kapat
   
30 Eylül 2006 Cumartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
SMS:
MA yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Dış itibar mı, iç iktidar mı?

Epey bir zaman önce birkaç günümü geçirdiğim bir tatil köyünde yabancı ve yerli turistler arasındaki belirgin farkları izlemiştim. Önceleri ortalıkta neredeyse sadece yabancı turistler gözüküyordu. Hedefleri tekti: Keyifli tatil. Buna uygun olarak da zamanın tadını çıkarıyor, bir tek bununla ilgileniyorlardı. Başkalarının ne yaptığına aldırmıyorlardı.
Bir ara yerli turist sayısı arttı, biz çoğunluğa geçtik. Önce merak, sonra gürültü çoğaldı. Kitap okuyarak vakti anlamlandıranlar yerini etrafı kolaçan edip zaman öldürenlere bıraktı. Hiçbir şey yapmasalar açık büfe önünde gereksiz turlar atarak merak gideriyorlardı. Boş vakti etrafla ilgilenerek geçirme eğilimi ağır basmıştı. Bu çok farklı iki tarz arasında tatil bitiverdi.
Son zamanlarda o tatil köyündeki yerli turistleri daha çok anımsıyorum. Çünkü bizdeki siyaset de "kendi yapacağından" çok "başkalarıyla" ilgili. "Ne yapacağını bilmeyince" de hep başkalarının oyununu oynamakta.
AB Parlamentosu'nda bir zırtapoz seçmenine şov yapıyor; hop oturup, hop kalkıyoruz. Talabani garip, anlamsız, muhtemelen psikolojik tepkiler veriyor, gerginleşiyoruz. Fransa'nın sığ siyaseti, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri için Ermeni oylara yatırım sinyali yakıyor, öfkemiz doruğa çıkıyor. Hollanda aynı ve ucuz yerel yatırımı yapıyor, dehşetle irkiliyoruz.
Dışardan gelen tepkilerin bu kadar çabuk güdümüne girmek ve bu kadar enerjiyi "dış uyaranlara" ayırmak yerine, sorunları çözecek formül üretip kararlı bir şekilde onların peşinden gitsek, büyük bir olasılıkla zaten bu kadar çok abuk sabukluğun hedefi olmayacağız.
"AB ile en geç 5 yılda müzakereleri bitirip, 2014'te tam üyelik" için ne yapmamız ve nasıl bir strateji izlememiz gerektiği gündemde değil. Ermeni diasporasının varlık nedeni haline gelen "soykırım iddiası" için geliştirilecek siyaset de ortalıkta yok.
"Terörün durma" ihtimaliyle yeniden çıkan "sorunu çözme" imkânını nasıl kullanacağız, o soru da askıda. Meselelerini çözmek konusunda bu kadar aldırmaz duran bir toplumsal irade olabilir mi? Biz sadece sinirlenmek, öfkelenmek, tepki vermek ve sorunlarımızı asla çözmemeye yeminli miyiz acaba?


Galiba öyle. Sanıyorum bu gariplik bize İttihat ve Terakki'den intikal etmiş. Osmanlı'nın batmasında başrollerden birini oynayan İttihat ve Terakki için asıl olan "sorunu çözmek" değil, "iktidarı bırakmamak"tı. Örneğin ilk bildirisi "çakıl taşı bile vermeyiz" mealindeydi. İmparatorluğu batırdılar, milyonlarca kilometrekare toprak kaybettiler. "Çakıl taşı bile vermeyeceklerdi" ama buna uygun politikaları yoktu. Tutarlı bir dış politika yerine içerde rakiplerini vurdurmayı tercih etmişlerdi. Bir kısım vatandaşlarını bile düşman görmüşlerdi.
Durum değişmedi. Gerçek sorunlar, koltuk kavgası yapanların umurunda olmaz buralarda. Büyük laflar edilir, içerde rakiplerle itişilir, kalıcı çözümlerle ilgilenilmez, sorunlar büyür gider. Önemli olan iktidarın sahibi olmaktır.
Hükümete karşı askeriyenin muhalefet yaptığı, yasamanın hiçe sayıldığı, içinde aşiret yapılanması benzeri iktidar odakları oluşan bir devlet gördünüz mü hiç? Devlet, toplumsal aklın belirlediği çıkarın icra organıdır. Kararları vatandaşın zenginlik ve özgürlüğünü artırır. Böyle bir şey var mı burada? Türkçülük kervanına katılan neo-faşistler "vatandaşının Avrupa'nın en fakiri" kalmasından gocunmuyor ama edebi metinler kanını kaynatıyor.
Mukayesesiz "tatava milliyetçiliği" bu. Vatandaşının durumunu diğer ülkelerin vatandaşlarıyla kıyaslayarak, buradaki insanların hayat standartlarını da o düzeye çıkarmaya uğraşmak yerine hamasete abanmak. Projesi, öngörüsü, araştırması olmayan boş lafları da milliyetçilik diye yutturmak. Amaç Türkiye değil çünkü, amaç iç siyasette iktidar kapmak.
Bir yaşına gelmeden ölen bebekleri konu edinmeden "Türklük" konuşulmakta. Türklerin ölen bebeklerine aldırmayan bir Türkçülük... 41 milyon seçmen var ama sadece beş milyonu vergi veriyor. Vergi almayan bir devletle vergi vermeyen bir vatandaş topluluğu. Bunlara devlet ve vatandaş denebilirse tabii.
Kabilelerin yerel iktidar için birbirlerinin gözünü oyduğu bir yer Türkiye. "Başkalarını" bu kadar ciddiye almak yerine sorunları çözmeye yönelik çareler aramaya da kimse aldırmıyor bu yüzden. Biz sorunlarımıza kalıcı çözümler üretmedikçe de her geçenin bir vole patlattığı patlak topa dönüyoruz.
"Onlara böyle davranma cesaretini verecek ne yapıyoruz" diye de sormuyoruz.
Sadece bağırıyor ve içerdeki rakiplerimizle hukuka aldırmadan itişiyoruz. Böyle yapınca da ne devlet düzeni kalıyor, ne toplum refahı. Bir gün gerçek bir devlet olabilecek miyiz, vallahi bilemiyorum.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Korkma, yürü...   / 25-09-2006
 Rekabet üstü yumurta ve AK Parti...   / 23-09-2006
 Tanrı ile rekabet mi?   / 18-09-2006
 Amerika'dan...   / 16-09-2006
 11 Eylül, 12 Eylül...   / 11-09-2006
 Açık yara...   / 09-09-2006
 On altı yıl önceki tezkere yazısı...   / 04-09-2006
 On altı yıl önce Sabah okur muydunuz?   / 02-09-2006
 Post-ulusal kimlik ve anayasal yurtseverlik...   / 28-08-2006
 Entelektüel ve demokrat...   / 26-08-2006
YILMAZ ÖZDİL
Nası diyoo siz Turkler... Where are you going?
ABD,...
MEHMET BARLAS
Tehdit ve tehlikeleri toplum ya kanıksarsa...
Bu ülkede...
ERDAL ŞAFAK
Özal sistemi
AK Parti bir kez daha...
MEHMET ALTAN
Dış itibar mı, iç iktidar mı?
Epey bir zaman önce birkaç...
"Türkiye Lübnan'a giderek doğru kararı verdi"
BM Türkiye Temsilciliği görevine geçen hafta resmen başlayan Ayub,...
ABD'nin çocuk din savaşçıları
Kadın bir papazın, küçük çocukları 'Hıristiyan savaşçılar' olarak...
İşin sırrı yürekte
İşin sırrı yürekte
F.Bahçe'nin hocası Zico, Randers maçı sonrası SABAH'a konuştu: "Sonuç...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu