kapat
   
18 Ocak 2007 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Murat Bardakci @ SABAH
 

Mehterbaşının tavsiyesini tutuyorum

Rahmetli Attilâ İlhan'dan bizzat işitmiştim, "Mehter çaldığı zaman on komünistten dokuzu faşist olur" demişti.
Sabah, bünyesine katıldığım haberini, TV'lerden iki hafta boyunca mehterli bir reklam filmiyle duyurdu. Kuzguna yavrusu gerçi hoş gelir ama, son zamanların en dikkat çeken, en çok hatırda kalan ve en fazla tebessüm ettiren reklamı, jaketatayımla bizzat rol aldığım bu tanıtımdı.
Filmin yayına girmesinden ve zurnalarla kösün ekranda sık sık ve gümbür gümbür arzı endâm etmesinden hemen sonra, Attilâ İlhan'ın vecizesi mucibince bazı zevâtın hidayeti buldukları haberini beklemeye başladım. Ama değişiklik beklediğim biçimde değil, hiç tahmin edemeyeceğim bir şekilde geldi ve bazı kişilerin idraklerine bir haller oldu. Mehter, kalem erbâbı olduğu söylenen kimi beylerin fikirlerini değil, her ne hikmetse anlayışlarını silip süpürmüştü!
İdrak zaafına uğrayanlar, internet sitelerinde, önce, Sabah'ın bana mehterli bir karşılama yaptığını yazdılar. Sabah yönetimi, güya, gazeteye ilk gelişimde bana sürpriz niyetiyle kapıya mehter takımı getirtmişti! Böyle bir görgüsüzlüğü en yeni zenginin bile akıl edemeyeceğini düşünmüyor, işin gerisinde başka birşeyin bulunabileceğini akıl edemiyorlardı. Mehterin gümbürtüsü, gazeteci hissiyatını bile silip süpürmüştü. Üstelik, daha sonra yazdıklarında Türkçe'ye hâkimiyetlerini de gösteriyor, "mehter" sözünün çoğulu olan "mehteran" kelimesini tekil zannedip "mehteranlar" diye kullanıyorlardı. "Cahillerler", "hasudlarlar", "çatlayanlarlar" misâli...
Derken, bir gazetenin "Bizim Kahve" adını taşıyan ve eskilerin "ismiyle müsemmâ" dedikleri cinsten bir kahvehane ve kıraathane varakpâresi halindeki cumartesi ilâvesi, benim "tarihçi"
değil, "üstadı magazin" olduğumu yazdı. Mesele, Sabah'ta geçen hafta benimle yapılan bir rapörtajda "Tarih sayemde moda oldu" dememdi ve kartpostal yazarıyla şürekâsına göre bendeniz tarihi moda etmemiş, sadece magazinleştirmiştim.
Kıraathane varakpâresi hakkımdaki kanaatini birinci sayfasının manşetinden veriyor, hobi olarak kartpostal hikâyeciliği yapan bir spor yazarını, tarihçiliğin sanayici derneklerine eğlencelik ders kitabı modeli tasarlamak olduğunu zanneden bir zâtı ve ilmini akademik yayınlar yerine genellikle gazete sayfalarında teşhir etme merakındaki mütekaid bir arkeoloğu da "hık deyici" niyetine kullanıyordu.
"Tarihçi" oldukları iddiasıyla beni değerlendirmeye kalkışanların ortak noktaları, çarpım tablosundan bihaber mühendis misali, Osmanlı Tarihi hakkında ahkâm kesmelerine rağmen Osmanlıca'dan nasiplerini almamış olmalarıydı.
Şimdi, "tevazu gösterirsen inanırlar" sözünün ne kadar doğru olduğunu defalarca ve bizzat tatmış bir kişi olarak bu konuda kaçamak yapmadan açıkça söyleyeyim beyler! Tarih, son senelerde moda olduysa, sayemdedir!

Buyrun beyler, hodri meydan!
Gazetelerde 1960'lara kadar vârolan ama sonraları silinip giden tarih sayfaları 30 küsur senelik aradan sonra tarafımdan başlatılmış, okullarda en sıkıcı ders hâlini almış olan tarih yeniden okunur şekle yine tarafımdan getirilmiş, 1960 sonrasının en yüksek tiraja sahip tarih dergisi yine tarafımdan yayınlanmış ve söylemesi belki hoş olmayacak ama, bu sayede çok sayıda tarihçiye de iş imkânı doğmuştur. Gazeteciliğimi görmek isteyenler gazetelerde yazdıklarıma, ilmi tarafımı merak edenler kitaplarıma bakabilirler.
Ben, tarihçi olduğumu hiçbir zaman iddia etmedim, daima gazeteci olduğumu söyledim ama kendilerinin âlim, benim de magazinci olduğumu iddia edenlere de bir teklifim var: Buyurun, seçeceğiniz bir TV'de yayına çıkalım, üç Şark dilinde, yani Osmanlıca, Arapça ve Farsça olarak kaleme alınmış, "divâni" ile "siyakat" da dahil olmak üzere yine sizin seçeceğiniz yazıyla istediğiniz devre ait eski metinleri ayrı ayrı okumaya çalışalım... Bakalım hangimiz daha az hata ile çözebileceğiz? Sizler mi, yoksa ben mi!
Sabah'taki ilk yazımın bu tarzda olmasını hakikaten istemezdim ama, birilerinin yüzünden mehterbaşının okuduğu gülbangda geçen "Kılıcın keskin olsun" sözüne uymak zorunda kaldım. Zira, yazarın kılıcı, ne de olsa kalemidir!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Saddam aslında iyi yırttı, Menderes'i asmadan önce prostatına bakmışlardı   / 07-01-2007
MURAT BARDAKÇI
Mehterbaşının tavsiyesini tutuyorum
Rahmetli Attilâ...
OKUR TEMSİLCİSİ
Şiddet ve göbek
'Haberin ayrıntısı'ndan yola çıkıp...
ÜLKÜ TAMER
Cumalı da "Güzel Aydınlık"lardan biriydi
Hani, artık...
Elde var bir
Elde var bir
100. yılında Süper Lig ve UEFA'da şampiyonluğu hedefleyen Fenerbahçe,...
Maçı çevirince Papa'yla buluştu
Maçı çevirince Papa'yla buluştu
Beşiktaş, Bursa karşısında devreye 1-0 yenik girer. Murat Aksu,...
"Seçimde Erdoğan'la yarışmak istiyorum"
Seçimlere Başbakan Erdoğan ile yarışarak girmek istediğini söyleyen...
ABD'li Ralston'dan kritik randevu
Başbakan Tayyip Erdoğan, PKK konusunda ABD'ye yönelik eleştirilerinin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu