kapat
   
28 Ekim 2006 Cumartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Kapalı veya açık başlardaki tek tip beyinler...

Farkındasınızdır herhalde... Birbirinden ne kadar çok farklı dünyalar, aynı anda bir toplum içinde var olmakta. Hüner, bu farklı dünyaların kültürlerinin, geleneklerinin, inançlarının, birbirleriyle çatışmamasını sağlayacak hoşgörü ortamını koruyabilmektir. Ancak bunun için öncelikle bu farklıların birbirini anlamaya çalışması gerekir. Oysa bazıları kendisi gibi olmayanları bırakın anlamaya çalışmayı, onları yok sayıyor. Bir bölüm de farklılıkları "Tehdit" veya "Tehlike" olarak görüyor.
Bu durum sadece etnik veya ideolojik farklılıklar için söz konusu değil. İnançlardan yahut geleneklerden veya ideolojilerden kaynaklanan yaklaşım farklılıkları sonucu, kadınlar kendileri gibi olmayan kadınları ve erkekler kendi dünyalarından olmayan kadınları da anlamaya çalışmıyor.
Örneğin başı açık kadınlar ve başörtüsünü (Ya da türbanı) siyasal simge olarak gören erkekler için, bütün başı örtülü kadınlar aynıdır. Onları bir erkek arkadaşları ile el ele gördükleri zaman veya bir televizyon programında oynarken izlediklerinde, "İşte gördünüz ya, bunlar da diğer kadınlardan farksız" diye şaşkın tepkiler gösterirler.

PARDÖSÜLER
Başları örtülü ve ayak bileklerine uzanan pardösülü bir grup genç kadın ile sohbet ediyordum. Birer birer görüş açıkladıklarında kiminin feminist, kiminin muhafazakar, kiminin sosyalist, kiminin liberal olduğunu gördüm.
Sordum:
- Hiçbirinizin düşüncesi diğerinize uymuyor. Ama dışarıdan bakınca hepiniz aynı görünüyorsunuz. Garip bir durum değil mi bu?
İçlerinden biri şu cevabı verdi:
- Bunun sorumlusu bizler değiliz. Bu pardösüleri imal eden konfeksiyon fabrikalarıdır.
Bir diğeri de şöyle dedi:
- Siz bizim tek tip giysilerimize takılıp, düşüncelerimizin farklılığını görmezden geliyorsunuz. Peki hiç birbirlerine benzemeyen modern kıyafetleri giyen, kimi mini etekli, kimi tuvaletli, saçları farklı biçimlerde yapılmış kadınların, bazı konularda tek tip düşünmelerine ve hatta hiç düşünmemelerine takılmıyor musunuz?
Anadolu'nun emekçileri ilk kez Avrupa'ya "Misafir işçi" olarak göçe başladıklarında, bir İsviçreli sosyolog, "Biz Türkiye' den işçilerin gelmesini bekliyorduk. Oysa bütün özellikleri ve sorunları ile insanlar geldi" diye doğan uyum problemlerini yorumlamıştı 1960'larda.

GÜZELLİK FAŞİZMİ
Şimdi eski kentli Türkler de, yeni kentliler karşısında buna benzer şaşkınlıklar ve kararsızlıklar sergilemekte. Çok kültürlülük, bütün yansımaları ile toplumun kafasını karıştırıyor. Her kesim için sayısız "Ötekiler" var şimdi. Bu arada kadının "Kadın" olduğu, başörtüsüne takılanlar tarafından unutuluyor.
Örneğin dünkü Yeni Şafak'ta, başı örtülü yazar Fatma K. Barbarosoğlu, "Güzellik faşist bir ideolojiye" dönüştü diyerek, herhalde pek çok başı açık kadının da paylaşacağı şu satırları yazmıştı:
- Modern dünyada güzellik iyilikten bağımsızlaşarak yani kalp güzelliğinden arındırılarak, hesaplanır, ölçülür, denetlenir, değiştirilebilir bir boyut kazanmıştır. Postmodern dünyada ise güzellik artık faşist bir ideolojiye dönüşmüş durumda. Gazeteler, film ve romanlar, güzel kadınların; daha yetenekli, daha başarılı, daha çalışkan, ama pek güzel olmayan kadınlardan, daha çabuk işe alındığını, daha kolay terfi ettiğini ve daha çok para kazandığını söyler. Başlangıçta böyle bir algı yoksa da, yazıla yazıla/söylene söylene zamanla bu algı gerçekleştirilmiştir.

AYNI BEYİNLER
Ve bu kadın yazar, güzel kadın düşmanı bazı laikçi erkek yazarlar gibi, hemcinsi ve "Güzel" olan meslektaşlarına gönderme yaparak şöyle noktalamıştı yazısını:
- Siyaset yazan erkek yazarların kalemleri "büyük hikaye" kurmaya ayarlı olduğu için, bu tip "küçük" hikayelere hiç bulaşmasınlar. Yazar erkeklere değil bu uyarım, erkek yazarlara. Ve tabii kadın yazarlar da kalemlerini oynatmaya kalkmasınlar güzellik faşizmine dair. Çünkü onlar bulundukları yeri bu güzellik faşizmine borçlular. Geriye kim kaldı? Yazarlar. Yazar kadınlar ve yazar erkekler.
Sözün kısası, siz siz olun... Örtülere ve örtünmesizliğe takılıp, beyinlerin farklılığını görmezden gelmeyin. Açık başların ve kapalı başların aynı tornadan çıkmış beyinlere sahip olabileceklerini gözden kaçırmayın.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 AK Parti iktidardaki muhalefet rolü mü oynayacak?   / 27-10-2006
 Nasıl bir Cumhurbaşkanı aramalıyız?   / 26-10-2006
 "Çöldeki döngü" Özal gibi Bush'ları da vurdu...   / 25-10-2006
 Siyaset de zekâyı ve mizahı kaldırabilir...   / 24-10-2006
 Erdoğan'ın yerinde olsanız Çankaya'ya çıkar mıydınız?   / 23-10-2006
 Yükselen değerlerin sahibi "sessiz çoğunluk"tur   / 22-10-2006
 Dışarıdakilerin sayısı içeridekilerden az mı sanki?   / 21-10-2006
 Pozisyon bağımlısı siyasetçiler, ülkeyi zora sokar...   / 20-10-2006
 Güleriz gülecek halimize...   / 19-10-2006
 Tevekkül ile ihmal birbirine karışmamalı...   / 18-10-2006
YILMAZ ÖZDİL
Bu nasıl ortak?
Sınıflar sardalya kasası...
MEHMET BARLAS
Kapalı veya açık başlardaki tek tip...
FATİH ALTAYLI
Biz Avrupalıyız
Türkiye'nin Avrupa Birliği...
ERDAL ŞAFAK
Diyalog tamam mı?
30 Eylül 2005'te Danimarka...
MEHMET ALTAN
Vatandaşı sevmeyen vatanseverler...
Eski Çek...
ABD'de bel altı seçim
Cumhuriyetçi ve Demokrat adaylar birbirlerinin foyasını ortaya...
İsyanın yıldönümünde göçmen öfkesi dinmedi
27 Ekim 2005... Fransızlar ve ekranlarının başında binlerce aracın...
Zico'dan ilk dokunuş
Zico'dan ilk dokunuş
G.Antep maçında F.Bahçe'nin ilk defa saha kenarında bir teknik...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu