Anadolu liseleri arasında Galatasaray Lisesi, özel okullar arasında Robert Kolej, en üst sırada yer alıyor. Aralarında gazeteci, sanatçı ve yazarların bulunduğu mezunlar, bugünlerde tercihlerini yapmakta olan öğrencileri daha iyi bilgilendirebilmek için mezun oldukları eski okullarını anlattı..
OKS sonuçları üç gün önce açıklandı ve binlerce öğrenci tercih listesi oluşturarak, hangi lisede okuyacağına karar verme telaşına düştü. Yine en başarılı öğrenciler, iki köklü okul,
Galatasaray Lisesi ve Robert Kolej arasında paylaşılacak. Bu yıl
Galatasaray Lisesi'nin 100 net yapan öğrencilerle dolması bekleniyor. Robert Kolej ise 25-40 bin YTL arasında değişen yıllık ücretiyle, belli ekonomik seviyenin üzerindeki ailelerin tercihi olabiliyor. Yine de bu iki okulu daha yakından tanımak isteyen aileler ve öğrenciler için ünlü mezunlarına danıştık. Onlar, bu liselerin neden bu kadar ilgi gördüğünü ve kendi hayatlarındaki etkilerini anlattı.
GALATASARAY LİSESİ Ahmet İnsel (Akademisyen)
Öğrencileri dışarıdan 'hayta' görünür "Anadolu liseleri arasında
Galatasaray Lisesi'nin en üst sırada olmasında en önemli etken, bir devlet lisesi olması. Evet, çok iyi eğitim veriyor ama onun kadar iyi eğitim veren okullar tabii ki vardır. Aileler, benzer eğitim veren bir özel okula 25-40 bin YTL ödemek yerine, sadece lise harcı ödenen
Galatasaray'ı tercih ediyor. Devlet liselerinin bu işlevi görüyor olması çok önemli. Böyle bir rekabet olması, özel liselerin kendilerini toparlaması için çok önemli. Diğer taraftan
Galatasaray Lisesi'nde eğitimin çok köklü bir geçmişe dayanıyor olmasının verdiği güven var. Bu güveni bugünkü okul yönetimi devam ettiriyor. Öğrencilere gerçekten çok iyi bir eğitim veriliyor. Fransızcanın yanında İngilizce de çok iyi öğretiliyor. Devletin olanaklarının yanında Fransız Hükümeti öğretim elemanı katkısında bulunuyor. Sadece Fransızca değil, matematik gibi dersleri de Fransız öğretmenler veriyor... Bu da öğrencilerin daha zenginleşmesini sağlıyor.
Türkiye'de onlarca yabancı öğretmenin olduğu maalesef çok okul yok. Ben 1973 yılında mezun oldum ve o yıl okula ilk giren kız öğrencilerden iki tanesi mezun oldu. Eski kadın mezunların çok olmamasının sebebi budur. Ama çok başarılı kadın mezunları da var. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı Ayşe Işıl Karakaş. Eğitim yanında bir gelenek olarak, sosyal ilişkilerinin iyi olmasına da önem veriliyor. Çünkü
Galatasaray Lisesi, öğrencilerine geniş bir özerklik alanı tanır. Bu nedenle öğrenciler dışarıdan bakıldığında 'hayta' görünürler... Ama öğrencilerin kendilerine özgüvenlerinin gelişmesi açısından bu, çok önemlidir. Bunun yanı sıra o ince çizginin dengesi iyi sağlanır. Bizim dönemimizde abilik sistemi çok yoktu. Bu, 15-20 yıl önce ortaya çıkan bir anlayış. Hiyerarşik olarak aşırı pratiklere gittiği yönünde duyumlar aldım. Çünkü bu bir koruma sistemi olduğu kadar yaş, hiyerarşide otoriter zihniyete uygun bir zemin hazırlar."
Turgay Şeren (
Galatasaray eski kalecisi, futbol yorumcusu)
Hep sınıf birincisi oldum
"1952 mezunuyum. Parasız yatılı okudum. İlkokul üçte
Galatasaray'ın sınavlarına girdim ve kazandım. O zamanlar okul, Ortaköy'de deniz kıyısındaydı ve rehabilitasyon merkezi gibiydi. İleride belli tarihlerde bir yerlere gelecek çocuklar vardı. Ben okurken İkinci Dünya Savaşı zamanıydı ve geceleri perdeler kapanırdı, ışıklar sönerdi. Boğaz'dan gemiler geçerdi. Sonradan anladık ki, müttefik ülkelerin gemileriymiş onlar. Sonra liseye geçince Beyoğlu'ndaki binaya geldim. Parasız okuduğum için, hep sınıfı geçmek zorundaydım.
Galatasaray, kolay bir lise değildi. Bense şansımı kaybederim diye hırslıydım. 6 ve 11. sınıflar arasında hep sınıf birincisi oldum. 11. sınıftan sonra takımda oynamaya başladım.
Galatasaray bana çok şey kattı. Örneğin edebiyat hocamız Esat Mahmut Karakurt, bize konuşma lisanıyla yazmayı öğretti. 'Seni çok seviyorum,' değil de 'Çok seviyorum seni,' diye yazmak gibi... Benim yazılarımda bu vardır. Yazılarımı yazarken, kalem, daktilo veya bilgisayar kullanmam, yazılarımı telefonda konuşarak yazdırıyorum. Biz bu okulda birbirimize sevgi ve saygıyı öğrendik. Çok bağlıyızdır. Ama biri yüreğinde o renkleri hissediyorsa,
Galatasaray'da okumasına gerek yoktur, o da Galatasaraylıdır."
Atilla Dorsay (Film eleştirmeni)
Türkiye'nin Batı'ya açılan penceresi
"
Galatasaray Lisesi, her zaman
Türkiye'nin Batı'ya açılan ilk pencerelerinden biri olma özelliği taşır. Bunu hiç unutmaz. Akılcı olmaktan çok, duygusaldır. Hep başarmaya azimlidir, yüzü hep Batı'ya dönüktür. Atatürkçülüğüne toz kondurmaz. Bir de bütün okullar arasında kendi içinde en bütünleşmiş olanıdır: 'Galatasaraylılık ruhu' denen şey, sanırım başka hiçbir okulda bulunmaz.
Galatasaray, gerçeği aşıp efsane haline gelmiş okullardan biri. Belki olduğundan çok önemsenmiş bir okul ama öğrencilerine aşıladığı pozitif düşünce, çağdaşlık bilinci, iki güçlü yabancı dil ve gelenekselleşmiş eğitim düzeyi onu hâlâ tercihlerin başında getiriyor. Sanıyorum ki güçlü matematiği, fiziği, kimyası ve çok iyi Fransızca öğretmenlerinin yanı sıra efsane olmuş edebiyat öğretmenleri aracılığıyla Türk dili sevgisini ve yazı yazma tutkusunu veren bir okul. Ayrıca İstanbul'un sinema merkezinde olması, hem de o yıllarda çok etkin olan sinema kulübü aracılığıyla sinema tutkumu da edindiğim yerlerden biridir. 57 mezunuyum ve o zamanlarda her yerde sinema yoktu. Okuldan burnunuzu çıkardığınız anda, kendinizi tüm sinemaların göbeğinde bulurdunuz."
Rasim Öztekin (Oyuncu)
Bu camianın içinde olmak, hayatta önemli bir destek
"
Galatasaray Lisesi, bulunduğu konum itibariyle öğrencilerini hayata hazırlar. İstanbul'da üst sıralardaki okullar arasında eğitimler üç aşağı beş yukarı aynıdır. Evet biz Fransızca okuduk ama bunun da pratiğini yapmadan konuşamazsınız. Beyoğlu,
Türkiye'nin atar damarlarından bir tanesi, çok merkezi bir yer.
Türkiye'de her olayın döndüğü bir yer; doğruluk da burada dalavere de... Küçük yaşlardan itibaren bu döngünün içinde bulunuyorsunuz, pek çok olaya şahit oluyorsunuz ve ayakta kalmayı öğreniyorsunuz.
Galatasaray Lisesi, sizi okul çağından hayata hazırlıyor. Bence en önemli kazançlarından biri bu. Eskiden yatılılığın ciddi bir esprisi vardı. Yatılı kalmak, ayaklarının yere basmasında çok önemlidir. Ben de yatılı okudum. Bir ara yatılılığa çok önem verilmiyordu, şimdi tekrar cazip hale getiriyorlar. Bu bir avantajdır. Hatta son yıllardaki üniversite başarısında bile bunun etkili olduğunu düşünüyorum. Beyoğlu'ndan, yatılılıktan ürken korkan aileler vardır. Ama bu bence gereksiz çünkü o yaşlarda çocuk zaten kendi doğrularını bulmaya başlıyor. Geçen gün arkadaşlar arasında konuşuyorduk, o zamanlarda sınıf birincileri olanlar şimdi kariyer olarak çok önemli mevkilerde. Akademisyen olmuş hepsi... Sınıfın fırlamaları ise ticari hayatta başarılılar... Bunun yanı sıra sanata da önem verilir.
Galatasaray'ın sanatçı olmamda çok önemli katkısı vardır. Demin saydıklarım zaten, insanın sanatçı kişiliğini besleyen damarlar. Örneğin özellikle edebiyat hocaları, öğrencilerin vizyonunu genişletmede çok etkili. Ben öğrenciyken orkestrada yer alıyordum, davul çalıyordum... Son yıl tiyatroya başladım... Abilik sistemi hep vardı; bunun zaman zaman kötüye kullanıldığı da olur tabii...
Galatasaray mezunları arasında ciddi bir bağ vardır. Ben 1979'da mezun oldum. Okulla bağlarınızı koparamazsınız. Bu bağ, ölene kadar sürer. Böyle bir camianın içinde yer almak, hayatınız boyunca çok önemli bir destek."