Şam'da 'yerel yönetim kongresi'
* Şam
Çok değil, 7 yıl önce sınır komşumuz Suriye ile aramızda PKK'ya verdiği destekten ötürü ciddi bir gerginlik vardı. Bu nedenle siyasi ilişkilerimiz soğuk, ticari ilişkilerimiz en asgari düzeydeydi. O asgari ticari ilişkilerin önemli bir bölümünü de sınırından giren kaçak mallar oluşturuyordu. Suriye denildiğinde hatırladığımız bir başka çarpıcı sahne de, sınır boylarında neredeyse her bayram iki halk arasında yaşanan "hasret" görüntüleriydi. O görüntüler ve o gerginlikler artık çok gerilerde kaldı. Bugün iki ülke arasında 1 milyar dolara yaklaşan bir ticaret hacmi var. Suriye'de Türk iş adamlarının yatırımı 150 milyon dolara ulaşıyor. Son üç yılda ise karşılıklı olarak Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar düzeyinde yoğun bir siyasi trafik yaşandı. Ve ilişkiler her gün biraz daha gelişiyor. Kısaca artık iki ülke arasında siyasi gerginlik değil, dostluk rüzgarları esiyor. Hem de ABD'nin Suriye'yi yalnızlaştırma politikası uyguladığı bir dönemde. İki gündür Suriye'nin başkenti Şam'dayız. Şam'a geliş nedenimiz iki ülkenin ortaklaşa düzenlediği "1. Türkiye-Suriye Yerel Yönetimler Kongresi." Gördüğünüz gibi iki ülke arasındaki ilişki sadece siyaset ve ticaretle sınırlı değil, şimdi devreye yerel yönetimler de giriyor. Tabi bu ilişkilerin bu noktaya gelmesinde Suriye yönetiminin arzulu oluşuna da dikkat çekmek gerekiyor. Daha ilginci bu kongre, AB'nin sunduğu fonlarla gerçekleşiyor. Yani işin üçüncü ayağını da AB oluşturuyor. Uzmanların bize verdiği bilgiye göre, sadece bu işin projesi için AB'nin harcamayı göze aldığı rakam 18 milyon avro. İlginç değil mi? Bazı AB ülkeleri Türkiye'nin üyeliğini dondurmak isterken, aynı AB ülkeleri Türkiye üzeriden Suriye'ye "yerel demokrasi" deneyimi götürmeye çalışıyor. Tam da " bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" denecek bir durum. Ama görünen gerçek böyle olsa da küresel süreç, ülkeler arasında gerginlik ve savaş yerine, ticaret ve işbirliği ekseninde "dostluğu" dayatıyor. İşte Suriye'nin başkenti Şam'da düzenlenen "Yerel Demokrasi Kongresi" böyle bir zorunluluğun sonucu. Suriye'nin talebi, AB ülkelerinin de Akdeniz havzasında yerel demokrasi arzusu ister istemez Türkiye'yi en ideal ülke yapıyor. Türkiye de çağdaş yürüyüşünün sunduğu bu fırsatı gerçekten iyi değerlendiriyor. Projenin kamu danışmanı Dr. Şerif Sayın kongrenin amacını şöyle anlatıyor: "Türkiye Suriye arasındaki siyasi ilişkiler birkaç yıldır son derece derinleşti. Bu derinleşmenin iki seviyede daha devam etmesi lazım; yerel yönetimler ve iş adamları seviyesinde. Artık biliyorsunuz dünya değişti. İş adamları sadece iş adamlarıyla değil, aynı zamanda yerel yönetimlerle de ortak iş yapıyorlar. 'Bu ortaklıkları hem Suriye içinde, hem de dışında nasıl oluşturabiliriz' düşüncesiyle bu kongre organize edildi. Bu aynı zamanda Türkiye'de yapılan kamu yönetimi reformlarının da uluslar arası piyasalarda pazarlanmasıdır." Bir anlamda Türkiye son yıllarda önemli değişimler yaptığı yerel yönetimler deneyimini komşu ülkelere "ihraç" ediyor. İşte bu nedenle Türkiye, milletvekili bürokrat, iş adamı, belediye başkanı ve uzmanlardan oluşan 200 kişilik grupla Şam'daki kongreyi izliyor. Belediye Yönetimi Modernizasyonu'nu hedefleyen kongreye iki ülke de beklenin üzerinde ilgi gösterdi. Suriye, kongreye Başbakan Mohamed Naji Otri ve Yerel Yönetimler ve Çevre Bakanı Hilal Al-Attrash ile katılırken Türkiye başta İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu olmak üzere çok sayıda vali, belediye başkanı ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile temsil edildi. Kongreye AB adına ise Suriye Temsilcisi Frank Hesske katıldı. Bugün yaşanan diğer ayrıntıları ve kongrenin ikinci gününden notları anlatmaya devam edeceğiz..
|