SABAH - 22/03/2007 - Murat Bardakçı
kapat
   
22 Mart 2007 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Murat Bardakci @ SABAH
Fax:
212 2276124
 

Sadeddin Kaynak'ın eserini AKP ilâhisi zanneden yazar

Çanakkale şehidlerini anma gününde bir 'cami hocasının' Mehmed Âkif'e ait meşhur şiiri okuma biçimi, Yalçın Doğan'ı hiddetlendirmiş. Hiddetinin sebebi, hocanın şiiri şiir gibi değil; dua, ilâhi gibi okumasıymış.
Yalçın Doğan, önceki gün köşesinde şiirin böyle dua gibi okunmasının AKP döneminde başladığını yazıyor, bu işin törenlere ruhani bir hava vermek için yapıldığını söylüyor ve bunun ideolojik tavır olduğunu iddia ediyordu.
Bestelenmiş olan bazı ünlü şiirler, Yalçın Doğan'a göre pop yahut Türk Müziği olarak okunabilirlermiş ama Çanakkale Şehidleri şiiri için bu mümkün değilmiş. Zira, ortada yine onun ifadesiyle "herhangi bir beste de yokmuş, orkestra da". Hoca, şiiri dua gibi okurken kendine göre yorumluyormuş!
Yapma üstad! Mehmed Âkif'in Çanakkale Şehidleri şiiri bestelenmiştir, senin TV'den dinlediğin eser bu bestedir ve Türk Müziği'nin gayet önemli bir ismine, Sadeddin Kaynak'a aittir. Hani "Çile bülbülüm", "Yanık Ömer" yahut "Leylâ" gibi çok meşhur yüzlerce şarkının bestekârı olan Sadeddin Kaynak var ya, işte ona... "Dua" zannedip "AKP'den sonra moda oldu" dediğin eserin tam adı "Segâh Çanakkale Mersiyesi"dir ve senelerden buyana okunur, durur! Dolayısıyla, sözkonusu bestenin "ideolojik icra" ile bir alâkası yoktur ama, Sadettin Kaynak'ın eserini AKP'ye bağlamanın, kendi kültüründen uzak kalmakla çoook yakın münasebeti vardır!

Eserin bestekârı anlatıyor
Oldu olacak, eserin besteleniş öyküsünü de, bizzat bestekârın ağzından nakledeyim:
Kaynak, "Ben, Mustafa Kemal'imizi, umumi harbin sonunda ihtiyat zabitliğim sırasında Diyarbakır'da tanıdım" diye başlıyor. "İstanbul Dârülfünunu'nda (Aman dikkat Yalçın Bey! 'Dârülfünun' ideolojik bir terim falan değildir, 'üniversite' demektir) talebe iken, Çanakkale muharebesi büyük muzafferiyet ile neticelenmişti. Onun heyecanını, kahraman ordumuzun bu büyük zaferini daima hürmet ile yâdeylediğimiz günlerdi. Mehmed Âkif, bu büyük zaferi 'Çanakkale Şehidlerine' şiiri ile terennüm etmişti. Bu, bir 'mersiye' idi.
Yıllar geçti, birgün Atatürk'ün Çanakkale muzafferiyetine dair sözleri bir gazetede yayınlanmıştı. İşte, o heyecan ile Mehmed Âkif'in 'Çanakkale Şehidleri' için yazdığı şiiri hemen besteledim. Bu besteyi yaparken duyduğum heyecanı unutamam..." (Hasan Oral Şen'in 'Sadeddin Kaynak' isimli kitabından).
Belki biraz teknik izahat olacak ama, işin bir başka tarafı daha var:
Bizde, bir şiirin müzik olarak icra edilebilmesi için, önceden bestelenmesi şart değildir. Usta bir okuyucu, herhangi bir şiiri istediği anda doğaçlama yahut eski tâbiri ile irticâli denen şekilde nağmeli olarak okuyabilir.

Gazel de mi dinlemediniz?
Batı'nın emprovizasyon dediği bu iş aynı zamanda besteciliktir ve nağme giydirilen şiir, artık bestelenmiş sayılır. Bu şekilde melodi ile okunan şiirler, konularına göre gazel, kaside, mersiye yahut na't gibi isimler alırlar. 15. asır şairi Süleyman Çelebi'ye ait bir nazım, yani şiir olan Mevlid de bu tarz icranın örneklerinden biridir ve mevlid okuyan hâfızlar "önceden bestelenmiş" bir eseri okumamakta, "önceden yazılmış bir şiiri", o anda bestelemektedirler.
Üstelik sadece şiirlerin değil düzyazıların, hattâ Yalçın Doğan'ın yazdıklarının bile böyle nağmeyle ve irticâli olarak okunmaları mümkündür!
Kaldı ki, Çanakkale Şehidleri'nin Yalçın Doğan'ın "ilâhi" zannettiği şekilde, yani nağmeyle okunması öyle üç senelik falan değil, şiirin yazılışından buyana devam eden 90 küsur yıllık bir âdettir. Âkif'in mısraları hatimler yahut mevlidler bir tarafa, konserlerde ve fasıllarda bile aşk şarkılarının arasında gazel niyetine okunmuştur ve hâlâ da icra edilmektedir.
Ne kadar sıkıcı bahisler değil mi? Yalçın Doğan bir daha müzik konusunda yazacağı zaman "ilâhi gibi şiir" yahut "ideolojik tavır" yorumlarına girmeyip eli kalem tutan her "Türk aydını" gibi Hande Yener'den, Gülşen'den, Şebnem Ferah'tan, Norah Jones'tan veya Kylie Minogue'dan bahsetse ve hem beni, hem de sizi uğraştırmasa...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Çanakkale'yi bile rant kapısı yaptılar   / 19-03-2007
 İlber Hoca'ya yapılan bu ayıba sadece "Oha!" denir   / 15-03-2007
 Sivil toplum örgütü sırtını devlete dayamaz   / 12-03-2007
 Doğru dürüst yazı bile yazamayan bir millet olduk   / 08-03-2007
 Evren'e lâf eden döneklere bir federasyon dersi   / 05-03-2007
 Sarayda öyle her aklınıza eseni yapamazsınız Mustafa Bey!   / 01-03-2007
 Alaturkanın cazgırı   / 26-02-2007
 Suçu İttihadçılar'a atmak, seviyesiz bir redd-i mirastır   / 22-02-2007
 Tanzimat sonrasının tek kemancısı   / 19-02-2007
 'Rezidans çağı' başyazarları   / 15-02-2007
MURAT BARDAKÇI
Sadeddin Kaynak'ın eserini AKP ilâhisi zanneden...
EMRE AKÖZ
Alevi nüfusu ne kadar?
Milliyet gazetesi güvenilir...
HINCAL ULUÇ
İkinci Süreyya Ayhan olayı..
Şimdi okuyacaklarınız, bu...
Ümraniye'de arazi savaşı
Ümraniye'de arazi savaşı
49 yıllık kullanımı Beşiktaş'a ait olan 5.5 dönümlük arazi buhar...
Hücumları iyi
Hücumları iyi
Terim'in yardımcısı Metin Tekin SABAH'a rakibimizi anlattı: "Üç...
'Sigortam attı'
Erdoğan, Baykal için "Sigortamı attırdı" diyerek, "19. dönemde, aynı...
312 tartışması
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça Yargıtay eski Başsavcısı Sabih...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu