kapat
   
01 Aralık 2006 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hincal Uluc @ SABAH
Tel:
0212 3544813
Fax:
0212 3544891
SMS:
HU yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 
Opera'da bir Macbeth ki..
Bir kaşık sudaki altın!.
Ya Kültür!..
Tuvalet fiyatına..
BİZİM DUVAR
TEBESSÜM
SEVDİĞİM LAFLAR

Opera'da bir Macbeth ki..

Ben sahnede herhangi bir gösterinin bu kadar alkışla kesildiğini az hatırlıyorum. Perde kapanınca da alkışlar dinmedi..
..Ve Macbeth bu alkışların tümünü hak etti.. Harika bir Macbeth izledik..
Öyle de olması lazımdı, operadaki bu dev Shakespeare/ Verdi işbirliğinin..
Macbeth İngiliz Şairin dört büyük trajedisinden sonuncusu.. Ötekiler, Kral Lear, Hamlet ve Othello..
Oysa Verdi'nin ilk bestelediği Shakespeare.. Othello için 40 yıl daha bekledi.
Bu yıl İstanbul Operası'nda ikisi de var.. Macbeth de Othello da.. Hoş bir tesadüf.. İkisini birden izlemek de büyük fayda var..
Shakespeare, bu iki trajedisinde de "Tutku"yu anlatıyor.. Sonunda insanı cinayet işlemeye götüren tutkuyu.. Othello'da tutku konusu aşk.. Macbeth'de ise, iktidar!..
Oyunda Macbeth'in de önüne geçen, kimliği ve kişiliği ile edebiyata yerleşen Lady Macbeth'teki hırsın ve ihtirasın kocasına nasıl bulaştığını anlatır Shakespeare.. Ve bu ihtirasın ikisi arasındaki sevgiyi nasıl yok ettiğini.. İkisini de yapayalnız trajik ölümlere nasıl sürüklediğini..
Üzerinde en çok yazı yazılmış oyunlardandır Macbeth, Macbethler ve Lady Macbethler her devirde yaşadıkları, bugün bile aramızda dolaştıkları için..
Bu yazılardan bazılarını, bugüne dek gördüğüm en doyurucu program kitapçığında bulacaksınız.. Özellikle Özdemir Nutku'nun Macbeth, Hülya Nutku'nun Lady Macbeth yazıları harika..
Macbeth'i Yekta Kara sahnelemiş gene ve gene başarmış.. Kara, Avrupa'da kazandığı ünün haksız olmadığını hemen her oyununda kanıtlıyor.. Operayı durup şarkı söyleyen sanatçılar zinciri olmaktan çıkarıp, görkemli bir gösteriye dönüştürüyor.. Solistlerini oyuncu olarak da yönetiyor. Kalabalık sahneler kurup görkemi artırıyor. Bunlar Opera seyircisini artıran unsurlar.. İşin içine görsellik böylesi girince, Opera belli bir kitlenin sanatı olmaktan çıkıp, sıradan insanları da çekiyor..
Bu defa da öyle.. Koronun yer aldığı tüm sahneler çarpıcı.. Koro da gene olağanüstü.. Koristlere bale yaptırmış Kara bu defa.. Dans ettirmiş onları, şarkı söylerken..
Perihan Nayır!.. O nasıl bir ses, o nasıl bir oyunculuk. Bu kadar mı Lady Macbeth olunur sahnede.. Perihan Nayır hızla yükselen bir değer..
Gökhan Koç'u ilk defa izliyorum.. Operanın en zor rollerinden birinin altından başarı ile kalktı, genç Gökhan..
Suat Arıkan (Banquo) klasını özlemişiz.. Macduff'ta Hüseyin Likos da çok çok iyiydi..
Macbeth'in kulağa çok hoş gelen, çok keyifle dinlenen bir müziği var.. Alexandru Samoila'nın yönettiği orkestraya bayıldım..
Michael Scott'un ekonomik, ama görkemli dekoru hoştu.. Başından sonuna gece saatlerinde geçen, karanlıklar oyunu Macbeth'teki ışık yönetimi de müthişti. Ahmet Defne'ye alkış.. Beğenmediğim bir tek şey vardı oyunda.. Kostümler.. Burada yönetmen Yekta Kara'nın da katkısı olabilir.. Çünkü Kara, son zamanlarda klasik operaları zaman ve mekânından ayırıp, "Her zaman, her yerde" der, oldu..
Ama Opera tüm kişileri ve sözleri ile Kral 1. James döneminin İskoçyasında geçerken, olayları sadece bu garip kıyafetlerle o zemin ve zamandan ayırmaya kalkışmak inandırıcı olmuyor..
Ortada, başlarında sprinter bisiklet yarışçısı kaskları, ayaklarında Irak'ı işgal etmiş Amerikan askerlerinin komando pantolonlarıyla askerler, İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma Roosevelt botları giymiş Macbeth, Kaptan Kirk gibi dolaşan uşağı, Uzay Yolu'ndan fırlamış asiller, köylüler seyirciyi rahatsız ediyor, hatta sahneden uzaklaştırıyor, konsantre olmasını zorluyor.. Macbeth'i o devrin görkemli İskoç kostümleri ile izlesek, Shakespeare devri havasına girsek oyun sonunda alkışlar yarım saat sürerdi, inanın..
Bu kadar itici, bu kadar tatsız kostümlere imza atan Şanda Zıpçı'yı övgülerimden ayırmam gerek..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Türkiye'de futbol nereye gidiyor?..   / 30-11-2006
 İstanbul trafiği için umut!.. İşlerse..   / 29-11-2006
 Tiyatroya ihanet durdurulmalı!..   / 28-11-2006
 Adım Haşmet.. Babaoğlu Haşmet!..   / 26-11-2006
 Papa, Fener'e geliyor.. Türkiye'ye değil!..   / 25-11-2006
 Hafta sonu, Salı Pazarı, Galata'ya mutlak!..   / 24-11-2006
 Kalkın ve devam edin!..   / 23-11-2006
 Öylesine çarpıcı bir Cabaret yorumu ki..   / 22-11-2006
 Sophia Loren'in müthiş sırrı!..   / 21-11-2006
 Fena halde mutsuz adam...   / 19-11-2006
EMRE AKÖZ
Kadın-erkek farkları
Hormonların kadın davranışına...
HINCAL ULUÇ
Opera'da bir Macbeth ki..
Ben sahnede herhangi bir...
Adaletin bu mu futbol: 0-1
Adaletin bu mu futbol: 0-1
F.Bahçe, 2 kez direğe takıldığı, bir penaltı kaçırdığı, İspanyol...
Yine küçük kaldı
Yine küçük kaldı
Ligde Fenerbahçe'nin skor yükünü sırtlanan Alex, kritik maçlardaki...
Baykal'dan AB'ye futbol yanıtı
Baykal, "Altın gol atın" diyen AB'ye, "Altın gol, kendi kalemize...
Meclis'te kadrolaşma kapışması 'kıyak kadro' tartışmasına döndü
CHP Milletvekili Şimşek, siyasetçilerin TBMM'de çalışan çocuklarının...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu