kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Ağustos 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN

Üniversite hastanelerini bekleyen tehlike

Bir ülkenin sağlık alanında gösterdiği gelişme, aslında gelişmişliğin de göstergesidir. Yıllarca devlet ve SSK hastanelerinin kapılarında kuyruk oluşturan hasta ve yakınlarının çilelerine şahit olduk. Devlet bütçesinden SSK ve Bağ-Kur'a aktarılan kaynaklara rağmen bu kurumların mali yapıları düzeltilemedi ve sağlık harcamalarını karşılayamadı. Devlet, üniversite ve özel hastanelerinin faturalarını ödeyemedi. Eczanelere devletin borçları ödenemedi. Bunlara rağmen hastalar hastane kapılarında sürünmeye devam etti.
İş başına gelen her hükümet, SSK ve Bağ-Kur üyeleri ile yeşil kart sahiplerinin sağlık sorunlarının çözümü için sözde tedbirler aldı. SSK ve Bağ- Kur Kanunları'na gelir getirici maddeler kondu. Bunlar da sonuç vermedi.
Erdoğan Hükümeti, sağlıkta reform yoluna gitti. Bence önemli ölçüde başarı da sağladı. Önce SSK hastanelerini devlet hastaneleri ile birleştirdi. Arkasından elinde yeşil kart dahil, sağlık cüzdanı bulunan vatandaşın üniversitelerin hastaneleri de olmak üzere dilediği hastaneye başvurması halinde tedavilerinin yapılacağını duyurdu. Bunlar elbette güzel şeyler. Hastaların dilediği hastaneyi seçme özgürlüğü medeni bir uygulama. Buna kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Ancak bu noktada kafamı karıştıran bir noktayı sizlerle paylaşma ihtiyacını hissediyorum.
Üniversitelerin tıp fakülteleri ile diş hekimliği fakülteleri de bu kapsama alındı. Yani isteyen hasta cüzdanını alıp, üniversite hastanesine koşup "Beni tedavi edin" diyebiliyor. İlk bakışta güzel bir uygulama gibi gözüken bu uygulamanın sakıncaları da var.

Araştırma yapılamaz oldu
Üniversite hastanelerinin dört ana fonksiyonu vardır. Bunlardan birinci sırada olanı öğrenci yetiştirmek. İkincisi; bilim adamı (asistan, öğretim görevlisi, doçent ve profesör) yetiştirmek. Üçüncüsü, bilimsel araştırma yapmak ve dördüncü fonksiyonu da hasta bakmak. Dikkat ederseniz üniversite hastanelerinin ancak son fonksiyonu hasta bakmak. Ondan öncelikli fonksiyonları vardır. Ancak bu yeni uygulama ile üniversite hastanelerinin 'olmazsa olmaz'ı olan öğrenci, bilim adamı yetiştirme ve bilimsel araştırma fonksiyonları bir tarafa bırakılmış, ancak ve ancak hasta bakma görevi ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Her yıl dünyadaki üniversitelerinin tıp ve diş hekimliği fakültelerinin sıralamaları basın-yayın organlarında yayınlanır. Bizler de isteriz ki bizim üniversitelerimizin tıp ve diş hekimliği fakülteleri de bu sıralamanın ön saflarında yer alsın. Ancak bunun için yeterince bilimsel araştırma ve yayın yapılması gerekiyor. Bizim üniversitelerde görevli öğretim üye ve yardımcıları hasta bakmaktan asli görevleri olan bilimsel araştırma yapacak zaman bulabiliyor mu? Bunu hiç düşünmüyoruz. Hep bugünkü sorunlarımızı palyatif tedbirlerle aşmanın yollarına bakıyoruz. Yarınlarımıza yatırım yapmak ertelenip duruyor.

Üniversitelerin sonu olabilir
Üniversite hastaneleri, mevcut hastaların tamamını karşılayacak ne fiziksel imkanlara ne de maddi kaynaklara sahiptir. Yeterli öğretim üyesi de yoktur.
Üniversite hastanelerinin bu yükleri azaltılmaz ise yakın gelecekte bütün üniversite hastanelerinin mali yapısı çökeceği gibi, asistan ve hoca yetiştirilmesi imkânsız hale gelir. Acaba bu mu isteniyor? Üniversite hastanelerinin Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) baktıkları hastaların parasını da tahsil etmede sıkıntı çektikleri bilinen bir gerçek. Bence üniversite hastaneleri bu sistemin dışına çıkarılmalı ve hasta bakma fonksiyonunun yanında, öğrenci-bilim adamı yetiştirme ve bilimsel çalışma fonksiyonlarını yerine getirecek bir yapıya kavuşturulmalı.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, üniversite hastaneleri bizde olduğu gibi tüm hastalara açık bir sağlık kuruluşu değildir. Onların öncelikleri öğrenci ve bilim adamı yetiştirmek ve bilimsel araştırma yapmaktır. Bizde uygulamanın kesinlikle iyi niyetten kaynaklandığını, ancak bu iyi niyetin devamı halinde üniversite hastaneleri sisteminin iflası ile son bulacağına inanıyorum. Bu uygulamanın yeniden gözden geçirilmesinde büyük yarar vardır.