kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
91yaşındaki Mihri Belli ile 81 yaşındaki Sevim Bell, komüsitlere yönelik her soruşturmada gözaltına alındı.

Hücrede başlayan yarım asırlık aşk

ECEVİT KILIÇ
19.08.2007
Türkiye solunun iki önemli ismi Mihri ve Sevim Belli'nin evlilikleri 50. yılını doldurdu. Çifte göre hücreden hücreye mektuplaşmanın heyecanı bambaşkaydı. Belli çiftiyle aşkı, devrimi ve bugünkü Türkiye'yi konuştuk..
Biri daha 20 yaşında, Amerika'da siyahların hakları için atılıyor devrimci mücadeleye. Sonra Yunanistan iç savaşına katılıyor ve devrimci saflarda gerilla komutanı oluyor. İki kez ağır yaralanıyor. Kendi deyimiyle 'devrimin gezgin şövalyesi', Türkiye'ye döner dönmez de Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) merkez komitesi üyesi oluyor. Diğeri ise köklü bir aileden gelen başarılı bir kadın doktor. O da komünist hareketin ön saflarında yer alıyor, TKP'nin Paris sorumlusu. Mihri Belli ve Sevim Tarı'nın yolları 1953'te komünistlere yönelik operasyonda kesişiyor. Mihri Belli, başka bir hücrede tutulan Sevim Tarı'ya gizlice pusula gönderiyor ve 'yiğidin kalesine sığınmayı' teklif ediyor. Devrimci jargonda 'polise konuşma' demek olan bu deyimle başlayan ilişkileri zamanla mektuplarla aşka dönüşüyor. Dört yıl boyunca birbirilerini sadece duruşma salonlarında görüyorlar. Sonunda birbirilerini rahat görebilmek için 1957'de cezaevinde evleniyorlar. Tutuklanmalara ve sürgünlere inat evlilikleri bugün 50. yılında.

- Nasıl tanıştığınızla başlayalım?
Mihri Belli:
1953 yılında tecritteyken tanıştık. Sansaryan Han'da polis gözetimindeydik. Türkiye Komünist Partisi'ne yönelik tahkikatta gözaltına alınmıştık.
Sevim Belli: Tanışmamızdan dört yıl sonra cezaevinde evlendik. Sultanahmet Cezaevi'nde.
M. B.: Tam 50 sene önce.

- Gözaltındayken birbirinizi nasıl gördünüz?
S.B:
İlk başta birbirimizi görmedik. Cezaevine nakledildikten sonra gördük. Ama biliyordum Mihri Belli'yi. Ben Paris'teyken fotoğrafları çıkmıştı gazetelerde. Sonra bana bir vesikalık fotoğrafını gönderdi. İlk iletişimimiz hücreden hücreye tahkikatla ilgiliydi. İlk mektubunda 'yiğidin kalesine sığınmak' diye bir sözü vardı. Ben de o dönem bunu bilmiyordum. Ne olduğunu epeyce düşündüm. Sır vermemek, konuşmamak demekmiş. Mihri, beni motive etmeye çalışıyordu.
M.B: Ben de ilk tutuklanmasında Sevim'in fotoğraflarını gazetede görmüştüm. Kendi kendime 'Paris'ten bir kız gelmiş. Kendi halinde bir kızcağızdır,' diye düşündüm. Emniyetteyken polis taktik uygular; 'Öbürleri konuştu sen de konuş,' diye. Bunun için kendisine haber yolladım. Gözaltındayken kim ne ifade verdi bilmelisin. Tecrite alındığında vazifen, taktiği etkisiz kılmaktır.
S. B: Tecritte sorguya aldıklarında etrafınla ilişkini kesiyor. Hücrede bulunuyorsunuz kimseyle ilişkiniz yok, bir yere götürürken tek tek çıkarıyorlar. Bunlara rağmen günde iki üç pusula değiş tokuş ettiğimiz oluyordu.

- Peki bu iletişim nasıl aşka dönüştü?
S.B:
Haberleşmemiz uzun süre dava arkadaşı olarak siyasi tahkikatla ilgili sürdü. Tahkikattan sonra boşluktan devam ettik haberleşmeye. Çünkü ne bir görüşme var ne de başka bir şey. Arada bir mektup alıyorsunuz dışardan o kadar. Haberleşirken felsefeden, edebiyattan, politikadan bahsediyorduk. Sonra sonra esprilerini patlattı Mihri Belli. Ondan sonra daha da yakınlaştık.
M.B: Evlendiğimizde ben 42, Sevim de 32 yaşındaydı.

- Tanışmanızdan dört yıl sonra evleniyorsunuz. Bu süre içinde cezaevinde nasıl görüşüyordunuz?
S.B:
Dava başlayınca tecritten çıkartıldık ve Harbiye Askeri Cezaevi'ne götürüldük. O erkekler koğuşunda ben de kadınlar koğuşunda kalıyordum. Mahkemeden mahkemeye görüşüyorduk.
M.B: Ya da ziyaretlerde.
S.B: Evet. Cezaevi bize koğuşlar arası görüşme imkanı vermişti. O da haftada 10 dakikaydı. Sonra sivil cezaevine nakledilince ziyaretler normale döndü. Ben o sırada cezaevinden çıktım, Ankara'dan İstanbul'a geldim. Mihri Belli de, başka bir dava nedeniyle Adana'dan Sultanahmet Cezaevi'ne geldi. Ziyaretine gidiyordum ama görüşemiyordum. Çünkü benim soyadım ayrıydı. Cezaevinde evlendik. Aslında bir hapishanede soyadlarımızı tutturmak için nikah yaptık. Yoksa cezaevinde evlenmenin pek gereği yoktu.

'EVLENMEYİ DÜŞÜNMÜYORDUK'
- O dönemde devrimci mücadele içinde aşk nasıl karşılanıyordu? Özellikle de evliliğin devrimci mücadelenin önüne geçmesi kaygısını taşıyor muydunuz?
M.B:
Yunanistan'daki mücadeleden yeni dönmüştüm. Yalnız devrimci eylem peşinden koşturmuştum. Ev kurmak, yerleşik düzene geçmek hiç aklımdan geçmiyordu. Evlenirken, devrimciliğin önüne geçecek kaygısı taşımadım.
S.B: Evlenmeyi hiç düşünmüyorduk ama ben çocukları çok seviyorum ve çocuğum olsun istiyordum. Yoksa beraber belli bir ilişkiyi sürdürebilirdik, evlilik şart değildi. Bir de Mihri Belli'den daha iyi baba mı bulacaktım çocuklarıma! Ayrıca mücedele aşka engel değildir. Sevmeyi de en iyi bilen insanlar devrimcilerdir. Sağlıklı bir aşk mücedeleye güç katar. Hiçbir zaman hücredeki mektuplaşma zamanında olduğu kadar heyecan duymadık.