SABAH - 10/10/2006 - Abdurrahman Yıldırım

Şu an 10 Ekim 2006 - Salı tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Google Arama

SMS:
AY yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder

Görünürde enflasyon, gerçekte cari açık için yüksek faize devam

Dün açıklanan ağustos ayı verileri ile cari açık son bir yılda 30 milyar doları aştı. Hükümetin ve IMF'nin tahminleri çoktan geçildi. Artık cari açıkta tek haneli rakamlar yok. 10 milyar dolarlık düzeyleri 2004'te, 20 milyar dolarlık seviyeleri 2005 ve 2006'da geçtik. Bundan sonraki seyir artık 30 milyar dolarlık düzeylerde devam edecek. En azından bir süreliğine.
Bu da her ay ortalama 2.5 milyar dolarlık ek finansmanı gerektiriyor.
Türkiye'ye gelen paranın çıkmaması yanında yeni ilave kaynağın gelmesi gerekiyor.
*Bu açıdan ister kamu ister özel sektör kuruluşu ya da gayrimenkul satışı olsun, varlık satışlarından elde edilecek gelirler önümüzdeki dönemde hayati önemini koruyacak.
Burada Türkiye'nin varlık arzı yanında dışarıdan bu varlıklara talebin devam etmesi ve küresel risk alma iştahının azalarak da olsa sürmesi gerekiyor. Bir anlamda son 3-4 yıldaki lehimize olan konjonktürün sonlanmaması lazım.
*Cari açığın finansmanında mevcut yabancı portföy yatırımlarının Türkiye'de kalması yanında yeni girişler de gerekli. Bu da önümüzdeki dönemde her belirsizlik ve risk artışının yeni faiz artışlarını beraberinde getirmesi anlamına gelebilir. Nitekim dün Ankara Sanayi Odası'nda konuşan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz enflasyon hedeflemesinde ellerindeki politika aracının kısa vadeli faiz oranları olduğunu anımsatarak istenen amaca ulaşıncaya kadar bu politika aracını kullanmaya devam edeceklerini söyledi.
Enflasyonun bu yılı yüzde 10'un altında mı yoksa üstünde mi bitireceğini tartışıyoruz. Enflasyonda yüzde 10 seviyesinden gelecek yıl sonunda yüzde 4'e düşeceğiz. Şimdiye kadar böyle iddialı bir hedef konulmadı. Üstelik gelecek yıl seçim yılı. Büyüme de durdurulamayacağına göre, enflasyon hedefine yaklaşıncaya kadar ve piyasalarda yeni dalgalanmalar oldukça faizler yükseltilmeye devam edilebilir.
*Faiz artışının cari açığı fonlamadaki rolünün belirleyici olduğunu geçmiş kriz dönemlerinden biliyoruz. 1994 krizi öncesinde faizlerin bizzat Başbakan tarafından müdahaleyle düşürülmek istendiğine tanık olduk. Bu, 94 krizini tetikledi. 2000 yılında da Hazine faizlerinin reel yüzde 11 negatife dönüştüğünü ekleyelim. 10 milyar dolarlık cari açığa karşılık reel faizlerin negatife dönüşmesi Türkiye'den para kaçışına ve sonuçta krize yol açtı.
Bu iki krizden çıkan sonuç şu ki; artan risklere karşı parayı Türkiye'de tutmanın ya da yerli tasarrufları yerli parada kalmaya ikna etmenin yolu yüksek faizden geçiyor.
Hem enflasyonu düşürmek veya görünürde enflasyon hedefine yaklaşmak ama asıl cari açık kaynaklı bir dalgalanma yaşamamak için, seçime kadar yüksek faizin devamı zorunlu görünüyor. Merkez Bankası ve hükümet de buna çoktan razı gibi bir izlenim veriyor.

Sonuç
" Sanatçı, söylemek istediğini söylemeden söylemelidir."
Duke Ellington (müzisyen)