  |
|
Beni Yılmaz Güney'le karşılaştırmasınlar
'Sıla'nın acılı babası 'Celil' rolüyle gönüllerde bir kez daha taht kuran Menderes Samancılar, Yılmaz Güney'le karşılaştırılmaktan rahatsız. Ünlü oyuncu, "Yılmaz Güney meslekte benim kılavuzum oldu. Ama tarzım da çizgim de ondan farklı" diyor.
Altın Portakallı aktör Menderes Samancılar, atv'nin sevilen dizisi 'Sıla'daki performansıyla oyunculuk dersi veriyor. Dizide, kızını ve oğlunu töreler gereği vurması gereken bir babayı; 'Celil'i canlandıran oyuncu, yeteneğini konuştururken hem ağlatıyor hem de ağlıyor... Usta oyuncu en çok Yılmaz Güney'le karşılaştırılmaktan rahatsızlık duyuyor. Samancıları'ın bu konudaki yorumu şöyle: "O bizim ağabeyimiz. Bu ülkenin sineması Yılmaz Güney'i hiçbir zaman inkar edemez, unutamaz. Ama ben Menderes Samancılar'ım. Tarzım da çizgim de başka!"
* 1974
yılında bir gazetenin açtığı yarışmayla sinemaya adım attınız. Fotoroman kralı seçildiniz. Sizi oyuncu olmaya iten ne olmuştu o zamanlar?
Fotoraman karakter kralı seçildim. Tabii, her Adanalı gibi benim de kılavuzum Yılmaz Güney oldu. Onun Adanalı olması ve bu sektörde önemli bir noktada olması çocukluğumdan itibaren kamçıladı beni, sinemaya oyunculuğa doğru. Ben sinemadan önce, düğün salonlarında sunuculuk yapardım, şiirler okurdum, yarışmalar düzenlerdim. 17-18 yaşlarındaydım bunları yaparken.
* 20 yaşına kadar da Adana'da fabrika işçisiymişsiniz...
Orta birinci sınıfta ayrıldım okuldan. Bir mensucat fabrikasında işçi olarak çalıştım. Hem fabrikada çalışıyordum hem de kütüphaneden, Çehov'un, Rıfat Ilgaz'ın, Yaşar Kemal'in kitaplarını alıp okuyordum. Fabrikada, öğle tatillerinde diğer çalışan arkadaşlar etrafıma toplanırdı. Ben onlara roman okurdum. Dinleyici sayım 150'yi bulunca fabrika yönetimi yasakladı bu okuma toplantılarını!
JÖN OLMAK GİBİ BİR DERDİM YOK
* Oyunculuğa başladığınız ilk yıllarda kendinizi kabul ettirmekte zorlandınız mı taşralı bir genç olarak?
Kabul edilip edilmediğimi bile bilmiyorum hâlâ aslında! Ben sinema oyunculuğuna 'iyi bir esnaf' gibi bakıyorum.
* Oynayacağınız projeleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
İnanmadığım bir projede çalışmam. İnsanlar popüler olmak uğruna her şeyde çalışıyor, iyisine kötüsüne bakmıyor. Elinde silahlar, kanlar, dinamitlerle niye çalışayım ben... Jön olayım, başrol oynayayım, çok paralar kazanayım diye bir derdim yok. Ben kimseye eyvallah etmeyecek kadar kazanayım, alnımın teriyle kazanayım, az olsun, öz olsun. Yükseklerde gözüm yok, sarayda oturmayı düşünmüyorum.
* 'Eğer doğru zamanda doğru projelerin içinde yer alma şansına sahip olsaydı, Çirkin Kral'ın sinemadaki tek varisi olurdu' diye yazdı sizin için Yüksel Aytuğ. Siz doğru projelerde almadığınızı düşünüyor musunuz?
Kimse kimsenin yerini dolduramaz. Herkes kendi çizgisinde başka bir oyuncudur, başka bir adamdır. Yılmaz Ağabey'in o dönemde yaptığı filmler çok önemliydi. Sinemamıza kılavuzluk yaptı. Ama aynı filmleri bugün çekmeye kalkışsan, iş yapma ölçüsü de tartışılır. Çünkü her şey büyük bir hızla değişti bu ülkede. Geçmişte, insanların idam edildiği suçlar şimdi suç bile sayılmıyor. Ama Yılmaz Güney'in sinemada açtığı bir çığır var. Bu ülkenin sineması Yılmaz Güney'i hiçbir zaman inkar edemez. Giderek de yerini sağlamlaştıracaktır. Beni insanlar yıllardır böyle ele alıyor; 'Yılmaz Güney'in yerini dolduracak, onun gibi' diye... Ben Menderes Samancılar'ım. Tarzım başka, çizgim başka...
* Sosyal konulara duyarlı projelerde yer aldığınızı söylediniz. 'Sıla'da töre konusuna parmak basılıyor. Peki Asmalı Konak'ta sizi çeken neydi? Pek sosyal bir konu yoktu orada...
Evet, hiç yoksul görmedik Asmalı Konak'ta... En yoksullar bile tok geziyordu. Ama orada anlatılan bir mesele vardı, o da Anadolu burjuvazisiydi. Öyle hayatları Diyarbakır'da da görürsün, Mardin'de de... Bunun da anlatılması gerekiyordu. Midyat'a gittiğimizde, 'Sıla'yı çekerken 'Burada töre cinayeti yoktur' diyorlardı. Bir başladı gazete haberleri... Töre cinayeti var mı yok mu, o zaman çıktı ortaya...
* Asmalı Konak zamanında bir kafe açmıştınız? Ne oldu o, devam ediyor mu?
Kafe battı... Bir de kafedeki ortağıma kefil olmuştum borçlarını ödememiş. Orada kötü bir şey de başıma geldi. Asmalı Konak'ın paralarının yattığı bankanın müdürü, benim iyi niyetimden faydalandı. Müdür, 'Şuraya bir imza at' dedi. Tabii eşeklik bende! Attım ben de samimiyetten, güvendim. Adamın 92'de aldığı krediye imza attırdı bana... Şimdi o para faiziyle 40 bin YTL gibi bir boyuta geldi. Kayseri'de mahkemem var. Bunu anlatacağım mahkemede ama olmazsa arabamın arkasına 'Filanca banka beni dolandırdı' diye yazacağım!
* Peki banka olayı kabul etmiyor mu?
Müdürün tayini çıkmış. Müfettişler müdürün yaptığı tüm işleri gözaltına almışlar. Ama hâlâ başka bir yerde işini sürdürüyor.
* 'Asmalı Konak' da 'Sıla' da ağalı diziler. Bu roller biraz üstünüze yapışır gibi oldu. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?
İki rol birbirinden çok farklı. Hiçbir rol insanın üstüne yapışmaz. Yeter ki bir sonraki işin öncekinden güzel olsun. Ben hiçbir rolle anıldığımı hatırlamıyorum.
* Sıla'nın çekildiği Midyat'ta halkın set ekibine ve size karşı ilgisi nasıldı?
Herkes bize kapısını, sofrasını sonuna kadar açtı. Onlara sonuna kadar layık olmaya çalışacağız. Benim ülkemde sürgün yerleri olmamalı artık... Diyoruz ki 'Şark'a sürün...' Şark'a niye sürüyoruz? Şarkta kim yaşıyor ki? Uçurumdan aşağı mı atıyorsun? Şark da bu ülkenin bir parçası değil mi? Oraları öyle bir iyileştireceksin ki, doktoruyla, yoluyla, eğitmeniyle... Şarka insanlar gönüllü gitmek isteyecek.
CANSU SİNEMA İÇİN İYİ BİR YÜZ
* 'Sıla'daki Cansu Dere ve Mehmet Akif Alakurt'un oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz?
Birlikte çalıştığım insanlarla ilgili yorum yapmayı sevmem. Yalnız Cansu Dere sinema için iyi bir yüz. Gelecekte onu sinema filmlerinde yeniden göreceğimizi biliyorum.
* Müjdat Gezen, "Zıkkımın Kökü filminde Menderes Samancılar oynadı, Altın Portakal Ödülünü aldı. O rolü ben oynasaydım ödülü alacaktım" demiş bir röportajında. Ödülü rol mü aldı gerçekten, kim oynasa alır mıydı Altın Portakal'ı?
Müjdat Ağabey'le de konuştuk. Beni aradı. Bir yanlış anlaşılma olmuş herhalde. Art niyet yoktur eminim. Böyle polemiklere de girmem hayatta. Ama oyunculuk ödülünü oyuncu alır. Çünkü yorumuyla alır, yorumun beğenildiyse alırsın onu. Herkes penaltı atar önemli olan topu taca atmamaktır.
DENİZ AYYILDIZ GÜNAYDIN
|
