmüştü Ancak entelektüel birikimi, tek tanrılı üç dinde de var olduğu için evrensel bir nitelik taşıyan bu yasağı basit bir resim ve heykel yasağı olarak değil, daha temel bir ilke olarak kavramasını sağlamıştı. Bu yasak eğer genel bir "putlaştırma" yasağı olarak anlaşılırsa, müthiş bir evrensel ilkeye ulaşılabilirdi. İşte İkonoklastlar için İkonlar adını verdiği müthiş dizisi, bu yeniden okuma çabasının bir ürünüdür. Ha, bakın öyle sufilik mufilik iddiasında da değildi. Avrupalıların sempatisini böyle iddialarla kazanmaya çalıştığınız zaman pat diye oryantalizmin kucağına düşüyorsunuz.