SABAH - Prof. Dr. Bengi Semerci
kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Bengi Semerci @ SABAH
 
Sınırlamak mı, ceza vermek mi?
Fiziksel şiddet ceza mı?
Soru Cevap

Sınırlamak mı, ceza vermek mi?

Çocukları hiç ceza vermeden, sadece sevgi ve ödülle mi yetiştirmeliyiz? Yoksa fiziksel olarak canını yakmayacak, öğretici cezalara alışmalılar mı? Aileler, çocuk yetiştirirken onların sınırlarını da belirlemeli

Daha önce bir yazımda ceza ve ödül sistemini ele almıştım. Geçen cumartesi günü Trabzon'daydım. Aileler ve öğretmenler için düzenlenen bir toplantıda 'Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu' konusunu anlattım. Orada çocukların sınırlamalara ve disipline gereksinimi olduğundan bahsedince, iki rehber öğretmenden büyük itiraz geldi. Onlar çocuklara sıfır ceza, bol sevgi ve ödül yaklaşımını benimsediklerini, söylediklerimin yanlış olduğunu belirttiler. Bunun üzerine bir baba, çocuğunun derslerinin bozulduğunu, günde bir saat oynaması gerektiği halde, saatlerce oynadığını belirtti. "Ergenlik başlangıcında sakın kısıtlamayın, sorun olur," denildiği için karışmadıklarını söyledi. Rehber öğretmenler de kimsenin ceza almaması gerektiğini ve her defasında çocuklarla konuşmanın doğru olduğunu savundu. Peki, gerçek nedir?

GÜÇ GÖSTERİSİNE DİKKAT!
Ceza, yaşınız kaç olursa olsun yapmamanız gereken bir şeyi yaptığınızda, bilerek yaptığınız bu hata için ödeyeceğiniz bedelin adıdır. Yani önce kuralları ve uyulması gerekenleri öğrenmeniz gerekir. Çocuk yürümeye başladığı andan itibaren evin içinde bir güç gösterisi başlar. İstediğini almaya ve ellemeye çalışan çocuklarla ona engel olmaya çalışan büyükler arasındaki bu çatışma, doğru davranılmadığında, büyük sorun yaratır. Evdeki eşyalar çocuğun ulaşamayacağı yerlere kaldırılmaya başlanır, eline aldığında kızılır, ama bazen de oynamasına izin verilir. Çocuk bir türlü büyüklerin yapmaya çalıştığını anlamaz. Yapmaması gerektiğini değil, büyükleri nasıl ikna edeceğini düşünmeye başlar. Oysa kararlı bir şekilde, devamlı ve doğru söylenen 'hayır' çocuk için anlamlı olacaktır. Bir süre sonra ne yapmasını ve ne yapmamasını öğrenen çocuk, yaptığı ve yapmadığı için ödeyeceği bedeli, kazanacağı değeri de benimsemiş olmalıdır. Cezalar, çocuğun canını fiziksel olarak yakmayacak, çocuğun yaşına uygun ve bir çeşit bedel ödeme olarak kabul edilebilecek şeylerdir. Çocuğun bir kez daha aynı şeyi yapması halinde, aynı yaptırımla karşılaşacağı durumlardır. Cezalar mutlaka çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun olmalıdır. Ayrıca çocuk, o cezayı daha önce öğrendiği ve yapmaması gereken bir durum için aldığını bilmelidir. Duruma uygun, haklı bir ceza çocuğu üzmez. Şimdi gelelim Trabzon'daki babanın sorusuna. Ergenlik başlangıcında olan bir çocuğun ne kadar bilgisayar oynama hakkı olduğunu, ders çalışması gerektiğini ve bunun görevi olduğunu öğrenmiş olması gerekir. Ayrıca gelişimsel geriliği yoksa, yaşı gereği isteklerini erteleyebilmesi beklenir. Bu durumda onun gelişimini ve görevlerini aksatacak, olumsuz olarak etkileyecek oranda bilgisayar oynamasına engel olmak; zarar vermek bir yana, onun yararınadır. Hatta anne ve babasının görevidir. Bunun adı ceza değildir. Bu sınır koyabilmektir ve gereklidir. Çocuk, eğer sınır koymanıza rağmen devam ediyor, görevlerini aksatıyorsa bilgisayarı tamamen kaldırabilirsiniz. Bunu çocuk, ceza olarak kabul edecektir. Ama aslında hâlâ sınır koymaktır. Ceza, bunu yaptığınızda kızgınlıkla kötü sözler söyler, yıkıcı davranışlarda bulunur, yalan söyler ya da benzer şeyler yaparsa, o zaman başka hakkını kısıtlamak olabilir. Bu da çocuğu ruhsal sorun yaratacak şekilde zedelemez. Aksine davranışlarını düşünmesine, yaptıklarını kendisinin denetlemesi gerektiğini anlamasına neden olur. Çocuklarımıza sınır koymamız veya ceza vermemiz, onları sevmekle ilgili değildir. Onlara da bunun sevgi ile ilgili olmadığını anlatmalıyız. Onlar hata yapsalar da beklentilerimizi karşılamasalar da biz onları severiz. İyi niyetli olduklarından emin olduğum rehber öğretmenlerin de çocuklarla çalışırken, çocukları sevmekle, onları eğitmek ve aileleri doğru yönlendirmek arasındaki ayrımı iyi yapmaları gerekir. Sınır ve ceza arasındaki ayrımı yapamayan, akılları karışan aileler çocuklarının kişiliklerini zedeleyeceklerinden endişeleniyor. Burada fark edilmeyen bir şey var. Bedel ödemeyi bilmeyen, sınırsız çocuklarla, evden kaçan, umursamaz ve öfkeli çocuklar yaratılmaktadır. Aileler, çocuklarını yetiştirmenin yanında onların sınırlarını da belirlemek zorundalar. Yoksa, ruhsal açıdan sağlıksız ve toplumla uyumsuz nesiller oluşur.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Çocukların sorunlarında bilimsel olmayan tedaviler   / 17-03-2007
 Sınırlamak mı, ceza vermek mi?   / 10-03-2007
 Çocuklarda ruhsal sorunlar engellenebilir mi?   / 03-03-2007
 Çocuklarda dil gelişimi nasıl olur?   / 24-02-2007
 Çocuklarda takıntılar sorun olabilir   / 17-02-2007
 Başarıya aşırı odaklanmak yıkıcıdır   / 10-02-2007
 Akıl beslenir mi?   / 03-02-2007
 Cinayetler ve çocuklar   / 27-01-2007
 Yeme bozuklukları   / 20-01-2007
 Çocuklara cinsel eğitim   / 13-01-2007
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Tedaviler hakkında özel bir açıklama
Soru: Sayın...
METİN KALKAVAN
Türkiye'nin en büyük Motosiklet...
Işık kentinde kesişen öyküler
Işık kentinde kesişen öyküler
"Herkesin gözde şehri" Paris'e 19 farklı bakış. Aslında 20 olacakmış,...
Küçük bir gurme cenneti
İyi mezecilerin giderek tarihe karıştığı İstanbul'da hem kaliteli...
Evren 'Zincirbozan'a gitmek istiyor!
13 Nisan'da vizyona girecek Zincirbozan, 12 Eylül 1980 darbesini, bilinmeyen...
Muhteşem horozlar sergileniyor
Faruk Bil'in 'Muhteşem Horozlar ve Sultani Soyutlar' adlı resim sergisinde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.