Serdar Ortaç bozuldu Erol Evgin'e ayıp oldu!
Bugün olayımız; 'Power Türk Müzik Ödülleri' gecesi. Hastayım, çorbası tastayım ne fark eder. "Bizi eğer Kral TV felaketinden kurtaracak bir ödül gecesi varsa o da budur, yakından gözlemlemezsen iç iç kudur" dedim; perşembe gecesi Lütfi Kırdar'da bittim... Daha girişten artı bin puanı kaptılar! Sanki Lütfi Kırdar'da değil, bambaşka bir yerdeyiz. Duvarlar, tavanlar simsiyah kumaş giydirilmiş. Kırmızı halı boyunca sağlı sollu eski radyolar dizilmiş. İçeride de kocaman ağaçlar, Reina misali localar, her şey ama her şey çok hoş! Ha bu arada, cümlemizdeki ayaklı jüri üyesi durumu ne olacak dersiniz? Kimi görsem çevresini süzüp, puan veriyor... Tabii kötü organizasyonlara, diyelim 'Altın Portakal'lara falan alışkın bünyemiz her an felaket bekliyor, o ayrı... Ama sanırım bu gece için böyle bir durum söz konusu değil. Sağa sola bakınalım haydi... Sibel Tüzün yine yapmış rüküşlük adına yapacağını, Marilyn Monroe saçıyla gazetecilere poz veriyor. Ya niçin bu saç? Niçün? Kuaförün kim?
NEDEN AJDA YOK? Mavi tuvaletiyle Çağla Kubat fevkaladenin fevkinde güzel! Tam o sırada Garo Mafyan'ı görüyorum, eğilip öpecekken yanındaki Yeliz'den çığlık geliyor. Ayağına basmışım! Binlerce özür var ama hangisini söylesem yetersiz. Açık ayakkabısından parmakları kıpkırmızı bana bakıyor. Hemen kaçıyor, salonda yerimi alıyorum. Cem Yılmaz, Şebnem Ferah'la sol kolda sohbet ediyor. Ve Cansu Dere önünden geçerken Cem Yılmaz yüzünü saklayıp kıs kıs gülüyor. "Eyvaaaah" gülüşü... Kenan'ın folyo misali parlayan ceketi herkesin dikkati çekiyor. Çekmez mi? Cem Yılmaz'ın esprilerini okumuşsunuzdur mutlaka... Gece başlıyor, rengarenk giysisiyle sunucumuz Meltem Cumbul sahneye çıkıyor. Kendisine bayılıyorum. Kısık gözlerine, gülüşüne... Ama bir de "Ben Los Angeles'tayken" durumundan kurtulsa daha çok bayılacağım! Artı, Kenan'ın ödül alırken "Bu title" diye başlayan cümlesini de yazdık bir kenara. Herkeste bir MTV'den ödül alma edası, bir Amerika sevdası. Arkadaşlar o zaman bu ödülleri seneye Los Angeles'ta yapalım, siz sağ biz selamet... Gecenin falsosu ise; ödül vermeye çıkanların, olaydan bihaber halleriydi tabii! Çoğunun ödül vereceğinden az önce haberi olmuş. Bu da biraz amatörce olmuş. Ödüllere gelince... Genellikle 'hak yerini buldu' diyebiliriz. Kenan üç ödülü eve götürdü. Biri 'Baş Harfi Ben'le yılın şarkısı olarak... Gelin görün ki o kategoride Hande Yener'den 'Aşkın Ateşi'nin ne işi vardı? Neden bütün yaz avaz avaz söylediğimiz Ajda Pekkan'ın 'Vitrin'inin hiç adaylığı yoktu! En iyi şarkıda 'Vitrin'i bu nasıl iş? Kim, neye dayanarak çıkardı bu aday listelerini?
ABAZOĞLU KİMİ BEĞENDİ Serdar Ortaç da çok bozuldu ödül alamadığına. Alamaz, alamaz! Buna sözümüz yok! Ama tam gece ağız tadıyla kapanırken, Meltem Cumbul'un "Hadi tüm ödül alanlar sahneyeee" çağrısını duyunca; kafamı duvardan duvara vurasım geldi. El ele verip 'Samanyolu'nu da söyleyin bari. Sanırım ilk sene diye Power ekibinin dikkatinden kaçtı. Yani geceyi bitireceksin, ardından dışarıda kurduğun panonun önüne kazananları toplayıp, basına şakur şukur çektireceksin. Bu kadar basit! Neyse, seneye o da olur... Gecenin sonunda modacı Cengiz Abazoğlu'na yanaştım. Dedim "Bütün gece sahneye çıkanları tepeden tırnağa süzdünüz, en çok kimin kıyafetini beğendiniz?" Dedi; "Aaa, buna cevap veremem!" Şaşırdım ve dedim "Aaa neden? Ben size en kötü kıyafeti sormadım ki?" Dedi "Ayrı gayrı olmaz, hepsi çok iyiydi." Siz de çok politiksiniz Cengiz Bey! Madem o söylemedi ben çiziktireyim; gecenin yıldızı tepeden tırnağa, sahne performansından, ödül alışına Nil'di. Ve 'Onur Ödül'ü verilen Erol Evgin'in ayakta alkışlanmaması bütün salonun ayıbı olarak kayda geçti. Maalesef Erol Evgin hak ettiği ilgiyi salonda göremedi. İşte öyle bir geceydi...
|