kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
İstanbul'da Nur Batur'a konuşan İsveçli Bakan Carl Bildt'in boyu tam iki metre.

Türkiye için Sarkozy'ye meydan okuyan İsveçli

Nur BATUR
14.10.2007
Avrupa Birliği içinde Türkiye'nin en güçlü savunucusu olan İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, "Türkiye'ye söz verdik. Vazgeçmeyiz. Türkiye Avrupa'nın önemli bir parçası," diyor. Osmanlı ve Türkiye uzmanı olarak tanınan Bildt'e göre, Türkiye laiklikten uzaklaştığı takdirde üyelik tehlikeye girer..
Yunanlıların en popüler adalarından biri olan Korfu, o gün tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Avrupa Birliği için de tarihi günlerden biriydi. Yaşlı kıtanın sınırları, sonunda beyaz gecelerin hiç bitmediği İsveç'in en kuzeyindeki Kiruna'ya kadar dayanıyordu ve herkes heyecanlıydı. Almanya'yı birleştirerek adını tarihe yazdıran Helmut Kohl, elini genç İsveç Başbakanı'nın omzuna attı ve "Carl, burada en gencimiz sensin," dedi. Sonra gülümseyerek ekledi: "Ama en akıllımız da yine sensin." Carl Bildt için de o gün tarihi bir gündü. Çünkü, İsveç'i AB'ye sokan Başbakan olarak adını tarihe yazdırıyordu. 42 yaşındaki Bildt, İsveç siyasi hayatında süratle zirveye oturmuştu. 30 yaşında siyasete girmiş, 37 yaşında ise Liberal Muhafazakar Parti'nin lideri, ardından da Başbakan olmuştu. Son derece soğukkanlı, kararlı, açık sözlü bir siyasetçi olan Bildt, son yıllarda Avrupa siyaset dünyasında az rastlanan geniş bir vizyona sahip. Avrupa'da Osmanlı ve Türkiye uzmanı olarak tanınıyor ve Türkiye'nin AB'ye üyeliğini bütün gücüyle savunuyor. Sarkozy'ye, Merkel'e ve diğerlerine karşı Türkiye'yi savunduğu için de Bildt'e "İsveçli Osmanlı," deniyor. Adı iki yıl içinde yürürlüğe girmesi beklenen yeni Avrupa Anayasası'ndan sonra Avrupa'nın Dışişleri Bakanlığı koltuğu için geçen İsveç Dışişleri Bakanı Bildt'le Boğaz kıyısında keyifli biri söyleşi yaptık.

- Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy başta olmak üzere birçok AB ülkesi yönetecisi Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkarken siz ısrarla destekliyorsunuz. Büyük dalgalara karşı yüzmüyor musunuz ?
- Şu anda büyük dalgalara karşı yüzüyorum ama ben bu dalgaların sadece Türkiye'ye karşı olmadığını düşünüyorum.

- Ama buradan bakınca öyle görünüyor.
- Hayır. Bence AB içinde daha fazla genişlemeye karşı tereddüt var. Ben ise genişlemeyi AB'nin geleceği açısından kilit görüyorum. Genişleme bu bölgedeki barış ve refah açısından büyük önem taşıyor. Şu anda Avrupa'da yaşanan tartışma sadece Türkiye'yle ilgili değil. Balkanları, Ukrayna'yı kapsıyor. Bazıları "Doğu Avrupa'ya açılarak fazla genişledik," diyor .

İNGİLTERE'DE VETO EDİLMİŞTİ
- Peki daha önceki genişleme kararları öncesinde de böylesine şiddetli dalgalar oldu mu?
- Tabii oldu. Unutmayın ki Fransızlar, 10 yıl İngilizlerin üyeliğini veto etti. Norveçliler, Finlandiyalılar ve biz de üyelik için başvurduğumuz zaman bizi vazgeçirmek için her türlü manevrayı yaptılar. Daima genişlemeye karşı bir çeşit isteksizlik var. Ama sonuçta genişleme gerçekleşti ve bir başarı öyküsü olarak görülüyor.

- Ama Sarkozy ve Angela Merkel açıkça Türkiye'nin üyeliğine karşılar. Bu durumda siz AB'nin iki büyük gücüyle çatışmaktan korkmuyor musunuz ?
- Bakın, siyaset fikirlerle ilgilidir. Fikirler daima tartışmaya yol açar. Genişleme de bir fikirdir. Ve buna karşı çıkanlar var.

- Ama Sarkozy Anadolu'nun Avrupa'da olmadığını söylüyor...
- Evet belki Anadolu Avrupa'da değil ama Kıbrıs nerede? Kıbrıs, Anadolu'nun kıyısına yakın bir ada mı? Yoksa Suriye'nin kıyısında yakın bir ada mı? Çoğu zaman unutuyorlar. Türkiye, Ortak Pazarı kuran Roma Anlaşması'ndan önce Avrupa'nın üyesiydi. Türkiye, Avrupa Konseyinin kurucu üyesi. Yani Türkiye daima Avrupa'nın bir parçası olarak tanımlandı. Şimdi yeniden Avrupa'yı tanımlayacaksak, eskisinden daha küçük olarak değil, daha büyük tanımlamalıyız. Çünkü yeni bir siyasi durumla karşı karşıyayız.

- Popüler bir siyasetçisiniz. Türkiye yüzünden popülaritenizi kaybetmekten korkmuyor musunuz ?
- Korksaydım siyasete girmezdim. Siyasete popüler olmak için girmedim. Bir şeye inandığım için girdim. Bazen inandıklarınıza destek alırsınız, bazen de almazsınız. Siyasi hayatımda tartışmaları kaybettiğim de oldu. Hatta seçimleri bile kaybedebilirsiniz ama bu fikirlerinizi değiştirmeniz anlamına gelmez.

- Peki, AB içinde kendinizi ne kadar başarılı hissediyorsunuz ?
- Bakın bence şu ana kadar başarılı sayılırız. 100 milyon insan, Estonya'dan Bulgaristan'a kadar 10 ülke... Çok tartışmalı olsa da Aralık 2004'de Türkiye'yle tam üyelik müzakerelerine başladık.

- Yani müzakereleri başlatmak bile başarıydı diyorsunuz?
- Evet. Ama Türkiye'deki reformlar olmasaydı bunların hiçbiri olmazdı. AB için Türkiye'deki gelişmeler önem taşıyor. Türkiye'nin reformlara devam etmesi önemli. Son yıllarda herkesi etkileyen de reformlar oldu. Ama yine de gidilecek daha uzun bir yol var. Türkiye'ye söz verdik. Vazgeçemeyiz.