|
|
Madalyonun diğer yüzünde neler var?
SEYİRCİLERLE birlikte biz de bu köşeden koro halinde bağırıyorduk: "Programlar 10 parçaya bölünmesin. Reyting listelerinde adaletsizlik olmasın" diye... Sonunda RTÜK olaya el koydu ve programların mitoz bölünmesine (!) kısıtlama getirdi. Bu yeni uygulamayla birlikte reyting listelerinde ciddi değişimler yaşandı. Şov, magazin ve eğlence programları listenin alt sıralarına sürüldü. Oysa eskiden yüksek ortalamalı bir bölümleri mutlaka ilk 5'in içine giriyordu. Haber öncesi şov programları da hızla irtifa kaybetti. Bir tek diziler ve bültenler yerlerini korudu. Çünkü onlar üçe, beşe bölünmüyorlardı. Peki bu durumda ne olacak? Reklamveren alt sıralara gerileyen şov programlarına 'ikinci sınıf' muamelesi çekecek. Daha önce yüksek tarifeden reklam verirken, şimdi pazarlığa oturacak. Bu durumda 'dizileri kuvvetli olan kanal' hem reyting hem de reklam geliri açısından diğerlerine üstünlük sağlayacak. Bu nedenle fanusa bakıp, "Yıl sonunda şu kanal birinci olur, bu sonuncu" diye ahkâm kesmeden önce bu 'gerçekliği' göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu sezon dizilerin süreleri de iyice uzadı. 97 dakikalık dizileri bile (Sevda Çiçeği) gördük. Daha fazla reklam kuşağı alabilmek için diziler giderek sinema filmi uzunluğuna erişiyor. Yapımcılar, yönetmenler ve oyuncular böylelikle 'her hafta bir film çekmek' gibi olanaksız görünen bir işe soyunuyorlar. Dizilerin süresi uzayınca, olan habertartışma, şov, sohbet ve magazin programlarına oluyor. Zira prime-time'da 80 dakikalık iki dizi arka arkaya gelince, onlardan sonra yayınlanacak programın ekrana gelmesi geceyarısını geçiyor. Ve tabii gözden ırak olan, reklam pastasından da ırak oluyor... Peki 4 büyük kanalın mücadelesi ne için? Sadece televizyon izleyicilerinin yarısı için. Zira Others adı verilen ve AGB ölçümleri dışında kalan kanalların izlenme payı giderek yükseliyor. Geçen yıl yüzde 20'lerde kalan paylarını bu sezon yüzde 26'ya kadar genişletmiş durumdalar. Yüzde 25'lik izleyici kitlesi ise minör kanalları izliyor. Bu durumda 4 büyük kanalın tüm kavgası, geriye kalan yaklaşık yüzde 50'lik pay için... Yani rekabetin dozunun artmasının nedeni, pasta diliminin giderek incelmesi... Peki 'bölünmenin' sona ermesinden kim kârlı çıktı? Pazarlık şansı büyüyen reklamverenler. Peki kim mağdur oldu? Diziler ve haber bültenleri dışında kalan tüm programlar. Ya seyirci ne kazandı? Hiç!.. Kafanızı rakamlara boğdum ama söylemek istediğim şu: Televizyonda her şey ekranın köşeleri ile sınırlı değil. Ve beyaz camın ardındaki her şey de bembeyaz değil...
|