Ekonominin kaderini Erdoğan'ın kararı belirler
Ekonominin ve piyasaların üzerinde gezinen üç buluttan biri cumhurbaşkanlığı seçimi. Değerlendirmeyi yapan ve deyimi kullanan Merrill Lynch bu üç buluttan da fırtına beklemiyor. Ancak bu durum önümüzdeki dönem gelişmelerinin pozitif olması halinde mümkün. Belki AB konusunda bir fırtına beklemeyebiliriz. Ama cumhurbaşkanlığı öyle mi? Hele, cumhurbaşkanlığı konusunda yapılacak tercihe bağlı olarak genel seçimlerde de öyle mi acaba? * Cumhurbaşkanlığı konusunda senaryoyu yazacak olan da, oynayacak olan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye'de yapılan Dünya Ekonomik Forumu'nda "Bu konuda 15 Nisan'a kadar konuşmayacağım" dedi. Kendisi açısından en doğru yaklaşım. Çünkü "aday olacağım" dese, bunun olumlu ve olumsuz bir sürü etkileri şimdiden yaşanmaya başlayacak. "Olmayacağım" dese, kim aday olacak tartışmaları çıkacak, partisi dalgalanacak. 15 Nisan ise Meclis'e aday bildirmek için son tarih. * Ekonomi, finansal piyasalar, hatta yapılan anketlerde kendi partisinin seçmenlerinin çoğu Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığından yana değil. Hatta iş dünyası ekonomide istikrar açısından "Cumhurbaşkanı olma, Başbakanlığı bırakma" telkininde bulunuyor. Sanki başbakanlık garanti, atamayla oluyor. Seçimde ne olacağını kestirmek zor. Başbakanlık beklerken muhalefetin başkanı olmak da var. Bu nedenle başbakanın Çankaya adaylığında anketler belli bir rol oynayabilir. Eğer anketler tek başına iktidarı göstermiyorsa, yaratacağı bütün gerginliğe rağmen başbakan cumhurbaşkanlığına çıkmayı deneyebilir. * Milletvekili seçiminin beşinci yıla sarkmasında cumhurbaşkanlığı seçimi belirleyici. AKP, oylarını artırsa bile, böylesi bir Meclis aritmetiğini bir daha yakalayamayacağını hesap etmiş olabilir. Daha fazla partinin Meclis'e girmesiyle milletvekilleri daha dengeli bir dağılım göstermesi yüksek olasılık. Zaten iktidar partisi daha güçlü geleceğini bilse seçime daha önce giderdi. Cumhurbaşkanlığı konusunda tartışmalar bu boyutta yaşanmayabilirdi. * Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı önünde engellemeyi yapacak olan muhalefetin bunu ne ölçüde gerçekleştireceğini ve işe nasıl asılacağını göreceğiz. Çünkü burada belli bir çıkar çatışması söz konusu. Eğer Erdoğan Çankaya'ya çıkar ve arkasından genel seçime gidilirse, muhalefet meydanlarda Tayyip Erdoğan yerine Gül'le uğraşacak. Muhalefet bu durumda oylarını artıracağını hesap ediyor olabilir. * Kaldı ki, Türkiye'de seçmenler genelde belli bir dengeyi gözetiyor. Cumhurbaşkanlığına AKP'li birisinin gelmesinden sonra hükümeti de aynı partiye vererek bütün dengeleri alt üst etmek istemeyebilir. Bu olgu seçime katılımı yükseltebilir, AKP karşıtı oyları artırabilir. Yani cumhurbaşkanlığı seçimi hangi açıdan bakılırsa bakılsın iktidar partisine oy kaybettirebilir. Eğer başbakan cumhurbaşkanı olursa bu kayıp daha fazla olabilir. * AKP ve Başbakan Erdoğan bir anlamda büyük meclis çoğunluğuna dayanarak ve güvenerek seçimi beşinci yılına taşırken ve cumhurbaşkanlığı konusunda tek belirleyici olmak isterken böyle bir girdapla karşı karşıya. Aslında Erdoğan'ın vereceği karar kendi kaderini olduğu kadar partisinin de, ekonominin ve piyasaların da kaderini belirleyecek gibi.
Sonuç "Başarı kadar başarısızlığa uğrayan bir şey yoktur" G. K. Chesterton
|