kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Refik Durbas @ SABAH
Fax:
0212 354 34 72
SMS:
4122-RD MESAJ
 
Üç arkadaşın üç yılbaşı hikâyesi
İnadına şiir: Defter

Üç arkadaşın üç yılbaşı hikâyesi

Postacı, Profesör Fazıl'a yılbaşı sabahı bir tomar mektup getirir. Bir gün önce profesör olmuştur. Her ne kadar daha çok mektup bekliyor olsa da, gözleri sevinçten parlamaktadır. Mektupları önce zarflarının büyüklüğüne göre sıralar, sonra okumaya başlar. Çoğu meslektaşlarından gelmektedir, fakat birinin bir kadın tarafından yazıldığını anlar. Bu hararetli bir aşk mektubudur, ama imzasından kim olduğunu çıkaramaz. Ömrü kütüphanelerde, kitaplar arasında geçmiştir. Kırk yaşına gelmiştir ve bilimden başka bir şey düşünmediği içinde aşkın ve kadının zevkine varamamıştır. Kadın ise konferanslarını kaçırmayan, entelektüel birisidir. Mektubunun sonunda, yılbaşı akşamı Profesör Fazıl'a "X" pastanesinde buluşmayı önermektedir. Profesör, teklifi kabul eder ve o akşam pastaneye gider. Sonrasını şöyle anlatacaktır: "Birden bir kadın sesi duydum: Profesör! Nerede ise dişlerim birbirine çarpacaktı. Bütün başların bana döndüğünü görüyordum. Meçhul sevgilim karşımda ve ayaktaydı: Kısa boylu, kalın gözlük camları arkasında ruhsuz bir çift göz parıldayan, saçlarına kır düşmüş, gençlik ve güzelliğin ne olduğunu bilmediği için evlenmeyen, konferanstan konferansa koşan bir kadın." Profesör, "Bu dakika, bir hayalin sükutu, bir ümidin bitişi, bir saadetin ölümüydü" diye bitirir sözlerini.

CENNETLİK ANJELİKA
İkinci hikayenin kahramanı Dr. Kayalıoğlu, on iki yaşında babasını kaybetmiştir ve ekmek parası kazanmak için mahallenin terzisi Sava'nın yanında çıraklık yapmaktadır. Terzi Sava altmış yaşında, suratı her zaman tıraşlı, ama asık yüzlü, aksi bir adamdır. Kızı Anjelika ise on yedi yaşında, iyi huylu, güzel bir kızdır ve Kayalıoğlu, Anjelika'ya duyduğu sevgiden ötürü Sava'nın kahrını çekmektedir. Kayalıoğlu, Sava'nın "gavurluğu, ötekine berikine zulmüyle muhakkak cehennemlik" olduğuna inanmaktadır. "Fakat, bir Müslüman kadar iyi yürekli olan Anjelika'nın ise sırf Hıristiyanlığı yüzünden cehenneme gitmesi reva mıdır?" Anjelika'nın bu kadar iyiliğine rağmen cehenneme gidecek olması Kayalıoğlu'nun yüreğini kemirir ve bunu bir hocaya danışmaya karar verir. Çevrede "Kazanlı alim hoca" diye biri vardır. Kayalıoğlu, günlerce kapısının eşiğini aşındırır hoca Anjelika için cennetlik hükmü versin diyeBir akşam tuhaf bir şey olur. Kayalıoğlu, hocanın ördeğini dökmek için helaya gitmiştir ki, içeriden hocanın sesini duyar: "Anjelika'nın cennetlik mi, cehennemlik mi olduğuna hükmedeceğiz. Ama bu hükmü hemen vermek işime gelmiyor. Zaman malum, haşa huzurdan, ördeğimizi dökecek adam bulamıyoruz." Kayalıoğlu, hikayesini şöyle bitirir: "Güzel ve iyi yürekli Anjelika cennetlik mi, cehennemlik mi bilmiyordum ama, Kazanlı alim hocanın cennete gireceğinden de şüphe ediyordum!"

ÜÇ KIZKARDEŞİN AŞKI
Üçüncü hikayenin kahramanı ise hayatında üç kızkardeş tanımıştır: Sarışın Eleni, kestane saçlı Marika ve esmer MariMarika şapkacıdır, Mari dikişçi, Eleni de büyük bir mağazada satıcıAnası-babası olmayan üç kızkardeş birlikte yaşamaktadırlar. Kahramanımızın gönlü Eleni'dedir. Bir yılbaşı gecesi birlikte eğlenmeye karar verirler. Fakat evde kavga vardır. İşi iyi ve namuslu bir delikanlı Mari ile evlenmek istemekte, Eleni de bu evliliği onaylamasına rağmen, Mari karşı durmaktadır. Ve eğlence ile geçen gecenin sonunda kahramanımız ile Mari birden dudak dudağa gelirler. İtiraf, aşka galip gelmiştir. Ertesi gün Eleni, endişeli ve kederlidir. Çalıştığı mağaza adına Ankara'ya gidecektir. Kahramanımıza, "Rica ederim, Mari'yi mesut ediniz!" der. Hikaye, kahramanımızın şu sözleriyle nihayete erer: "Gözlerinde yaş damlalarının parıldadığını görür gibi oldum. Hayatımda en büyük fırsatı kaçırdığımı o zaman anladım. Meğer Eleni de beni seviyormuş!"

YILBAŞI, HİKÂYE DEMEKTİR
Yeni yıla iki gün kala, bu yılbaşı hikayelerini ben uydurmadım, 1984'te kaybettiğimiz, kadri bilinmemiş gazeteci-yazar Reşad Enis'in 1 Ocak 1953 tarihli "Cumhuriyet"te yayınlanan "Yılbaşı Hikayesi: Üç Arkadaş, Üç Hatıra" yazısından özetlemeye çalıştım. Nostaljiye prim olsun diye söylemiyorum; elli yıl öncesine kadar "gazete"ler, böylesi değerli yazarların hikayeleriyle bezenirdi. Yılbaşı hikaye demektir ve her yılbaşı, herkesin bir hikayesi vardır çünküMelih Cevdet Anday, "Yılbaşı sıradan bir gündür, çünkü doğanın ayı, yılı yoktur ama, biz o gün seviniyoruz, gülüyor eğleniyoruz ya, yeter bize. İnsan mutlu günler yaratmış, böylece doğanın biteviyeliğini yenmiştir, ona katkıda bulunmuştur, İşte 'kültür' dediğimiz de budur." diyordu bir yazısındaDoğanın ayı yılı yok ama, insanoğlunun mutlu günlerinden yılbaşısı, bayramı var. Yeni yılınız ve Kurban Bayramınız mutlu ve kutlu olsun

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Üç arkadaşın üç yılbaşı hikâyesi   / 30-12-2006
 İcmal, icmalen, icmaliyye...   / 23-12-2006
 Hababam Sınıfı 50 yaşında   / 16-12-2006
 Çünkü köpeğiz biz   / 09-12-2006
 Külleri gurbetinde kayboldu   / 02-12-2006
 Barış koyun çocukların adını   / 25-11-2006
 Yazı da hayat kadar tenha mıdır?   / 18-11-2006
 Her yüz bir 'anı' yazar   / 11-11-2006
 İstanbul resimlerinde bir roman kahramanı   / 04-11-2006
 Doğa insanın kimliğidir   / 28-10-2006
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
REFİK DURBAŞ
İstanbul ressamı Civanyan
Babası Hovhannes Ağa, Sultan...
SUNAY AKIN
O hokka... O kalem!..
İSTANBUL'UN kültür yaşamına...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.