Çok çalış... Kendi kalene gol atma

Esenboğa Havaalanı'nda şeref salonundaydık. Bursa'ya uçmak için Abdullah Gül'ü bekliyorduk.
Cumhurbaşkanı geldi ve "yeşil kravat takmışsınız" diye güldü:
"Siz de" dedik:
- Sizin kravatınız da öyle... Yeşil beyaz.
Abdullah Gül:
- Elbette... Bursa'ya gidiyoruz... Yeşil Bursa... Bursaspor da yeşil beyaz.

"Futbol... Süper Lig... Galatasaray... Fenerbahçe" üzerine sohbet yaparken Abdullah Gül birkaç kez "top yuvarlak, saha düz" deyince... "Top yuvarlak sözü klasik" dedik. Ama... "Saha düz" pek bilinen, kullanılan bir "kalıp" değil.
Cumhurbaşkanı:
- Küçükken, top oynarken çok kullanırdık... Kayseri'de yaygın.
Yine futbol konuşurken biz bir ara "maç 90 dakika" deyince...
Abdullah Gül "o eskidendi."
- Artık maç bazen 94 dakika... 98 dakika bile olabiliyor...
Bu demektir ki hakemin bitiş düdüğüne kadar koşacaksın... Disiplini elden bırakmayacaksın.
Abdullah Gül sordu:
- Liverpool-Chelsea maçını izlediniz mi?
- Maalesef.
- İzlemeliydiniz.
Ve başladı anlatmaya:
- 90 dakika doldu Liverpool 1-0 önde.
- Hakem 4 dakika uzattı.
- 4 dakika da dolmak üzere... Maç bitti bitiyor.
- Ama son saniyede bir dikkatsizlik, bir hatalı pas ve bir oyuncunun kendi kalesine attığı gol.
- Sonuç 1-1.

Cumhurbaşkanı "noktayı" koydu:
- Disiplinli çalışacaksın, çok koşacaksın ve bir de kendi kalene gol atmayacaksın.
Bu "taktik" sadece futbolda değil, "her şeyde" geçerli.
"Siyaset" de dahil.