kapat
   
26 Aralık 2006 Salı
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Kavgaya dönüşmüş her polemik geride yaralar bırakır...

Farkındaysanız siyasette de, medya polemiklerinde de üslupta bir sertleşme görülüyor. Aynı meslekten insanların, düşman kampların üyeleriymiş gibi birbirlerine hakaret dolu cümlelerle saldırdıklarını, farklı görüşlerini anlatmak yerine, karşıtlarını adeta susturmak hatta yok etmek istediklerini görüyoruz.
Oysa siyasetçiler de, gazeteciler de aynı kaderi paylaşırlar.
Siyasetçiler birbirlerini yıpratınca, tüm siyaset ve dolayısıyla demokrasi yıpranır.
Bir medya grubu rakiplerini yok edince, o artık "Basın"ın bir parçası olmaz, "Tekelci sermaye" olur. Hem devletin, hem toplumun karşısında tek başına bir hedef oluşturur.
Cumartesi akşamı Ufuk Güldemir'in evinde hem onun sağlığını kazanmak için verdiği mücadeleyi hem de eşi Gaya'nın doğum gününü kutlamak için toplandık. Müzik dünyamızın büyük ismi Durul Gence'nin davulunun yanında, Murat Sungar'ın piyanoda, Sedat Ergin'in gitarda, Meriç Demirkol'un saksofonda çaldıkları topluluk, bizlere unutulmaz saatler yaşattı.
Basın dünyamızın önde gelen isimleri de Gaya-Ufuk Güldemir'lerin evindeydi o gece. İçlerinde geçmişte polemikten öteye kavgalara girdiğim, fikir ayrılıklarımızın kalım savaşına dönüştüğü meslektaşlarım da vardı. Onlarla o akşam bir arada olup, o gecenin büyüsünü paylaşırken, geçmiş kavgalarda ölçüyü neden kaçırdığımızı da anlamaya çalıştım içimden.

MEDYA KARTELİ
28 Şubat öncesindeki medyanın ansiklopedi savaşlarının, sonunda "Medya Karteli" ne nasıl dönüştüğünü, bunun hem demokrasiyi, hem de medyanın güvenilirliğini nasıl zedelediğini hatırladım. Sonuçta Dinç Bilgin medya dışına itildi ama o kavgaların aktörleri olan bazıları, şimdi yeni kavgaların arayışı içindeler.
Oysa kavgalar geride kalmış olsalar bile hem izler hem de yaralar bırakıyor karşıt taraflarda. Bir sayın okurum, gerçekten çok anlamlı bir öykü göndermişti geçen hafta. Sizlere aktarayım.
Kötü karakterli bir genç varmış... Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba ve bir tahta vermiş, "Bir gün arkadaşlarınla tartışıp kavga ettiğinde, her seferinde bu tahta perdeye bir çivi çak" demiş. Genç ilk gün tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve her geçen gün daha az çivi çakmaya başlamış.

'DELİKLER KAPANMAZ'
Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip bu durumu anlatmış. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne getirmiş ve "Bu günden başlayarak kavga etmediğin her gün için tahtadan bir çivi çıkart" demiş.
Günler geçmiş ve sonunda tahta perdedeki bütün çiviler çıkartılmış. Bunu gören babası, oğluna "Aferin" dedikten sonra şunları söylemiş:
- İyi davrandın, ama bu tahta perdeye dikkatle bak. Birçok delik var. Artık hiçbir şey geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla kavga ettiğin zaman kötü şeyler söylenir ve bunlar her seferinde bir yara bırakır. Arkadaşınla barışabilirsin ama yine de bu delikler kapanmaz.

DELİK DEŞİK
Meslektaşım ve arkadaşım Ufuk Güldemir'in o gece sağlığına kadeh kaldırırken bir diğer arkadaşım ve meslektaşım Mehmet Ali Birand'ın geçirdiği operasyon ertesinde sağlığına kavuşmasının mutluluğunu da yaşıyordum. Ve 2006'da yitirdiğim arkadaşım, meslektaşım, eşsiz iyi insan Yılmaz Çetiner'in hayatımda nasıl bir boşluk bıraktığını düşünüyordum.
Sade bizim meslekteki polemiklerin yıpratıcı kavgalara dönüşmesi konusunda değil, siyasi rakiplerin görüş farklarını kavgaya dönüştürmemeleri için de bunları yazıyorum. Rakipler birbirlerini aşağılayıp, hakaret etmek yerine, kendilerinin başarı ve becerilerini ortaya sürseler, yaşamımız kesinlikle daha sağlıklı olurdu.
Hiç unutmayalım. CHP ve AP 1980 öncesinde bir cumhurbaşkanının ismi üzerine anlaşamayıp, birbirleri ile kavga ettiler. 12 Eylül'de Evren cumhurbaşkanı olduğunda ise iki partinin de söz hakkı yoktu.
Sonunda hepimiz aynı gök kubbenin altındayız ve aynı kaderi paylaşıyoruz. Sosyopolitik yaşamımızı bundan sonra da, delik deşik ve yaralı bereli geçirmenin fazla anlamı yoktur.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Toplumlar da kış uykusuna yatabilir mi?   / 25-12-2006
 Bize "kazan-kazan" değil "kaybet-kaybet" daha uyar...   / 24-12-2006
 İktidar da, muhalefet de Çankaya da kulak vermeli...   / 23-12-2006
 Cemaat dışında yaşamak kolay değildir...   / 22-12-2006
 Kültürler arası diyalog önce bize lazım...   / 21-12-2006
 Ortadoğulu olmanın dayanılmaz ağırlığı...   / 20-12-2006
 Artık dünyada bir Türk diasporası da var...   / 19-12-2006
 Smokin giymeyen Erdoğan frak giymeye razı olur mu?   / 18-12-2006
 Ertegün New York'ta bile başarabilmiş bir Türk'tü...   / 17-12-2006
 Herkesin kendi kuralı olursa bundan kavga çıkar...   / 16-12-2006
YILMAZ ÖZDİL
Sayın Kızılay yöneticileri... Başka kapıya!
Kızılay,...
ERGUN BABAHAN
Medya ve bağımsızlık
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de...
MEHMET BARLAS
Kavgaya dönüşmüş her polemik geride yaralar...
UMUR TALU
Adalet kanun değil, vicdandır!
Biz onu "Emel" diye...
FATİH ALTAYLI
İhmalin başlangıcı 1995
Pazar akşamı Habertürk...
ERDAL ŞAFAK
İki küçük kese
En güzel yılbaşı armağanı...
'Halefi gayrimeşru oğlu'
Rus gazetesi Komsomolskaya Pravda, "Türkmenbaşı'nın yerine geçici...
'Din savaşları' bu kez Afrika'ya sıçradı
Ülkenin yarısını ele geçiren Somalili radikaller din devletini yaymak...
Akyel savaşı
Akyel savaşı
Fatih Akyel, G.Saray'ın transfer gündemine girince kulüp karıştı.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu