| |
|
|
Teessüf ederim Ceyhun
Yeteneğini harcadığı için Sergen'den (Yalçın) sonra en çok teessüf ettiğim futbolcu Ceyhun'dur (Eriş). Orta sahada aldığı topu, sanki cetvelle çizilmiş bir doğruyu takip edercesine rakip kaleye taşır. Önüne çıkan olursa, basar çalımı geçer. Karşı ceza sahasında en az iki, genellikle üç savunmacı karşılar onu. Çünkü bilirler: Tek kişi durdurmaya yetmez... Ceyhun anında içeri dalıp golü atar. Boşluk bırakırsan, Almanların, İngilizlerin çektiği cinsten, sert ve düzgün bir şutla kaleciyi avlar. Buraya kadar müthiş bir oyuncudan söz ettik. Ama işte tam o kritik anda... Yani 3 savunmacıyla karşılaştığında... Ceyhun, bütün futbol emeğini çöpe atarcasına, sağındasolunda pas bekleyen arkadaşlarına topu aktarmak yerine...Ya o 3 kişinin arasına dalarak... Ya da inadına 'duvara karşı' şut çekerek... Topu kaptırır. Seyirci saçını başını yolar: "Yahu pas ver be adam! Pas! Şart mı golü senin atman?" İşte o sıradan, o basit pas verme işini hiç yapmadı Ceyhun. Egoizmin esiri oldu. En verimli yıllarında F.Bahçe'deydi. O karakter söküğünü dikemediği için ne Kanarya'ya yaradı, ne de Türk futboluna. Artık 30 yaşında. Trabzonspor'da iki gol attı diye göklere çıkarılıyor. Huylu huyundan vazgeçer mi? Keşke... Sergen hiç değişmemişti.
|