kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EPA, Osetya’dan İsrail’e, Afganistan’dan Irak’a tüm dünyada, ikisi Türk olmak üzere 400 foto-muhabiri ile tarihe tanıklık ediyor. Günde yaklaşık 750 fotoğraf servis eden EPA, dünya haber ajanslarına bağımsız bir alternatif.

'Cep telefonlu herkes fotoğrafçı'

Erkan SEVENLER
10.06.2007
Tüm dünyaya fotoğraf servisi yapan Avrupa basın fotoğraf ajansı EPA'nın genel yayın müdürü bir Türk. UPI, AFP gibi ajanslarda çalıştıktan sonra EPA'ya geçen Cengiz Şeren, dijital makinelerle artık herkesin fotoğrafçılığa soyunduğunu söylüyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
'Cep telefonlu herkes fotoğrafçı'
Dünya çapında 400 fotomuhabiri ve günde yaklaşık 750 fotoğraf servisiyle, dünyanın en büyük haber ajanslarından biri EPA (Europen Pressphoto Agency). Ocak 1985 kurulan EPA, 11 Avrupa ülkesinin, en güçlü haber ajanslarının ortak girişimi ile oluşturulmuş. Emsalleriyle kıyaslandığında genç sayılabilecek EPA'nın başında ise bir Türk var... Ajansın genel yayın yönetmeni Cengiz Şeren'in medya macerası, gazeteci olan babası Oğuz Şeren'in etkisiyle başlamış. Fransa'daki eğitimini yarıda bırakıp Türkiye'ye döndüğünde, Ak Ajans'ta resim editörü olarak iş bulmuş Cengiz Şeren. Ve bir gün, United Press International'ın patronunun Türkiye'ye gelmesiyle, istediği fırsatı yakalamış. Galatasaray Liseli olan Şeren, dil bilmesinin de yardımıyla bu uluslararası ajansta çalışmaya başlamış. Ardından "Üniversitem!" olarak tanımladığı AFP'ye geçen Şeren, 1990 yılında, şu anda başında bulunduğu ve kendi deyimiyle 'dünyanın Anglo- Sakson olmayan ajansı' EPA'ya geçmiş. Deneyimli editör olarak işe başladığı EPA, o yıllarda Avrupa dışında tanınmazken bugün Cengiz Şeren'in yöneticiliğinde dünyanın en büyük haber ajanslarından biri.

- Haberciliğe nasıl başladınız?
- Liseden sonra Fransa'ya gittim. Üniversitede felsefe okumaya başladım, sonra mimarlık bölümüne girdim. Ancak mezun olmadan Türkiye'ye döndüm. Babam Oğuz Şeren gazeteciydi. Bir taraftan üniversitede okurken diğer taraftan da Ak Ajans'ta çalışmaya başladım. Sonra da UPI'a geçtim.

'UPI BENİM OKULUMDU'
- UPI'daki göreviniz neydi?
- Fotoğraf çekiyordum, film yıkıyordum, baskı yapıyordum ve editörlük görevini üstlenmiştim. UPI benim için harika bir okuldu. Ama Reuters UPI'ı satın alınca, kültürel olarak kendimi daha yakın hissettiğim AFP'ye geçiş yaptım.

- Neden dünyanın en büyük haber ajanslarından birini bırakıp, küçük bir ajansa geçtiniz?
- EPA 1985 yılında kurulmuş genç bir ajanstı ve kuruluş felsefesi bana çok uygundu.

- Sonra dünyanın en büyük haber ajansları arasına girdiniz. Bu nasıl oldu?
- Berlin Duvarı yeni yıkılmıştı ve bu yıllar, bize çok fırsat ve avantaj sunmuştu. Sadece Doğu Avrupa'yı izleyip, oradan haber fotoğrafı servis edebildiğimiz halde, görevimizi başarıyla yerine getirdik. Şimdi dünyanın her yerinde büromuz var.

'İŞİMİZ FOTOĞRAF'

- Diğer ajansları göz önünde bulundurarak şu anki kurumsal konumunuzu nasıl değerlendirirsiniz?
- Bizim ajansımız aslında diğer ajanslardan daha farklı bir kulvarda. Çünkü biz sadece haber fotoğrafı servis ediyoruz. Diğer ajanslar, görüntülü haber ve yazı da servis ediyor. Personel sayısı ve bütçe bakımından bizden daha büyükler.

- Ajansınız haber fotoğrafıyla mı sınırlı?
- Bizim işimiz haber fotoğrafı! Fakat onları başka alanlarda da değerlendirmeyi düşünüyoruz. Mesela şu sıralar, mobil telefonlar ve internet siteleri için de haber fotoğrafı çalışmalarımız var.

- Dünyadaki sermaye sahiplerinin haber ajansları ile ilgilenmesi hakkında ne düşünüyosunuz? Bu medya bağımsızlığına bir darbe midir? Mesela Reuters...
- Bu beni rahatsız eden bir şey ama Reuters için şunu söyleyebilirim; böyle bir satışın gerçekleşmesinin Reuters'in kalitesini ve tarafsızlığını bozmayacağı inancındayım.

- Çalışanlarınız içinde başka Türk var mı?
- Sahada iki Türk çalışanımız daha var. Burada herkes her yere gelebilir.

- Kimin nerede çalışacağına nasıl karar veriyorsunuz?
- Bu bazen hislerle ilgili bir şey. Ben ikinci lig maçında fotoğraf çeken birini, Şampiyonlar Ligi finaline göndermem. Daha önce hiç futbol fotoğrafı çekmemiş birini, sezgilerimle bularak Şampiyonlar Ligi'ne gönderirim ve sezgilerimde de yanılmam.

- Geçmişle kıyaslandığında işler ne kadar hızlandı?
- Şimdi gazeteci olmayan insanları, cep telefonu olan herkesi fotoğrafçı yapmaya çalışıyorlar. Londra Metrosu'ndaki patlamada olduğu gibi. Ama bu durum, olmayan hikâyelerin icat edilmesine, büyük ve güvenilir ajansların bile garip kazalara uğramasına sebep olmaya başladı. Onun için ben mesleği gazeteci olmayan birinden fotoğraf almaya karşıyım.
Haberin fotoğrafları